21.

633 52 2
                                    

Akına takım elbise almak tam olarak yarım saatimizi aldı. Keşke bende de bu kadar kısa sürse. İki saattir elbise deniyorum. Ya ben beğenmiyor, ya Akın beğenmiyor, yada ikimiz beğenmiyoruz. Bana bıraksa çoktan bitmiştik ama hayır! Akın Koçovalı sevgilisini ailesiyle tanıştırıyor. Yok çok açık olmasın ama aynı zamanda gelinden daha güzel olsun.
Keşke bi vazo bulup kafasında patlatabilsem.

"Giyindin mi?"

Gözlerimi devirdim. Fermuarı kapatmıyordum bir türlü. Kafamı soyunma odasından çıkardım.
"Şu kadını çağırsana." Akın bana yaklaştı. "Ben yardım edeyim?" Gözlerimi kıstım. "Rüyanda belki. Hadi." Akın sırıtarak başını salladı ve mağazada çalışan kadını çağırdı ve o bana yardımcı oldu.

Akının karşısına çıktım. Bu elbise iyidi bence. Kırmızı, uzun ve sade. Yeter bu düğün için.
"Olmaz, çok sade ama rengi güzel. Kırımızıda kalalım." Gözlerimi devirip Akının yanına oturdum. "Akın, bu benim düğünüm değil ya.. Biraz sade olsa kimse ölmez." Başını ısrarla salladı ve beni soyunma odasına takip etti. Akın ellerini omuzlarıma koyup beni aynanın önüne dikti ve yüzüyle kulağıma yaklaştı.

"Senin kadar güzel kadına bu sadelik yakışmıyor."

Omuzuma bir öpücük bıraktı ve fermuarı açıp hiç bana bakmadan kayboldu. Yutkundum ve diken gibi olmuş tüylerimi indirmeye çalıştım. Diğer kırmızı elbiseyi giyindim. Yine yardıma ihtiyacım vardı ve yine işçiye sordum. Aynaya baktığımda kaskatı oldum. Bu çok fazlaydı. Aşırı abarttık. Bu olmaz. Böyle ailesinin karşına geçemem.

"Girebilir miyim?"

Akını içeriye aldım ve gergince tırnaklarımla oynadım. O da beğenmezse öbür kırmızıyı alcağım bana ne ya? Sadeyse sade. "Bu- Sen.. Pardon." Göz göze gelince gülümsedi. Hayır ya. Bunu almak istecek! "Bulduk." Başımı yalvararak salladım. "Yok Akın bu olmaz, gerçekten olmaz–"

"Niye olmasın? Çok yakıştı sana!"

Yakasına tutundum ve kedi gözlerimi oynattım.
"Başka elbise arayalım hadi, bak bu gerçekten olmaz." Akın gülüp alnıma bir öpücük bıraktı.
"Olur, hem de çok güzel olur. Hadi üstünü değiş alalım bunu." Oflayıp gözlerimi devirdim. Bu inatçıya da karşı çıkmak imkansızdı.
Fermuarı yine bana bakmadan açtı ve odadan çıktı.
Tatlı hareket.

Elbiseyi ve ayakkabıları aldıktan sonra torbaları arabaya yerleştirdik ve emin önünde Akın sözünü yerine getirdi. Beraber vapura bindik. Üst katta en önde durup denize bakakaldım. Ancak sekize doğru kıyıya geri döneriz, bana uydu valla. Bütün gün burda kalabilirdim. Geç olduğu için çok kişi yoktu ama Akın vardı ve Akının bakışları vardı.
Bei her tür deli eden, içimi alevlendiren bakışları.

"Denizi niye bu kadar seviyorsun?"

Gülümseyerek Akına döndüm ama ellerimle sıkıca korkuluğa tuttundum. "Kendimi hatırlatıyor." Diyip Akının arkasında batan güneşi izledim. "Sende mi deniz kadar soğuksun?" Kafamı salladım.
"Hayır ama benim hakkımda bilinmeyen çok şey var. Rahat görünebilirim ama içimde neler oluyor farkına bile varmazsın. Seni istemesemde boğabilirim."
Yine denize doğru döndüm ve gözlerimi kapattım.
Birden Akının kollarını belimde hissedince arkama baktım.
Başını omuzuma koymuştu ve gözleri kapalıydı.

"Senden gelen her acıya razıyım Bahar Arslan."

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin