34.

522 37 3
                                    

Akını bu cümleyle kalbinden vurmuştum. İsteyerek olmadı. Ben asla ama asla Akını Kulkanla bir tutmam. Dediğim gibi, Akın melekti ve Kulkan iblis. Gerçi, ibliste bir zamanlar melekti.
Bu düşünceyi hemen aklımdan sallayıp karşımdaki adama baktım. Ağzı açıktı ama bir kelime bile etmedi. Gerçekten isteyerek değildi! Ben deniz gibiyim demiştim, istemesem de boğarım seni. Sinirimde ne dediğimi fark etmiyorum.

"Ben- Öyle demek istemedim."

Akın boğazını temizleyip başını salladı. "Dolapta eşyaların var.. Birazdan gelirim." Soğuk tonuna içim gitti. "Akın–" Odadan çıkmadan ona sıkıca sarıldım. "Özür dilerim." Elini sırtıma koydu ama bu öbür sarılışları gibi değildi. Soğuk ve mesafeliydi. Kapıyı arkasından çektiğinde derin bir nefes verip yatağın kenarına oturdum. Gerçekten ağzımdan kaçtı. Akın benim her şeyim ya! Onu nası Kulkana benzetirim?
Yüzümü ellerime saklayıp başımı salladım. Tamam, Akından bir türlü özür dilemem lazım. Ona duyduğum sevgiyi anlasın, sadece ağzımdan salak bir cümle kaçtığını anlasın.

Ama önce duş almam gerekiyor. Akın zaten burda değil ve ailesiyle karşılaşmak istemiyorum o yüzden bu odada yapılacak tek şey duş almaktı. Dolabı açtığımda nefesim kesildi. Akın her şeyi düşünmüş. Bana o kadar çok kıyafet almış ve.. kıyamam ya. Bebek takımları bile almış. Çocuğumuzun kız olmasını istedi herhalde. Gülümseyerek minicik pembe eteği dolaptan çıkarıp elimde çevirdim. Gözlerim dolunca elim bir refleks gibi karnıma gitti. Akının bir kızı olurdu. Bizim kızımız.
Adını ne koyardık acaba? Kuzenini çok özlediğini biliyorum o yüzden belki Akşın olurdu ismi.

Kapının açıldığını fark etmedim bile ama omuzuma bir el dokununca yerimden kalkıp Damla ablanın yüzüne bakakaldım. "Pardon ben seni korkutmak–" Başımı sallayıp yüzüme gülümse taktım. Yanaklarımdan yaş izleri silip Damla ile Saadete baktım. Sonra Saadetin elindeki tepsiyi fark ettim.
"Açsın diye.. Yani.." Saadet elimdeki eteğe takılınca ne diyeceğini şaşırdı. Hemen eteği dolaba koyup kapakları kapattım.

"Sağolun, gelmem biraz ani oldu umarım sıkıntı olmaz." Damla Saadetle bakıştı sonra ikiside gülümsediler. "Ne demek Bahar.. Sen artık aileden sayılırsın." Saadet yanımda oturdu ve Damla da kapıyı örttükten sonra öbür yanıma geçti.
"Biz ne yaşadığını duyduk.." Yutkundum ama gülümsem bir sahneye bile solmadı. "Başın sağolsun." Başımı salladım. "Bende kaybettim." Damlaya açık ağızla bakakaldım. Gözlerinden acıyı okuyabildim. "Geçecek. Bir gün geçecek, sen sadece Akına soğuma." Tepsideki çorbayı kaşığımla karıştıra karıştıra bir hal oldum. Akına soğuma.

"Yani demek istediğimiz şu, ne zaman canın isterse gel. Biz seni dinleriz, akıl veririz, yanında durarız. Artık senin aileniz biz." Bu sefer Saadet ablanın söylediklerine gerçekten gülümsedim. "Aynen, ama istemesen de hiçbir şey anlatma. Biz seni ne zorlarız ne de hüküm giydiririz."

İkiside gittikten sonra çorbayı içtim ve dolabı yine açtım. Onca kıyafetten hala Akının tişörtünü aldım elime. Altına da gri bir eşofman. Duşa girdim ve çıktığımda hazırladığım kıyafetleri giyip yine yatağa oturdum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Aslımda Akın bu saate kadar geleceğini sandım ama yanılmışım. Telefonuma bakınca saat gece onbir olduğunu fark ettim. Yuh. Zaman ne çabuk geçti?

Yorganın altına girip başımı Akının yastığına koydum ve inanılmaz derece rahat ettim. Bu yatakta ölsem gam yemem. Her şey onun gibi kokuyordu ve yumuşacıktı. Uyumamak için zor tuttum kendimi. Onun gelmesini beklemek zorundaydım.
Dört gözle Akının yolunu gözlüyordum..

-

Kapı sonunda açılınca rahat bir nefes verdim ve yataktan kalkıp Akının kollarına koştum.
"Bahar? Sen uyumadın mı hala?" Uyku dolu gözlerimle Akına bakıp başını salladım. "Senden özür dilemeden yatmam." Akın elini yanağıma koyup alnıma bir öpücük bıraktı. "Hadi yat uyu, geliyorum." Yine yumuşacık yatağa yerleşip Akının üstünü değişmesini izledim. Yanıma yatınca koynuna girip anında uykuya daldım..

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin