45.

494 38 9
                                    

"Bahar! Bahar ne oluyor?" Damla ablayı umursamadan hızlıca kilere indim ve kapıyı arkamdan kitledim. Kendimi kapıya yaslayıp gözlerimden akan yaşların arasından sesli bir hıçkırık çıktı.

Kulkan haklıydı. Akın Songüle yeniden aşık oluyordu ve gün gelecek beni bırakıp onunla olacaktı. O gün Kulkan beni açık kollarla bekleyecekti. Ama olmaz. Şimdi olmaz, bana bunu şimdi yapamazdı! Ne Akın nede Kulkan!

Kapıda bir tıklama duyunca kendime geldim. "Bahar?" Selim abi. Yavaşça yerden kalkıp Akının Babasını içeriye aldım. "Kim yaptı bunu sana?" Selim abiye cevap vermeyince oflayıp kapıyı bir yumrukla çarptı. "Ah be oğlum!" Yine yere oturup dizlerime sarıldım.

Selim abi karşıma oturup beni inceledi. İstemesem de ağlıyordum. Başkaların yanında bir damla yaş akıtmayan Bahara ne oldu ya? Nerede kaldı o soğuk kanlı kız? Keşke kendimi hiç açmasaydım. Gönlüm Akına uçmasaydı.

"Bahar biliyorum seni çok üzdü son zamanda.."

Gözlerimi yerden kaldırıp Selim abiye diktim. Yüzündeki ifade çaresizlikten akıyordu, tıpkı benimki gibi. Çaresizdim. Akın bana istemeden kor ateşten bir lokma verdi. Ben bu lokmayı yutmak zorunda kaldım, ne olursa olsun bunu hayatım boyunca taşımak zorunda kalacaktım.

"Kızım bak ben gideceğim."

Şimdi ağzım açıldı. Ne demek gidecekti? Ölmeyi planlamıyor inşAllah? "Yok öyle değil.. Ben burda hiç mutlu olamadım. Gitmeye karar verdim." Kuru dudaklarımı dilimle ıslattım

"Bu yüzden.. Akını sana emanet ediyorum."

Hızla başımı sallayıp ayağa kalktım ve Selim abi de önüme dikilince gözlerim yine dolmaya başladı. "Yapma abi nolur bana bunu yükleme." Akının babası yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına tarayıp bana sıcacık bir gülümse verdi.

"Kimse Akını senin kadar sevmiyor.. Oğlum sana emanet Bahar. Yokluğumda ona iyi bak, asla bırakma tamam mı?"

Yine başımı salladım. Ben bunu nasıl yapabilirim ki? Akın elimden uçup gidiyordu. "Abi sen Songüle–"

"Başlatma Songüle. Akın, tek oğlum, sana emanet."

Sağ gözümden damlayan yaşı hemen yanağımdan sildi. "Abi ben.. Kimseye söyleyemedim." Şimdi Selim abi bana çatık kaşlarla bakakaldı. "Neyi?"

- bir hafta önce -

"Bahar hanım, sizi odaya alalım." Hemşireye gülümseyip koridordaki ikinci odaya geçtim. Bebeği kaybettikten sonra özel bir tedaviye başlamıştım ve şimdi her ayda bir kontrole geliyordum.

Akına bundan hiç bahsetmemiştim ama Doktor bana bir daha hamile olamayacağımı söylemişti. Yaşadığım bütün baskı ve şiddet psikolojime ve vücuduma kalıcı zarar vermişti. Kulkan sağolsun.

"Merhaba Bahar hanım!" Doktor bey odaya girince elini sıkıp yine yerime oturdum. "Nasıl hissediyorsunuz? Bi rahatsızlık var mı?" Başımı sallayıp omuz silktim. "Yok, aslında her şey yolunda. Eskisi gibi hissediyorum yine." Doktor bey bana sıcakça gülümsedi. "Eskisi gibi derken.."

"Yani bebeği kaybetmeden önce gibi. Ağrım falan yok, mide bulantısıda yok. Dediğim gibi her şey yolunda." Doktor kaşlarını çattı. "Bahar hanım biliyorsunuz bir daha hamile olmak ihtimali–"

"Biliyorum. Yok."

Doktorum bilgisayarına bişeyler not alınca tırnaklarımla oynamaya başladım. Akına hala söyleyemedim. Nasıl söyleyim ki? Akın, aşkım bizden hayatta bir aile olmayacak, sana hiç çocuk yada Babana torun veremeyeceğim. Selim Koçovalının soyu kuruyacak benim yüzümden.

"Tamam sizi bir de ultrasona alalım."

"Neden?"

Doktor plastik eldivenleri giydi. "Kontrol için. Bakalım bi değişiklik var mı." Başımı sallayıp bana işaret ettiği yere yattım ve kazağımı yukarıya çektim.

Karnıma soğuk jel deyince nefesimi çektim ama sonra gözlerimi kapatıp gerisini Doktora bıraktım. Baksında bir an önce gidiyim. Zaten burda olmak morelimi bozuyordu.

"Bahar hanım-"

Gözlerimi açıp şaşkın doktoruma baktım. "Siz.." Siyah beyaz ekrana bakıp ne gördüğünü anlamaya çalıştım ama nafile. Hiçbir şey belli değildi, en azından ben göremedim.

"Hamilesiniz."

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin