- KARACA -
Bir adım geriye atarak Kulkanın bana sarılmasına izin vermedim. "Sen mi yaptın?" Kulkan kaşlarını çatıp bana yaklaştı. "Neyi?" Gözümden akan yaşı hemen silip silahımı çıkardım. "Bab- Babamı.." Sesim kesilince kendimi tokatlamak istedim.
"Babamı sen mi öldürdün Kulkan!?"
Sevgilimin ağzından kocaman bir kahkaha kaçtı.
"Kara gülüm Babandan bana ne?" Başımı sallayıp emniyeti çektim. "Yalancı." Kulkan ciddileşip silahı elimden attı. "Delirdin mi sen Karaca?!" Yüksek sesini duyunca yerimden sıçradım. "Bahar dedi, ondan uzak dur dedi ama ben dinlemedim..""Bahar sana her şeyi anlattı mı ki ona güveniyorsun?"
Şimdi ben kaşlarımı çattım. Daha neyi anlatsın ki? Düşmandık biz. Her şey ortadaydı.
"Bahar benim eski sevgilim."
Bu cümle beynime dalınca gözlerimi sıktım. O zaman.. Kulkan onu pavyona soktu, çocuğunu Kulkan yüzünden kaybetti ve ben— Ben salak gibi buna düştüm!
"Sen– sen nasıl bir yaratıksın ya?"
Onu göğsünden ite ite eski deponun taş duvarına yapıştırdım. "Ben sana güvendim! Seni sevdim!" Gözlerimden akan yaşları bir türlü zapt edemedim.
"Babamı niye öldürdün!?"
- BAHAR -
Günlerdir evdeki durum gergindi. Bi yanda Selim abinin arkasında ağlıyordu herkes ama aynı zamanda da intikam istiyordular.
Dişe diş – kana kan.Akın için kendimi toparladım ve sorunlarımızı bıraktım. Babasını kaybetti, yanında durmam lazımdı. Gerçi, ben durmazsam Songül durur.
Sağolsun hiç Akının yakasından ayrılmadı sevgili Songülümüz."Canım.. hadi bi lokma bişey ye."
Gülümseyip Akınım sırtını okşadım ama cevap vermedi. Boş boş yere bakıyordu kaç saattir.
"Üstüne gitme istersen, sevmez." Kısık gözlerle Songüle bakıp başımı salladım. Onu yok sayıp yine Akına döndüm."Biraz hava almaya gidelim mi? Aliçonun yanına yada sahile?"
Celasun bana başıyla »bi konuşalım« hareketi yapınca kafamı salladım. Akının eline bir öpücük bıraktıktan sonra kalktım ve Celasunla terasa çıktık.
"Nasılsın?"
Omuzlarımı silkip bahçede solan çiçeklere baktım. "Bem iyim de, Akın.." Celasun boynunu eğidi ve yutkundu. "Toparlar o, sem hiç merak etme." Hafifçe gülümseyip karşımdaki adama baktım. "İnşAllah." Bir süre sustuk ama sonra Celasun sessizliği kesti.
"Karacayı gördüm mü?"
Başımı hayır yerine salladım. "Öğlen uyuyacağını söyledi sonra da görmedim." Celasun baya telaşlanınca hafifçe sırıttım. "Noldu, niye sordun delikanlı?" Celasun gülüp başını salladı. "Yaa Bahar— sandığın gibi değil." Kaşlarımı kaldırıp "hee bende inandım" diyip korkuluğa yaslandım.
"Gerçekten Bahar.."
Bir an yüzündeki gülümse silindi. "Selim abi.. Gitmeden- yani ölmeden önce Karacayı bana emanet etti." Derin bir nefes verip gözlerimi bir kaç sahneye kapattım. "Sende mi?" Celasun kaşlarını çattı.
"Yok şey— Akını bana emanet etti, gidişini hissediyordu sanki."
İçerden Akının bağrışlarını duyunca, ikimiz hemen içeriye koştuk. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Akın ere çöküp "NEDEN?!" Diye bağırdı. Songül harekete geçmeden önce, ben Akının önüne eğilip yanaklarını avuçlarıma aldım.
"Geçecek.. Her şey geçecek Akınım."
"Bak ben burdayım.. Yanındayım sevgilim."
Elini yanağıma koydum ve böylece gözlerime bakamasını sağladım. Akını bu halde görmek Kulkana olan nefretimi daha da arttırdı.
Celasunun yardımıyla Akın yavaşça yine ayağa kalktı ve doğruca gözlerime baktı.
"Senin yüzünden."
Efendim? Saadet ablaya baktığımda o şok altındaydı tıpkı Damla abla gibi. Babasının ölmesine ben mi sebep oldum yani?
"Yeğen–"
Cumali yeğenini uyarmak istedi ama Akın kimseyi dinlemedi. Bana bakınca bütün vücudu gerildi.
"Sen olmasaydın Kulkan bizimle uğraşmazdı!"
Kalbime bu hançeri vurduğuna inanamıyordum. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı şaşırmıştım. Akın benden o kadar nefret ediyordu ki.. gözlerine bakmak için cesaretim bile kalmamıştı.
"Akın, sus."
Cumali abi göz yaşlarımı görünce eliyle yüzünden geçti ve Akını benden ayırmak istedi ama Akın buna engel oldu.
"Bırak! Bırak!"
Sağ gözü seğirmeye başladı, bu hep patlamadan önce oluyordu. Bi bombanın son beş sahneleri sayıyormuşuz gibi gergindi herkes. Salih herkesi yavaşça Salondan çıkarmaya başladı. Ortalığın karışacağını biliyordu.
"Akın ben—"
"Sen ne?! Daha ne yapmamı istiyorsun? Seni o bataklıktan kurtardım! Sana bi ev verdim– bir aile verdim sana kızım! Ne bu çektiğim?!"
Yutkunup başımı eğidim ve sustum. Ne desem nafileydi. Bu haldeyken kimseyi dinlemez, kimseyi duymaz. Gözü kararınca Akın başka biri oluyordu.
"Sen bana neyin sınavısın?!"
"Akın ben seni sev—"
Cümlemi bitirmeye yanağımdaki keskin acı izin engel oldu. Salonda kalanın hepsinin iç çekişini duydum. Titrek elim yanağıma dolandığında yaşananı yeni anlamaya başladım.
Gözlerim doldu o an. Fiziksel acıdan değil.. ruhsal acıdan.
Akın bana el kaldırdı. Sevdiğim adam, bana bunu asla yapmaz dediğim adam – beni bu acıdan kurtaran adam bana Kulkanın yaptığını yaptı...