41.

484 42 12
                                    

- AKIN -

Gecenin yarısında eve geldiğimde kendimi zar zor ayakta tutuyordum. Her şeyi bulanık gördüğüm için duvarlara tutunup salona geçip kendimi koltuğa bıraktım. Delircem ya. Benden ne istiyor bu kadın? Rahat bırak beni. Bırak Baharla mutlu huzurlu bir hayatım olsun. Ölene kadar Baharı seviyim ve çocuklarımız olsun. Çok çocuklarımız olsun.

Işık açılınca elimle gözlerimi kapattım. "Lan–" Ayağa kalkınca kapıda Songülü gördüm. Yok ya.. Hayal bu. Yada rüya. Gerçek olamaz bu.
"İyi misin?" Bana yaklaşınca ellerimi uzattım ve bana daha fazla yaklaşmamasını sağladım.
"Gelme.." Terasa koşup gömleğimin ilk iki düğmelerini açıp boğazımı masaj ettim.

"Akın sen içtim mi?"

Songüle dönüp başımı salladım. "İçtim. İçtim de bundan sana ne?" Songül hafifçe gülümseyince gamzeleri ortaya çıktı. Gömülmek istediğim gamzeler. Benim asıl Çukurum. "Hoop! Bırak.." Eli koluma deyince bir adım geriye attım. "Ya Akın benden başka kim seni bu halde gördü? Gel.. odana götüreyim seni."

Kolumu Songülün elinden çektim. "Bana niye kızgın değilsin kızım? Niye bana hala yardım etmeye çalışıyorsun?" Birden yüzündeki gülümse silindi. "Bunları başka zaman konuşuruz. Hadi odana.." Beni merdivenlerden yukarıya geçirip kapımın önünde durdu. "Sevgilin bekliyordur." Başımı salladım. Baharım. Kalbime çiçek açtıran Baharım.

"Çok mu seviyorsun?"

Baharla geçirdiğim günleri düşününce gülümsedim.
"Çok." Songül yutkunup hafifçe omuzuma vurdu. "O zaman.. Gir hadi." Songül benden uzaklaşınca kapıyı açıp odama girdim. Baharı yatakta uyurken görünce hemen kendime keldim. Gözlerimi sertçe okşayıp üstüme rahat kıyafet giyip vücuduma deodorant sıkıp yanına yattım. Bahar pozisyonu değiştirip bana doğru dönünce gülümsedim. Varlığımı hissediyormuş gibiydi. Elimi saçlarına koyup yavaşça okşamaya başladım. Bizi kimse ayıramaz. Ne Babaannem, ne Annem ne de amcam. Songül hiç..

Başımı yastığa koyup Baharı bana çekip alnına bir öpücük bıraktım. Kollarımda yatan kadın biraz mırıldayıp yüzünü göğsüme saklayınca hafif bir kahkaha attım ve yavaşça uykuya daldım...

-

"Akın! Akın kalk!"

Gözlerimi açınca Baharı odada dolaşırken gördüm. Noluyor ya sabah sabah? "Ha!" Bahar beni elimden tutup ayağa çekti. Hooop. Duvara tutunarak dengemi bulmaya çalıştım. "Ya.. Bahar sabah sabah ne oluyor?"

Eli yanağıma çarpınca yüzüm sağa çevrildi. Bundan sonra uyanıktım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes verip yine Bahara döndüm. "Bu içtin diye." Bir tokat daha atınca dilimi yanağıma bastırıp acıya engel olmaya çalıştım. "Bu da gece geç geldiğin için." Eli yine yanağıma fırlayınca gülmeye başladım. Bu şimdi neyin cezası ya? "Bu da beni doğum gün gecesinde yalnız bıraktığın için." Başımı salladım. "Yalan. Yalnız değildin, beraberdik." Bahar dişlerini sıkıp bana yaklaştı. "Ben dün gece kaç kabus gördüm biliyor musun? Ailemi kaç kere ölürken gördüm farkında mısın?" Boynumu eğince Bahar oflayıp etrafa bakındı.

"Akın beni fena alıştırdın.."

Kaşlarımı çatıp sevgilimin gözlerine baktım.
"Ben artık sensiz uyuyamıyorum." Baharı kollarıma çekip gözlerimi kapattım. Yeni duş almış. Saçı ıslaktı hala ve hafifçe çilek kokuyordu. "Hadi kahvaltıya inelim." Bahar beni elimden tutup yemek odasına çekti.

Aslında hiç iştahım yoktu ama şimdi gelmezsem bütün gün babaannemin çenesini çekmek zorunda kalırdım. "Günaydın." Songül odasından çıkınca bize gülümsedi. Ha siktir bu da vardı daha. "Günaydın." Ben sadece başımı sallayıp yanından geçtim.
Masaya oturup Karacanın gülümseyerek mesaj yazmasını izliyordum. Sevgilisi var. Lan ben bunu nasıl müsaade ederim? Kardeşim o benim.
Konuşsam mı acaba? Yok.. belki kendi anlatır.

"Akın, hiçbir şey yemedin oğlum."

Babaannemin sesini duyunca kendime geldim. "Nasıl ya? Bak bu çizilemeyi seversin. Eskiden hep–" Songül ne dediğini fark edince hemen sustu. Bahara baktığımda şaşırdım. Baya sakindi. Bir şey olmamış gibi kahvaltı ediyordu. Kıskanç değilmiş. E iyi bari, en azından bana güveniyor. "Aç değilim." Bahaneyle kendimi bu durumdan kurtardım.

Yavaş yavaş kahvaltılıkları toplanmaya başlayınca Songül bana başıyla işaret edince anladım ve beş dakika sonra terasta buluştuk.

Songül benim bişey diyeceğimi bekleyerek bana bakıyordu ama ben güneşte parlayan mavi gözlerine bakınca dilimi yuttum. Ne söylemek istediğimi bir an içinde unuttum.

"Akın?"

Elini gözümün önünde sallayınca başımı salladım.
Kendine gel oğlum. Kendine gel.

"Özür dilerim. Sana altı yıl önce yaşattığım her şey için özür dilerim ama nolur git. Çukurdan git."
Songül kaşlarını çatıp bir adım bana yaklaştı. "Niye? Bahar mı istedi?" Hızla başımı salladım. "Hayır! Bahar öyle biri değil ama—" Songül sırıtınca sustum.
"Ama sen korkuyorsun." Yutkunup doğruca gözlerine baktım. "Hikayemizi devam ettirmekten korkuyorsun, öyle değil mi?" Haklı. Evet haklı. Ne dediyse doğru. Biz zamanında yarım kaldık ve doğru şekilde ayrılamadık. Bizi birbirimizden ayırdılar. Beni bi yana, Songülü öbür yana attılar.
Biz birbirimizi sevmeyi bıraktık diye ayrılmadık.

"Bak.. Ben Baharı çok seviyorum. Gözümü bile kırpmadan canımı veririm. Bizden olmadı, hiçde olmayacak."

Songül büyük bir kahkaha attı ve elime uzandı. Hemen geriye çekilip kocaman gözlerle karşımdaki kıza bakakaldım. Ne yapmaya çalışıyor ya?

"Göreceğiz.."

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin