13.

686 54 6
                                    

Gözlerimi açtığımda hala dün akşamki gibiydik. Akın oturuyordu ve ben dizlerinde yatıyordum. Hemen doğruldum ve pencereden baktım. Sabah olmuş. Banyoya girip üstüme rahat kıyafet giydim, geceyi bu elbiseyle geçirdiğime inanamıyorum.

Salona dönünce Akın gözlerine açmıştı eliyle sakalından geçti, baya çaresiz görünüyordu.
"Bahar.. Günaydın." Başımı günaydın yerine salladım ve tekli koltuğa oturdum. Akının beni yandan incelediğinin farkındaydım ama hiç umursamıyordum. Ne bok yerse yesin.
Birden yerinden kalkıp dizlerimin önüne oturdu ve ellerimi büyük eline aldı.

"Özür dilerim."

Gözlerime bakarak elimi okşadı. "Ben sana bu kadarına yapacaklarını bilseydim.. Özür dilerim." Yutkundum ama ağızımı açmadım. Ne söyleyecektim? Af ettim seni Akıncım? Sorun değil sadece her yerimi morarttı, bunu mu deseydim?

"Bahar bişey de."

Bişey de. Tamam o zaman, diyim de görsün.

"Ne dememi bekliyorsun Akın? Ben senin yardımını baştan beri istemedim. Laftan anlamayan sendin! Ben böyle olacağını biliyordum, benim senin yüzünden acı çekeceğimi biliyordum ama sen.." Akın boynunu eğerek gözlerimi kaçırdı. "Boşver. Şimdi beni Cemile bırak sonra bir daha da karşıma çıkma."

"Bugün izinlisin."

Kaşlarımı çattım. Ne demek izinliyim? Bana izin mi var bu dünyada? "Merak etme o puştu aradım, konuştum. Seni asla bırakmıyorum." Gözlerimi devirdim. "Yapma Akın yapma! Ben buyum! Bu benim hayatım, ben kabullendim! Sen de kabullensen iyi olur, bundan kaçış yok çünkü." Ayağa kalkınca Akın da aynısını yapıp önüme dikildi. "Tamam. O zaman seni bugün bırakmayacağıma söz veriyorum." Yine gözlerimi devirdim. Bu adam akıllanmayacak.

"İstanbulda en sevdiğin yer neresi?"

İçimi çekip tavana sonra yine Akına baktım.
"Yok. Sevdiğim bir yer yok bu şehirde." Karşımdaki oğlan başını salladı. "Tamam o zaman benim en sevdiğim yere gideriz." Off!

Üstüme doğru düzgün kıyafet giydikten sonra Akınla beraber evden çıktık ve arabasına bindik. Camı açıp rüzgarın saçlarımla oynamasına izin verdim. Çalan şarkıyı duyunca gözlerimi kapatıp şarkıyı kendi kendime sessiz bir tonda söyledim.

"Gesi bağlarında dolanıyorum.."

Akın başını bana çevirince sustum. "Çok güzel söylüyorsun." Gözlerimi devirdim. Güzel söylemesem o Cemil denen it beni solist yapar mıydı? Sanki yanında ilk şarkı söyleyeşim.
"Onu bırak da.. Sen bu hiç bu tür şarkılar dinleyen tipe benzemiyorsun." Akın kahkaha atıp arabayı kullanmaya devam ettim. "Babam türkü söylemeyi sever o yüzden bana biraz yansıttı." Gülümsedim. Benim Babam da çok severdi.

"Geldik."

Şaşkınca etrafa bakındım. Nereye geldik bilmiyordum ama bir insan bile yoktu. Akın önden gidince onu takip ettim. Bir kulübeye yaklaşınca kaşlarımı çattım ama kulübenin yanındaki manzarayı görünce açık ağızla yerimde durakaldım. İki koltuk tam denizin önünde duruyordu. Güneş mas mavi denizi parlatıyordu ve yavaş yavaş da benim içim ısınıyordu.

Akın bir adamla kulübeden çıkınca şaşırdım. Mavi gözleri nerdeyse deniz kadar güzeldi. "Ooo" diyip bana baktı. "Aliço bu Bahar." Gülümseyerek elini kaldırdı. "Merhaba lütfen!" Temiz kalpli olduğu hemen fark edildi. "Merhaba Aliço, evin ne kadar güzelmiş." Aliçonun gülümsesi daha da büyüdü ve Akına baktı. "Gazoz ister misiniz?" Akın evet diyip beni koltuklara geçirdi.

Denize bakıp güneşin beni ısıtmasının tadını çıkardım. Kaç aydır böyle güneşte oturmadım.
"Daha iyi misin?" Akına bakmadan başımı salladım. Daha iyim. "Bahar gerçekten özür dilerim." Gözlerimi kapatıp derim bir nefes verdim ve şimdi Akına döndüm. "Özür dileme benden. Olan olmuş, özürünle ne değişecek?" Akın elindeki gazoza bakarak gözlerimi kaçırdı. "Af ettin yani?" Hafif bir kahkaha attım. Af ettim mi? Etmedim, ama daha olmak istediğim yerde değilim.
"Af ettim."

Akının yüzünde hafif bir gülümse çıkınca ben de dudak kenarlarımı kaldırdım ve yine denize döndüm. "Hakkında hiçbir şey bilmiyorum." Akının bana baktığını hissediyordum ama gözlerimi denizden ayırmadım. "Bahar ben, Bahar Arslan yirmi yaşındayım, temmuzda yirmi bir–"

"CV istemedim kızım, bana seni anlat."

Hafifçe gülünce Akın da güldü. "Eskiden, yani Kulkandan önce hep öğretmen olmak isterdim." Akın başını salladı. "Ben ortaokuldan sonra bıraktım." Tabi kocaman mahalle arkanda duruyorsa niye okuyasın ki? "Kulkanla beraberken.. Evlenmeyi düşündün mü?" Başımı salladım. "Düşündüm. İyiki bu düşünceyi gerçekleştirmedim." Tırnaklarımla oynamaya başladım. Gerilince hep bunu yapıyorum. "Peki çocuk? Hiç istedin mi?"
Gözlerimi ellerimden ayırıp denize baktım.
"İstedim. İki oğlan bir kız. Kız Babasınla takılsın ben oğullarımı alıp maçlarına götürürüm.. sandım."

"Sana söz veriyorum, her şey yoluna girecek."
Acı dolu bir gülümseyle Akının gözlerine baktım.

"Umarım o gün gelince hevesim ve isteğim kalmıştır."

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin