16.

639 50 7
                                    

-BAHAR-

Üç gündür özgürlüğümün tadını çıkarıyordum.
Ne Cemil, ne de Kulkan beni bulabildiler. Şu karanlık yolun ucunda ışık göründü ve ben fırsatı ele geçirip bu ışığa koştum. Evet, Akını bu yolda harcamış olabilirim ama bu saatten sonra doğru olanı yapmak zorunda değilim, mutlu olmam lazım.
Bu benim hakkım.

Onca yıl Kulkanı çek, bu yetmiyormuş gibi Cemili de üstüme saldı ve hayatımı tamamen sikti.
Denizin kenarında bir banka oturup hafifçe esen rüzgar saçlarımla oynadı. Kahvemden bir yudum aldım ve önümdeki manzaraya baktım. İstanbul.
Burdan da gideceğim. Beni asla bulmayacak bir yere kaçacağım ama önce para kazanmam lazım. Ne işi yapacağımı da bilmiyordum. Yani pavyondan önce hiç çalışmadım ki. Babam zengindi, Cengiz amcayla iş yapıyordu.

Neyse, bunu da sonra düşünürüm. Şimdilik sadece kocaman deniz ve ben vardık. Bu deniz aşkı nerden geliyor bende tam olarak anlamıyorum ama beni çok etkiliyordu. İnsanlar me kadar küçük olduğunu hatırlatıyor bana. Bu dünyada yedi trilyon insan var ama sadece denizin yüzde beşi keşfedildi.

"Abla mendil?"

Şaşkınca önümdeki oğlana baktım. Kocaman kahverengi gözleriyle bana kedi yavrusu gibi bakıyordu. Aslında buna karşıydım. Çocukları kaçırıp sokağa mendil satmaya yolluyorlar. Bu adamlar Cemilden daha beterdiler. "İki tane verir misin?" Yüzünde gülümse çıktı ve bana iki mendil paket verdi.

Çocuğa para verdikten sonra yerimden kalkıp kahvemi çöpe attım ve yürümeye başladım. Nedense, aklım Akına uçtu. Kendimi suçlu hissediyordum ama bu duyguya engel olmaya çalışıyordum. Vicdanımı rahatlatmak istedim ama olmadı. Akınsız burda olamazdım. Ona çok borçluyum ve ben birine borçlu kalmaktan hiç hoşlanmıyordum. Aman geçti gitti. Zaten benden nefret ediyordur şimdi. Sonuçta onu öptükten sonra kafasında vazo patlattım. Öpüşü düşününce sırtımdan aşağı bir ürperti geçti. Dudakları o kadar yumuşaktı ki..

Ama Akına yazık olacak. O düğünde de herkese hesap vermek zorunda kalacak.
Kendine gel Bahar! Akını unut, Kulkanı unut. Bunlar eskide kalacak isimler.

-KULKAN-
"Cemil!" Kapıya tekme atmaya başladım. "Cemiil pabucu yarım çık dışarıya oynayalım!" Evin etrafında dolanmaya başladım ve beceriksiz Cemili aradım. Salak ha, bildiğin salak. Bir kıza sahip çıkamadı! Üstelik yirmi yaşındaki, her yeri yaralı olan bir kıza.

"CEMİL!"

Diye bağırıp yine kapıya geçtim. "Şans vermedi deme sonra." Tabancamı çıkarıp kapının kilidine ateş ettim sonra sert bir tekmeyle kapıyı açabildim.
Eve girip doğruca Cemilin çalışma odasına daldım ve kel adamı önümde buldum. Paraları bir çantaya saklıyordu.

"Cemil, kardeşim kapıyı niye açmıyorsun ya?"

Sakin tonuma şaşırdı. Bana cevap vermeyince onu yakasından tutup masanın üstünden kendime çektim. "Baharı bulacaksın.. Anladın mı beni? Onu bul ve geri getir." Gözlerinde korkuyu görünce sırıttım. "Ha ama eğer diyorsan, Kulkancım ben Baharı bulamam o zaman.." Oyuncak tabancamı cebimden çıkarıp Cemile sıktım. Tabancanın namlusundan çıkan dumanı üfleyip gülümsedim.

"Bana hiçbir şey yapamazsın."

Kahkaha atıp başımı salladım. "Nedenmiş o?" Gömleğini doğrultup yine yerine geçti. "Çünkü Akın Koçovalı da Baharın peşinde. Kızı unut." Gözüm seğirmeye başladı. Koçovalısınj sikeyim.
Silahımı çekip Cemilin eline sıktım. Çığlıkları kulağıma müzik gibi geldi.

"Baharı o adamdan önce bul yoksa bir sonraki kurşun beynine girer."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin