47.

490 41 16
                                    

"Pardon ben.. böldüm mü sizi?" Songülü kapıda görünce kahkaha atıp başımı salladım. Bi sen eksiktin. "Yok.. Ne bölmesi Songül." Hemen Akına bakıp kaşlarımı çattım. "Şey yemek hazır da, Sultan anne sizi çağırmamı istedi." Akın elimi almak istediğinde ellerimi cebime saklayıp Songülün yanından geçtim.

"Bahar dur!"

Akının sesi kulaklarımı acıtıyordu son zamanlarda. Her konuştuğumuzda ya bana bağırıyordu yada bana ne kadar kötü bir insan olduğumu söylüyordu. "Ne var?" Songül yanımızdan geçip aşağıya indi. "Ne ne var kızım? Ne bu tavırlar şimdi? Sana daha demin ne olduğunu anlatmadım mı? Kulkanla Karacayı konuşmadık mı?" Elimi yanağına çarptım. "Başlatma tavırına yada Kulkanına Akın! Zaten hormonlarım darma dağın–" Sevgilim yüzünü buruşturdu. "Ha ayın o haftası yani? Bende diyorum bu kız bana niye sürekli kızıyor?" Onu göğsünden ittim. Ayın o haftasıymış. İt! Hamileyim!

"Biliyor musun artık seninle kavga edesim bile yok Akın.."

Onu merdivenlerde bırakıp aşağıya indim. "Akın nerde?" Selim abi bana sorunca arkama baktım ama Akından bi iz yoktu. Dış kapı da yüksek sesle çarpılınca gözlerimi devirdim.

"Çıktı."

Ayşe hanım oflayıp saçlarıyla oynadı. "Yine mi kavga ettiniz siz?" Kaşlarımı çatıp kırmızı dudaklı kadına döndüm. "Pardon da, size ne?"

"Gelin!"

Cumali abi bana seslenince artık bu eziyeti çekmeyeceğime karar verdim. "İştahım kaçtı." Diyip yine yukarıya geçtim. Dolaptan eşyalarımı yatağa fırlattım ve bi çantaya yükledim. Sen akşam akşam dertlerinden kaçarsan bende kaçarım Akın bey.
Siyah çantayı omuzuma atıp hemen dış kapıya ilerledim. Hepsi yemek masasında oturduğu için beni fark etmediler bile.

Korumalar beni durdurdular ama Akının haberi var diyince, sorgulamadan bıraktılar. Salaklar ya..

-AKIN-
Kadehimi ağzıma götürünce boğazımdaki tanıdık yangın çıktı. Çalıştım, uğraştım.. denedim. Gerçekten. Songüle öyle bakmamaya çalıştım. Sadece ona yardım etmek istedim ama sürekli onunla zaman geçirince, ne yapayım? Eski zamanları düşüne düşüne yine Songüle o gözle baktım yine.

"Akın, müsaade var mı?"

Önüme Kulkan oturunca hemen ayaklandım ve gırtlağına yapıştım. "Senin ne işin var şan burda?!" Kulkan gülmeye başlayınca dişlerimi sıktım. Ben bu orospu çocuğu burda öldürmezsem-!

"Ya otur- bi otur yada Baharı hiç mi düşünmüyorsun?"

Kaşlarımı çatıp yakasını bıraktım. Bahar evde, güvende. "Bak, evden çıkmış. Çantasını da almış– yoksa seni sonunda terk mi etti?" Elindeki telefonu yırtıp resimdeki sevgilime baktım. Gerçekten Bahardı bu.

"Sen benim Baharıma–"

"Yanlış. Senin değil artık Akıncım."

Telefonu yine kendine alıp cebine sakladı. Bahar gitmiş olamaz ya.. Evdekiler bıraksa, kapıdaki çocuklar niye bıraksınlar? Aklım almıyordu. Tamam kavga ettik, tartıştık ama beni bırakıp gitmez ya. Bahar bu kadarını yapamaz. Benden başka kimsesi yok ki.

"Bahardan da, Karacadan da uzak duracaksın anladın mı beni lan?"

Kulkan kıkırdayıp başını salladı. "Ya biz ne güzel Karacayla anlaşıyorduk ama, bak koskocaman bir aile olurduk!" Kendimi tutamadım. Çenesine bir yumruk yapıştırdım ve böylece dudağını kanattım. Kulkan çenesini bir sağa bir sola oynattı ve yine güler yüzle bana döndü.

"Şimdi Çoçovalı.."

Kulkan bardağına rakı doldurup bir yudumla içti.

"Baharı kim önce bulursa kazanır.. Bol şanslar sana."

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin