(Jeongin)
''Jeongin, annemle konuştun mu? Yaka çiçeğimi unutmasın.''
''Konuştum hyung. Yolda getiriyormuş.'' Yaklaşık beşinciye annemi arattırıyordu ve ben her aradığımda annem beni azarlıyordu.
''Jeongin ben saçımı beğenmedim. Kirpiye benziyorum.'' Diyen Joon'la ilgilenmem gerekiyordu şimdi de.
''Çok yakışıklı olmuşsun. Neden beğenmedin?''
''Yapış yapış ve uzun oldukları için diken gibi oldu.'' Dediğinde gerçekten uzun olan saçlarını spreye boğmuşlardı.
Bu sefer kuaförden yapmalarını istemeden saçlarını kendim yıkayıp kuruttum.
''Nasıl yapalım? Her zaman ki gibi serbest mi bırakalım, toplayalım mı?''
''Toplayacaksan Hyunjin hyung gibi topla. O önlerini salıyor çok havalı oluyor.''
''İki kardeşimi de etkisi altına aldı şerefsiz.''
''Hyung! Seni anneme söyleyeceğim.'' Dese de saçına odaklanan kardeşime gülerek istediği tarzda saç modeline birkaç denemenin sonunda ulaşabilmiştik.
''Oldu mu bay saç uzmanı beyefendiler?''
''Diğerinden iyidir.'' Diyip oturduğu koltuktan kalktı. Küstah.
Damadın kardeşi olmak gerçekten zordu. Joon ve hyung ikramlıkların keyfini çıkarırken ben ya fotoğrafçıyla konuşuyordum ya düzenlemeleri kontrol ediyordum ya da annemi sürekli arayıp azar işitiyordum. Ama en azından tek olmadığımı bilmek rahatlatıyordu. Çünkü damadın kardeşi olmaktan daha kötü olan şey gelinin kardeşi olmaktı ve noona ne olursa olsun Jisung'u hep yanında istiyordu. Doğru düzgün onunla bile görüşememiştik.
''Damat olmak çok zor. Siz sakın evlenmeyin.'' Deyip ağzına mini kanepelerden atan hyunga ters bir bakış attım.
''Doğrudur. Oturduğun yerden tıkınırken emir vermek zor görünüyor.''
''Evet hyung yaa. Bütün hepsini sen yedin. Bana da bırak.'' Böyle bir gün de bile tartışabiliyorlardı. Onların mini kavgasını izlerken telefonumun çalmasıyla beklediğim an geldi.
''Ben bahçeye çıkıyorum. Bir şey olursa beni arama.'' Sabahtan beri bırak Hyunjin'i aynı yerde olduğumuz halde Jisung'u bile görememiştim.
Sonunda bahçeye çıkabildiğimde gözüm zaten direkt olarak takım elbiseleriyle ayakta dikilen yedi genç adama takıldı. Hepsi defileden fırlamışçasına şık ve özenliydi. Ama öyle biri vardı ki sarı uzun saçlarıyla ve kalbimi tekleten üzerindeki takım elbisesiyle gözümü alamadan birkaç saniye bulunduğum yerde durarak izledim.
Diğerleri kendi aralarında konuşurken sürekli etrafına bakıp arada bir telefonunu kontrol ediyordu. Ben göz hizasında olmadığımdan henüz görememişti ama gözlerinin beni aradığı belli oluyordu.
Seungmin beni görünce el salladığından herkesin odağı olduğumda birden rahatsız hissettim. Üzerimdeki kıyafet rahat değildi. Hareketlerimi kısıtlıyor ve normalde giydiğimin aksine tam bedenimde olduğu için tüm hatlarımı da ortaya seriyordu. Üstüne yedi çift göz hapsi olunca iyice kızardığımı hissettim.
Yanlarına giderken başımı bastığım çimenlerden kaldırmadan gitmiştim.
''Biz hyungun düğünü diye geldik ama yanlış mı oldu? Ha Jisung noona evlenmiyor muydu?'' Diyen Felix'e başımı kaldırmadan dik dik baktım.
''Diyene bak. Hepiniz çok şık olmuşsunuz.''
''Evet herkes çok güzel de Seungmin'in bu kadar güzel olması biraz da şov değil mi arkadaşlar?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Will Be Okay | Hyunin
ФанфикAnnesinden küçük yaşta koparılmış ve çocukluğu elinden alınmış bastırılmış bir çocuk. Kendi adaletini sağlamaya çalışan ve kötülüklerin içinde büyüyen bir çocuk. İtirafları zor, aşkları büyük olacak. (Yan shipler Seungbin, Minsung, Chanlix)