36.

555 41 3
                                    

-BAHAR-
Odadan çıkıp aşağıya indim ve Salonda oturan Sultan hanımı hiç umursamadım. Terasa çıkıp derini bir nefes aldım. Açık havadaydım ama nefes alamıyordum. Boğazımı bağlayan o yumruğu bir türlü yutamıyordum.

Bahçeye dönüp yeşilliklere bakakaldım. Denizi özledim. Şimdi deniz kenarında, yada Aliçonun kulübesinde otursam başımı ağrıtan bütün endişelerim yok olurdu.

"Gelin."

Sultanın sesini duyunca gözlerimi kapatıp sakin olmaya çalıştım. Sonunda Akının babaannesine dönüp toprak renkli gözlerine baktım. "Efendim?" Gergince etrafa bakındı ve sonra bana yaklaştı. "Bak ne yaşadığını bilmiyorum ama Akın bizim kıymetlimiz." Kaşlarımı çattım. "Yani?" Sultan hanım dimdik gözlerime bakınca biraz korktum. Psikopatça bakışları vardı. Akının bunu kimden aldığını belli oldu.
"Yani gün gelecek bu ailenin başına Akın geçecek." Başımı sallayıp yine bahçeye döndüm. "Ama sen Akının kafasını karıştırırsan–" Hafif bir kahkaha atıp Sultan hanıma döndüm. "Ben onun iyiliğini istiyorum Sultan hanım ve gerekirse onu sizden de bu mahalleden de korurum." Kollarımı kavuşturdum ve yüzüme kazançlı bir gülümse taktım.

"Suyu bulandırma gelin. Son uyarım."

Sultam hanım içerde kaybolunca rahatlayıp yüzümü avuçlarıma sakladım. Allahım beni nasıl bir Çukura düşürdün böyle? Her gün bu kavgaları çekeceğime Cemilin tokatlarını çekerdim.

Yine eve girip bir kapının önünde durakaldım. Hiç bu odaya girmemiştim ve açıkçası merak ettim. Yavaşça kapının kolunu indirdim ama biri bana seslenince korkudan yerimden sıçradım.

"Merak günah değildir, gir istersen."

Akının babası bana gülümseyip kapıya işaret etti. Çekinerek kapıyı açtım ve beraber odaya girdik. Bu mu yani? Kiler. Çok da özel değil yani.
"Burası..?" Selim abi köşeden iki tabure çıkarıp kilerin ortasına bıraktı. Bana oturmam diye eliyle işaret etti. Küçük sandalyeye oturup Selim abinin ne yapacağını bekledim. Bir rafın arkasından saz çıkarınca gülümsedim. Benim babam da saz çalmayı çok severdi. O çalardı ben söylerdim.

Selim abinin eli sazla oynamaya başlayınca çalan melodiye gülümsedim. "Odam kireç tutmuyor kumunu karmayınca.." Karşımdaki adam gülümseyerek bana baktı ama sonra yine sazına konsantre oldu. "Odamı kireç eyle, yüzümü güleç eyle.. yandım aşkın elinden gel bana ilaç eyle.." Gözlerimi kapatıp türküye bıraktım kendimi.
"Baba ben derviş miyem.. Hırkamı giymiş miyem"

"Ben sevdim eller aldı, niye ben ölmüş miyem?"

Alkış duyunca hemen gözlerimi açıp kilerde toplanmış adamlara baktım. Ne oluyor burda? Selim abi sazı yine yerine koyunca ben ayağa kalkıp önce Yamaça sonra Akına baktım. "Siz ne ara geldiniz?" Akın bana gülümseyince içim ısındı. "Valla eve geldik ve bunu duyunca koşa koşa kilere indik." Yamaç abinin dediğine hafifçe güldüm. "Yani abimin sazı sonunda bir işe yaradı." Selim kardeşinin kafasına hafif bir tokat attı. "Hadi lan ordan. Sen tutturmadın mı abi bana bir türkü öğret diye?" Yamaç gülüp başını salladı.

"Hadi çıkalım burdan."

Yukarıya çıktığımızda Cumali bizi bekliyordu bile.
"Siz hasta mısınız ya?" Selim sessizce oflayıp abisini takmadı. "Erdenetler taa buramıza geldiler siz türkü söylüyorsunuz!" Erdenetler mi? Sadece Kulkan değil yani. Akına baktığımda o sadece Cumali amcasına bakıyordu. "Erdenetler derken?" Diye sordum ama Cumali sesimi duyunca gerildi. "Yok- kızım sen hiç takma kafana." Başımı salladım. "Yamaç abi ben onları tanıyorum. Hatta babam Cengiz amcanın en iyi iş ortağıydı." Şimdi şaşırdılar. En çok da Akın şaşırdı. Bunu bilmiyordu, anlatmaya unutmuşum galiba.

"Sen doğru düzgün anlatsana şunu.."

-

"Sonra da ailemi trafik kazasında kaybettim. Kaza olmadığına o kadar eminim ki.. maalesef ispatlayamadım. Koskoca Cengiz Erdenete karşı onsekiz yaşında bir kız çocuğu. Kim beni takar ki?"
Yamaç başını anlayışla salladı ve elindeki kalemi parmakların arasında oynattı. Çalışma odasına geçmiştik ve bütün abiler hikayemi dinliyordular.

"Sen nasıl ölmedin?"

Salih Cumalinin sorusuna göz devirip başını salladı.
"Kulkan." Diyip Akına baktım. Bütün vücudu gerildi sadece onun ismini ağzıma alınca. "Kulkanla beraberdim, o gece, yani doğum günümü Kulkanla kutladım." O geceyi hatırlayınca kendi saflığıma inanmıyordum. Keşke ailemle kalsaydım. "Sadece Baban mı vardı?" Başımı sallayıp Salihe baktım. "Babam, Annem ve kardeşim." Zehrayı düşününce kanım donmaya başladı. Arkalarından ağlamayı çoktan bırakmıştım ama bu konu açılınca hala cesetlerini gözümün önünde görüyordum.
Araba köprüden fırlayıp suya düşmüştü ve bu yüzden bedenleri şişmişti. İlk aranan kişi bendim ve böylece cesetlerin kimliğini teşhis etmek bana kaldı.

"Bahar?"

Başımı sallayarak kendime geldim. Dalmışım.
"Peki Çağatay hakkında ne biliyorsun?" Çağatay abi.
"Yani içine kapanmış biri.. Babasından çok korkar, gerçi bütün oğulları öyle. Bütün oğulların zayıf noktaları bu zaten; Babalarına yetemiyorlar. Ha ama Çağatayın bir zaafı daha var." O kızın adı neydi ya? Ara sıra yemeğe gelirdi. Çok garip bir babaannesi vardı. Babası Baykal amcaydı.

"Efsun! Efsun Kent! Baykal amcanın kızı."

Yamaç bana bakıp hafif bir gülümse attı. "Onu biliyoruz Bahar." Akınla göz göze gelince aklım kapandı. Çağatay hakkında başka bişey bilmiyordum. "Bildiğim sadece bu, dediğim gibi, Çağatay pek konuşkan değildir." Akın ayaklanınca şaşırdım. "Tamam bu kadarı yeter." Elimi alıp beni de ayağa çekti. "Tamam çıkın siz." Beraber çalışma odasını terk edip Salona geçtik.

"İyi misin?" Akın beni inceledi ve evet diyince bana sıkıca sarıldı. "Kusura bakma ben.. Yani bu kadarını anlatmak zorunda kalmazsın sandım." Başımı sallayıp elimi yumuşak yanağına bıraktım. "Sorun değil, size yardım edebilirsem her şeyi anlatırım." Akın alnıma bir öpücük koymak istedi ama keskin bir ses bizi böldü.

"O-Oğlum! Acıktın mı? Bişeyler hazırlayım mı sana?" Akın annesine bakıp kaşlarını çattı. "Gerek yok anne." Kırmızı rujlu kadın önce oğluna sonra da bana baktı ve bakmayı da bırakmadı. Yılan gibi beni boğmak istedi. "Yada.. fikrimi değiştirdim. Çok acıkmışım." Şimdi gözlerini benden ayırdı. "Tamam ben sana hemen–"

"Dışarda yiyelim mi bugün gülüm?"

Akın elimi alınca gülümsedim ve başımla onayladım. Annesine laf sokması gerçekten hoşuma gitti. Biliyorum aslında bu iyi değildi, ailesi benden daha önemli olabilir ama ne yapayım? Ana kuzusu değil en azından..

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin