Telefonum yüzüncü kez çalınca sonunda açtım.
"Ne var ya?!" Diye tıslayıp Çukurun sokaklarımda dolaştım. "Bahar! Hemen eve gel!" Akının sesini duyunca gözlerimi devirdim. "Yok o evde canım sıkılıyor.""Bahar bak canım.."
Güzelikle deneyeceğini biliyordum. İt. "Canım mı? Ya Akın bırak Allah aşk—"
"Kulkan peşinde.. Nerde olduğunu biliyorum Bahar nolursun bak."
Yutkundum ver arkamdaki adımları duyunca hemen hızlamdım. "Kahveye az kaldı." Akının rahat nefesini duyunca bende rahatladım. "Tamam.. Geliyorum."
Telefonu kapatıp hızlandım. Arkamdaki adam Kulkan olmadığı biliyordum ama kesin onu Kulkan peşime taktı. Başka kim beni takip etsin? Kahveye dönmek istediğimde önüme siyah maskeli biri çıktı.
Kaşlarımı çatıp yanından geçmek istedim ama adam yine yolumu kesti. "Bahar!" Akının sesini duyunca maskelinin dikkati bozuldu. Hemen em değerli yerine bir tekme attım ve Akının sesine koştum.
Sert bir göğüse çarpınca kafamı kaldırdım. Akın. Hemen kollarını açıp bana sarıldı. Yamaç abiler gelince yavaşça birbirimizden ayrıldık. Akın yüzümü avuçlayıp derimce gözlerime baktı.
"Çok korktum Bahar..""Sana bişey olursa ben–"
Nedense, Akına inanamıyordum. O gitmedi mi? O beni bırakıp Songüle gitmedi mi? Her şey zaten onun yüzünden olmadı mı? Beni yeniden kollarıma çekince derin bir nefes verip gözlerimi kapattım.
"Nerdeydin sen gelin?"
Cumalinin sesi bizi yine ayırdı. "Aliçonun yanında." Diye cevap verimce Yamaç gülümseyip başını salladı. "Ne işin vardı kızım Aliçoda?" Selim abi sorunca kaskatı olmuştum. Ne diyeceğimi şaşırdım. Bana oğlunu emanet eden adamın sözünü çiğneyip burdan gitmek istedim.
"Hava almak istedim— O evde bunalıyorum."
"Kimse seni zorla o evde tutmuyor gelin."
"Öyle mi Cumali bey?"
Akına bakınca o sadece başımı eğip gözlerini sıkıca kapattı. Bir kaç dakika böylece durakaldık. Selim abi oflayıp Berberin önüne oturdu ve öbürleri kahveye girdiler. Akınla baş başa kaldık ama konuşmadık. Ne konuşacaktık ki? Her ağzımızı açtığımızda kavga ediyorduk ve bu geceden sonra Akının mantıksız bahanelerini dinlemeye hiç niyetim yoktu.
"Kulkanı gördün mü?"
Başımı hayır yerine salladım. "Tamam.. Gel eve götüreyim seni." Beni kolumdan tutup arabaya götürmek istedi ama ben izin vermedim. "Gerek yok, yürürüm ben." Akın beni anlamıyormuş gibi gözlerime baktı. "Kızım sen many— Seni daha demin Kulkanın adamları takip etmedi mi?" Kollarımı birbirine bağlayıp sustum.
"Bahar!"
"Bağırma Akın!"
Akın eliyle yüzümden geçip gözlerini masaj etti. "Yok ya.. Bu böyle olmayacak." Başımı salladım. "Katılıyorum. Bizden olmaz- hadi selametle." Gitmek istediğimde Akın beni bileğimden tutup geri çekti.
"Bizden bahsetmedim Bahar."
Gözlerimi devirdim. "Celasun seni bıraksın.. Yarın gelince konuşu–" Lafını bitirmesine izin vermedim. "Yok! Konuşmayacağız, sen gelince yatağa yatıp uyuyacaksın ve ben mal gibi o evde senin uyanmanı bekleyeceğim. Sonunda uyanınca »işim var Bahar« diyip gideceksin! Hep yaptığın gibi!" Sevgilim dişlerini sıkıp gergin vücuduyla bana yaklaştı. "Ben konuşacağız dedim mi–"
"Ya kes Akın! Senin bahanelerinden o kadar bıktım ki!"
Tam cevap vermek istediğinde sesli bir patlama bizi böldü. Akın beni korumak için beni vücuduna çekip Berbere arkasını döndü. Kalbim boğazımda atıyordu. Şoktan hala gözlerim kapalıydı ve kulağımdaki çınlama bir türlü dinmedi. Burnuma hafif bir yangın kokusu gelince hemen gözlerimi açıp etrafa bakındım.
Yamaç yerde oturuyordu ve kucağında Selim abi yatıyordu. Olamaz- yok olamaz! Her şey ağır çekim gibi geldi bana.
Akının önce bana sonra Babasına bakması, ikimizin Selim abinin yanına koşmamız ve sonunda yere çökmemiz. Selim abinin ağzından kan akıyordu ve Akın durumu anlayınca başını sürekli salladı.
"Baba.."
Duman havaya kalkıp Çukuru yine açık havaya bıraktı. Elimi Akının sırtına koyup yavaşça okşamaya başladım. Cumali abinin yüzünü görünce anlamıştım.
"Baba!"
Ne kadar kızgınsamda Akının baba diye haykırması içimi sızlattı. Yaşlarla dolan gözlerimi kapatıp Akını kollarıma çektim. Hıçkırıklarını boynumda hissedince göz yaşlarımı tutamadım.
Akın şimdi tamamen bana emanetti..