5️⃣0️⃣

2K 175 52
                                        

(Yazar)

Masadaki son eksikleri de tamamladıktan sonra etrafta bol miktarda bulunan mumları yakmaya başladı Hyunjin. Romantik planlamalardan anlamadığı için Changbin'den yardım almıştı. Biraz abartılı atmosfer olsa da sonuçtan memnundu ama önemli olan onun değil gelecek kişinin memnuniyetiydi onun için.

Birkaç dakikanın ardından mumları yakmayı sonunda bitirmişti. Dünden beri yaptığı hazırlıkların haddi hesabı yoktu. Jeongin'in yemek seçmediğini biliyordu fakat yine de en hoşlanabileceği yemekleri yapmayı denemişti.

Tema konusunda yardım alsa da yemekleri kendi yapmıştı. Her ne kadar sabahtan beri mutfakta olsa da yaptığı işten memnundu. Boşluk kalan birkaç saat içinde de kendine çeki düzen vermişti. Tıraş olmuş, saçlarını kestirmiş ve Jeongin'in en beğendiği takımını giymişti.

Belirledikleri saate dakikalar kalınca alkol alamayacağı için vişne sularını doldururken kapının çalmasıyla panik yapıp elindeki bardağı yere, vişne suyunu da olduğu gibi üstüne dökmüştü.

''Siktir, siktir, siktir. Şimdi olmuş olamaz.'' Diyip kıpkırmızı olan beyaz gömleğini silse de leke hem daha çok dağılıyordu hem de kapı daha ısrarlı çalmaya devam ediyordu. En sonunda pes edip gömleğinin düğmelerini açarken kapıyı da açmaya gitti. Sinirli yüz ifadesini birkaç mimik yapıp düzeltirken boğazını da temizledi ve düğmeleri açık yer yer kırmızı olmuş beyaz gömleğiyle kapıyı açtı.

Kapının açılmasıyla yerde olan bakışlarını kaldıran Jeongin'in karşılaştığı manzarayla gözleri kocaman açıldı.

''N-noldu?'' diyip her şeyi unutup gömleğinin açık bıraktığı tenini eliyle kontrol etmeye başladı.

''Neren kanıyor? Doktora gidelim.'' Hala nefes nefese konuşuyordu. Hyunjin ilk başta temasın verdiği aptallıkla neden öyle davrandığını anlamasa da şimdi neden endişelendiği belli oluyordu.

''Bir şeyim yok bebeğim. Gel içeri girelim.'' Diyerek çok zorlamak istemeden kolundan tutarak içeri çekti.

''Yaralandın mı?''

''Hayır yaralanmadım. İçecek üstüme döküldü sadece. Değiştirecekken sen geldin üstüne.'' Dediğinde Jeongin sonunda rahat bir nefes alabilmişti. Almıştı fakat şimdi de dikkatini dağıtan beyaz gömleğin altındaki tendi.

Bakışları karşısındaki çocuğun gövdesindeyken başını kaldırmasıyla kestiği kasların sahibinin gözleriyle çarpıştı. Jeongin kendisini incelerken asla rahatsız olmadan tek kaşı kalkık ve yandan gülümsemesiyle o da karşısındaki şah eseri inceliyordu. Tek fark Jeongin yakalandığında telaşlansa da o bakışlarını hala çekmiyordu.

''Bütün gece böyle Tarzan gibi mi duracaksın? Git bir şeyler giyin de başlayalım artık.''

''Niye? Memnun gibi görünüyordun.''

''Gidiyorum ben.'' Diyip çantasını almaya yeltenmişti ki Hyunjin'in aniden kalkıp odasına yönelmesiyle eski konumuna geri döndü.

Birkaç dakikanın sonunda 'giyinik' olarak gelen sarışın ile yemek masasına oturabilmişlerdi. Hyunjin boş bardakları doldururken Jeongin etrafı inceleme imkanı bulmuştu.

''Niye bu kadar mum var?''

''Güzel kokuyorlar.'' Romantik olduğunu söyleyemediği için küçük yalanlara baş vuruyordu.

''Felix nerede?''

''Jisung'a yol-gitti.'' Yolladım diyemezdi.

''Yemek ayırt etmediğin ve hemen hemen bütün yemekleri sevdiğin için ne tür yemek yapacağıma çok karar veremedim ama etten gittim. Bir sıkıntı olur mu?''

You Will Be Okay | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin