Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar♡(Jeongin)
Abimin ben almasını beklerken bir yandan da anneme söyleniyordum.
"Beni niye tanıştırıyor ki ilk sen varken? Tanımadığım etmediğim insanlar. Hem bir değil iki tane. Ne konuşacağım ki?" dedim tedirginlikle.
"İş görüşmesine gitmiyorsun İnnie~. Görüşmeyi yapacak olan sensin diye düşün. Bak kızı iyice tanı. Nasıl biri, saygılı mı, abini seviyor mu, sinsiliği var mı falan bunların hepsine dikkat et. Kardeşiyle de iyice tanış. Hem bakarsın yakın arkadaş olursunuz." dedi tek nefeste.
"Abim sevmişse bize bir şey düşmez anne. Ayrıca arkadaş falan da istemiyorum ben."
"Sevmekle olmuyor o işler sadece. Ben yaşadım da söylüyorum sizlere oğlum. Sizin kalbiniz temiz. Kim ne derse inanır ne gösterirse öyle görürsünüz. Anneniz olarak bunlarla tabii ki ilgilenmem gerekiyor." dedi sıcak ses tonuyla.
Tam cevap vermek için ağzımı açmıştım ki dışarıdan gelen korna sesiyle abimin geldiğini anlayıp kalkmam bir oldu.
"Dikkat edin kendinize. Abine söyle çok hız yapmasın. Senin içinde endişelenecek bir şey yok. Abin var yanında, keyif almaya bak." diyip saçımı öptü. Eskiden rahatsız eden bu şey artık onlar tarafından yapınca huzurlu hissettiriyordu.
En sonunda arabaya bindiğimde bileğimdeki bandanayı düzeltip abime döndüm.
"Ben gündelik giyindim ama eğer restorant gibi bir yere gideceksek değiştirebilirim." dedim.
"Yok rahat ol. Gündelik bir kafeye gideceğiz." dedi gündeliğe bastırıp gülerken.
Yol boyunca konuşmadık. Zaten kısa sürmüştü yolculuğumuz. Ben de hiç konuşmayıp muhabbeti mi dinlesem, kaynaşmaya çalışsam mı ikilemini düşünmüştüm.
Kafeden içeri girdiğimizde abim çok güzel olan kızın ve arkası bize doğru başında cap olan çocuğun masasına doğru yöneldi. Tabii arkasından ben de.
Abim kıza sarılırken onun arkasında bekledim. Sonra çocuğa yönelince kıza doğru dönen ben oldum.
"Merhaba Jeongin. Ben Yuna. Sonunda tanışabildik." dedi neşeli sesiyle. Bu konuşmalarını elini uzatmadan sadece başını sallayarak yapması daha çok dikkatimi çekmişti.
"Merhaba noona. Bildiğin üzere ben de Jeongin. Tanıştığıma memnun oldum." dedim sesimin soğuk çıkmamasına özen göstererek.
"Geldiğine çok sevindim. Endişelenmiştim gelmezsin diye. Kardeşim de ben de seninle tanışmayı çok istiyorduk." dedi.
O bahsedene kadar kardeşini unutmuştum. Kardeşini selamlamak için arkama döndüğümde gördüğüm yüzün gerçek olduğuna inanamadım bir an.
"Jisung?"
"Merhaba Jeongin. Ne büyük tesadüf değil mi?" dedi en az ablası kadar sevecenlikle.
"Siz tanışıyor musunuz?" sesiyle abime döndüm.
"Seungmin'in arkadaşıyım ben de. Onun vasıtasıyla bir de birkaç ortak arkadaşımız var Jeongin'le." dedi Jisung.
"Jeongin'in mi birkaç arkadaşı var? Çok sevindim buna." dedi abim sırtımı sıvazlarken.
"Arkadaş değil sadece Jisung'un arkadaşları bizim okulda. Bir tanesi de sınıftan." dedim gerginlikle.
"Ayakta kaldık. Hadi oturalım bir şeyler sipariş edelim de öyle konuşalım." dedi noona.
Jisung ablasının yanına geçerken abim ile karşılarına oturduk. Bir şeyler sipariş ettikten sonra konu yine bizim tanışıklığımıza geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
FanfictionAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)