İyi okumalarr 🍀
(Yazar)
Minho'nun attığı adrese Hyunjin'den sonra ulaşanlar Changbin ve Chan oldu. Ardından da Ji Min ulaşmıştı. Fakat girdikleri yer birkaç eski araba ve yerdeki yeni olduğu belli olan kan lekeleri dışında bomboştu.
"Çabuk Hyunjin'i ara. Ben polis çağıracağım."
"Polis olmaz hyung. O orospu çocuğuna bir şey olmasa bile Hyunjin'i savunmazsa hapse attırabilir."
"Hepsinin, hepinizin atılması gerekiyor. Şuan bunu konuşmayacağım ama her şey bittikten sonra Jeongin'e hiçbiriniz ulaşamayacaksınız."
Changbin "Hyunjin'de ne izin verir ya?" dese de sadece yanında Hyunjin'e ulaşmaya çalışan Chan onu duymuştu ama doğruydu. Hyunjin izin vermezdi.
"Lanet olsun. Açmıyor."
-----------------------------------------------------------
(Yarım saat önce)
"Her gün birini zehirleyerek öldürmektense bir kere katil olup senin gibi bir paraziti dünyadan silmeyi yeğlerim."
Hyunjin ciddiydi. Bu zamana kadar yaptıklarına karşı çıksa bile hiç onu öldürme gibi bir düşüncesi olmamıştı. Fakat bu yaptığı gözünü karartmasına sebep olmuştu.
Jeongin'in yanında olmadan geçirdiği her saniye aldığı nefes sanki oksijen değil de zehirmişcesine boğazını yakıyordu. Bunca saattir belli etmemeye çalışıyordu, sakin kalmaya çalışıyordu ama kendini tutmaktan patlayacak gibiydi. İçinde adeta pimi çekilmemiş bir bomba vardı ve o pimi karşısında adamı görünce kendi kendine çekmişti.
"Sen beni şuan öldürsen bile o değişik çocukla kavuşacamayacaksın. Çok sevgili ve saygı değer babasıyla yola çıkalı baya oldu. Belki de Busan'a ulaşmışlardır bile."
İçine şüphe ve acı düşen çocuğun silah tutan eli titremeye başlayınca karşısındaki adam keyifle güldü.
"Ben sana demiştim. Ölsem dahi peşini bırakmayacağımı söylemiştim."
"Onu bırak."
"Jeongin'i sana vermem yapacağın yardımlara bağlı oğlum."
"Lanet ağzınla onun adını söyleme! Beni elimdekini kullanmaya da zorlama. Sana diyorum ki onu bırak." Sonlara doğru sesi daha yavaşlamıştı fakat daha tehlikeli olmuştu.
"Biliyor musun? Sıkılmaya başladım. Bu kadar oyun yeter."
"Sonunda biraz olsun mantıklı konuşmaya başladın. Bence de yeter. Bu saçma şeye son ver ve onu buraya getir."
"Ben onu geçici olarak kendim de misafir ettim. Senin bulma çalışmaların sonuçsuz kalınca ve babası da eski yaşamlarını çok özlediğini söyleyince mutlu mesut gittiler. Ama eğer bana yarın için yardımcı olursan senin için seve seve onu buraya getiririm."
"Seni biraz bile tanıdıysam kendi çıkarın hallolmadan elindeki tek kozu ortadan kaldırmazsın. Ve sen beni biraz olsun tanıdıysan senin lanet işlerine yardım etmeyeceğimi biliyor olman gerekir."
"Seni yanımda istememin tek nedeninin gücün olmadığını bir kez daha kanıtladın. Senin şu kurnazlığın ve pratik zekan o kadar işime yarardı ki. Yaşın küçük olmasına rağmen kimsenin düşünemediği planlar düşünürdün. Açıkçası seni böyle karşımda eli kolu bağlı görmek beni hâlâ şaşırtıyor."
Hyunjin artık dayanamıyordu. Hem fiziki hem ruhsal olarak bir gece de on sene yaşlanmış gibiydi. İçindeki şüphe, korku, endişe gittikçe büyüyordu. Ve karşısındaki adamın amacının da onun sabrını denemek olduğunun da farkına varmıştı. Ama kalmamıştı. Ne hissettiği duyguların yoğunluğunu kaldıracak gücü ne de adamın oynadığı oyunlara sabrı kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanficAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)