09.

823 56 10
                                    

- BAHAR -

Akın bana sarılınca ne yapacağımı bilemedim. Sonuçta tanımıyorum. Hala onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Sarılışına karşılık vermediğimi anlayınca benden ayrıldı ve eliyle omuzuma dokundu. Gözlerimi hiç Akından ayırmadım. Belki de yanlış hareket yapar?
Yavaşça eğilip yaralanmış omuzumu öptü.

"Geçecek. Her şey geçecek."

Ağlayarak eve koştum ve dizimde hissettiğim acı içimi sızlatıyordu. "Baba!" Diye haykırıp çalışma odasına daldım. "Kızım!" Babam masadan kalkıp beni kucakladı. "Düştün mü sen?" Başımı sallayıp ağlamamı dindirmeye çalıştım. "Gel bakalım." Beni masaya oturtturdu ve iki dakika sonra ilk yardım kutuyla geri döndü. Yaramı temizleyip bir yara bandı yapıştırdı üstüne. Yaş yanaklarımı silip gülümsedi. Yara bandın üstüne bir öpücük koyup yine beni kucakladı.
"Geçecek Baharım. Her şey geçecek."

Bu nerden aklıma geldi bilmiyorum ama yüreğime hançer vurdu. Gözümden damlayan yaş beni kendime getirttirdi. Hemen Akından uzaklaştım. Tesadüf. Tesadüf bu, başka ne olabilir ki? Hiçbir şey geçmeyecek. Ne ben Kulkandan kaçabilirim ne de Akın beni kurtarabilir!
Bu benim hayatım. Ölene kadar pavyonlarda sürüneceğim. Gerçi, ölümüm sandığımdan daha yakın olabilir. Böyle giderse uzun ömrüm kalmayacaktı.

"Bahar-"

Akın peşimden gelince hızla başımı salladım.
"Gelme!" Yukarıya koşup kendimi 'odama' kitledim. Akının eli kapıma çarpınca yerimden sıçradım.
"Bahar aç şu kapıyı!" Başımı sallayıp kapıya yaslandım. "Tamam özür dilerim!" Gözlerimi kapatıp kapıdan aşağıya kaydım. "Bahar?"

-KARACA-

Gergince telefonumu elimde çevirip etrafa bakındım. Nerde kaldı bu ya? Birisi evde olmadığımı fark etse fena yanarım. Bugün Akına söylemeye çalıştım ama yapamadım. O anlar dedim ama çekindim. Sonuçta bizim güçlü bir ani kardeş bağımız yoktu, hiç olmadı da. Ne tepki vereceğini gerçekten bilmiyordum.

"Kara gülüm!"

Arkamı döndüğümde rahatça gülümsedim. Kulkan beni kollarıma çekti ve saçlarımı yüzümden taradı.
"Kulkan ben bugün— Bu ne?" Yanağındaki çiziğe takıldım. "Kedi çizdi." Gözlerimi devirip elimi yanağına koydum. "Dalga geçme. Ne oldu burana?" Bana yaklaşıp elimi yanağından indirdi. "İyim gülüm, sadece çizik, bişey yok." Başımı sallayıp gülümsedim.

"Kulkan ben abime söylemeye çalıştım bugün."

Sevgilim kaşlarını çatıp benden uzaklaştı. "Ölmemi mi istiyorsun Karaca?" Ben Kulkana yaklaştım. "Ne alaka Kulkan? Ben seni seviyorum ve Akın anlar sandım!" İronik bir gülüş atıp etrafa bakındı sonra da gözleri bama çarptı. "Sen manyak mısın kızım? Abin niye anlasın?" Boynumu eğip tırnaklarıma baktım. "Çünkü o da Çukura ihanet etti zamanında." Kulkan çenemi eline aldı ve gözlerine bakmamı sağladı. "Karaca.. Ben seni seviyorum tamam mı? Ama şimdi olmaz."

- BAHAR -

Odamın kapısını açıp etrafa bakındım. Biraz sert davrandım galiba Akına. Yani niyeti iyidi, beni teselli etmek istedi ben de.. neyse. Koridorun son kapının önünde durup derin bir nefes aldım ve sonunda elimle kapıyı tıkladım.

Kapıyı açıp içeriye baktım. "Akın?" Odada değil galiba. Arkamı dönmek istediğimde Akını önümde buldum. Yerimden sıçradım. Ne bu sessiz hareketler ya? Nerden geldi bu şimdi? Sakinleşmek için elimi göğsüme koyup gözlerimi kapattım.
"Korktun mu?" Gülerek sorunca gözlerimi açıp Akına gergin bi bakış attım.

"Ben aslında senden.. Boş ver." Yanından geçmeye kalktım ama siyah saçlı adam buna izin vermedi. Beni hafifçe elimden tutunca buz gibi yerimde durakaldım. "Söyle.." Gözlerini kaçırıp yere baktım. "Özür dilerim, biraz sert davrandım, isteyerek olmadı." Çekinerek Akına baktım. Yüzünü kocaman bir gülümse süslüyordu. Benim dudak kenarlarım kalktı. "Önemli değil, hadi gel!" Akın beni peşinden çekmek istedi ama ben kıpırdamadım.
"Nereye?" Bana yaklaşınca nefesimi tuttum. Niye bilmiyorum ama yaptım işte. "Film izlemeye?"

Akını salona kadar takip ettim ve koltukta yanına oturdum. Televizyonda çok güzel bi film oynuyordu ama Akın pek hoşlanmadı gibi geldi bana. Filmdeki çift sokağın ortasında dans etmeye başlayınca Akın oflayıp kendini koltuğa bastırdı.

"Noldu?"

Başını bana çevirdi. "Çok saçma değil mi? Müziksiz dans ediyorlar hem de sokağın ortasında, gerçek hayat olsa şimdi bi araba gelir ve onlara küfür eder." Hafifçe gülüp başımı salladım. Ne garip bi bakış açısı Allahım.

"Müziğin sesini duymayanlar dans edenleri deli sandılar, Nietzsche." Akın bana şaşkınca bakınca sırıtarak masadaki cips pakedini elime alıp yemeye başladım. "Sen bunu nerden—? Yani pek okumaya vaktin yok sanıyorum." Gülerek başımı salladım. Sempatik çocuk gerçekten. Yanlış bir şey demeye o kadar korkuyor ki hep kibar kibar şeyler söylüyor.

"Edebiyat okudum, yani Kulkandan önce tabi."

Akın hafifçe gülümsedi. Bir süre birbirimize bakakaldık. Benimle gurur duyormuş gibi baktı bana. "Çok acıttı mı?" Gözleri omuzuma kayınca gülümsem yüzümden silindi. "Kimse beni acıtamaz." Akın başını sallayıp gülümsedi. "Zaten direndim, en azından yanağını çizebildim." Küçük bir kahkaha atıp cipsleri yemeye başladı..

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin