18.

633 51 8
                                    

- BAHAR -

Korkak mı dedi bu bana? Bana? Ben miyim korkak? Kaçtığım için mi söylüyor bunu? Çok af edersin ya! Cemilin yanında kalmalıydım kardeşim, haklısın.

"Korkakmış.. Sen korku ne biliyor musun Akın Koçovalı?"

Akın önce küçük bir kahkaha attı ama yüzümdeki ciddi ifadeyi görünce sustu. Bir adım ona doğru attım ve başımı yana koydum.

"Seni gecenin yarısında alıyorlar ve tanımadığın bi yere götürüyorlar. İşte Bahar ilk kez orda korktu" bir adım daha yaklaştım. "Bi adam geliyor yanına. Hırlı mı hırsız mı..? Yok, haberin yok. Kulkan beni kurtaracak. Kızgınsa da, beni bırakmaz." Biraz daha yaklaşınca Akın bir adım geriye attı.
"Sonra başladı. Ha yanlış anlama, başta daha iyidi. Tokat falan attılar. Tokat ne Allah aşkına? Tokat ya! Tamam acıyor ama idare ediyorsun."

O geceyi düşününce gözlerim dolmadı. Kup kuru kaldılar. Akın şimdi duvara yapışmıştı ve ben yüzüne bir santim uzaktım.

"Direniyorsun. Ben Baharım, Ceyda ne? Pavyon ne? Benim kimseye zararım yok ki! Ben bunları hak etmiyorum!" Gülümsedim ve Akının gözlerine baktım. Nefesi sakindi ama vücudu o kadar gerilmişti ki.

"O delikte ışık yok, pencere yok.. sadece karanlık var. İlte Bahar o an ikinci kez korktu. Karanlıktan."

Akın yutkundu ve dimdik gözlerime baktı.

"Karanlık ilginç bişey biliyor musun? Sana her şeyi unutturuyor. Saati, kendini, adını..Kaç gün geçti bilmiyorum.. Belki de hafta, belki de aylar.. Bilmiyorum işte. Sadece o kapımın açılışını biliyorum."

Karşımdaki adamın yüzünü inceledim ve sonunda elimi yanağına koydum. Baş parmağımla sakallını okşadım.

"O kapı açıldı. Küçücük bir aydınlatma yetti bana. O kapı günde tam iki kez açıldı. Bir yemeğe, bir de dayağa ama hala korkmadım. Alışıyor. Gerçekten insanoğlu her şeye alışıyor, Dostoyevskiye o an hak verdim. Her şeye alışıyoruz."

Akının gözünden damlayan yaşı hemen parmağımla sildim ve gülümsedim.

"Günler gelip geçti.. ve Cemil beni sonunda o dört duvarlı tabuttan çıkardı. Çilem bitti sandım, bu benim imtihanımdı, bitti. Sandım."

Gülerek başımı salladım ve başımı tavana kaldırdım.

"Ondokuz yaşındayım. Hayatımda hiçbir şey görmedim, okudum ben ya. Üstelik edebiyat! Yazar olmak istedim. Ben hayatımda bir karıncaya bile dokunmadım, ne bu çektiğim?"

"Sonra pavyon.. Mesele her gece o sahneye çıkmak değil. Mesele o iğrenç bakan adamlarda değil. Mesele ondan sonrası. İyi para aldın mı? Cici kız, al sana adam gibi yemek, adam gibi yatak.. Haaa ama en az bin lira getiremedin mi? Hoop tabuta, ne yemek, ne su. Sadece tekme tokat ama korkmadım. Korkmadım. Kulkan beni kurtaracak."

Sesim titreyince hikayeme bi ara verip boğazımı temizledim ve yine gülümsedim.

"Gel zaman git zaman buna da alıştım. Hayatta kalmayı becerdim. Bir türlü becerdim. Sonra bi gece.. Sahneye çıkıyorum. En sevdiğim türküyü söylüyorum ha, Adaletin bu mu dünya."

Akın gözlerini sıkıp başını salladı. Sanki bütün bunlara o sebeb olmuştu. Hemen dudaklarımı yanağına koydum. Gözlerini açıp bana acı dolu bir gülümse attı.

"O gece.. Kulkan geldi. Sevinçten patlıyorum. Gerçekten her yerim titredi. Bitti, artık kimse bana zarar vermez. Sevdiğim adam geldi. Beni kurtaracak! Hasretim, acım, bu işkence bir son buldu! Ama.. Kulkan bi masaya oturdu. Kadehini doldurup bana kaldırdı, Cemile para verdi ve gitti.
Beni bırakıp gitti."

Akının eli benim elimi kaptığı an ben yüzüne yaklaştım. Dudaklarına çarpmadan önce kulağına geçtim.

"Üçüncü ve son kez korktum. O günden sonra hiç bir daha korkmadım. Korkamadım. Hayat bana korkmaya izin vermedi..."

Akından uzaklaştım ve elini bıraktım.

"Sevdiklerimden korktum ben."

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin