- BAHAR -
Gözlerimi açtığımda hemen beyaz odayı fark ettim. Yanımdaki makineden düzenli şekilde bir ses geliyordu ve elimde bir iğne vardı. Hastanedeyim. Yutkunup elimi yavaşça karnıma götürdüm.
Gitti.
Cemil onu benden aldı.Kapı açılınca beyaz kıyafetli adama bakakaldım.
"Bahar hanım, günaydın." Bana gülümseyip elindeki dosyayı açtı. "Gerçekten korkuttunuz bizi." Kaşlarımı çattım ve doktoru dikkatle inceledim. "Bahar hanım, siz bebeğinizi şiddete dolayı kaybettiğinizde ağır bir iç kanama geçirdiniz ve bu kanamayı durduramadık." Dosyayı yanımdaki komide koyup rahat bir gülümse attı. "Sizi yapay komaya sokmak durumda kaldık ama işe yaradı. İki hafta sürdü ama kendinize geldiniz." Ne?!
İki hafta mı?"Akın bey dışarda bekliyor, isterseniz–"
Başımı hızla sallayarak lafını kestim. "Tamam o zaman, geçmiş olsun." Doktor odamdan çıktı ve öbür sahneye Akın içeri girdi. Hemen bana doğru yürüyüp dudaklarımızı birleştirdi. Elim yanağını dolandı ve öpüşe karşılık verdim. Gözümden akan yaş yanağımda sıcak bir iz bıraktı ama umrumda bile değildi. Akın burdaydı. Beni bırakmadı.
Birbirimizden ayrıldıktan sonra alnını alnıma dayayıp gözlerime baktı. "Özür dilerim birtanem." Başımı sallayıp yanağını okşadım. "Senin suçun yok ki Akın." Sesim çok titrek ve zayıf geldi. "Var. Seni bir gün önce almaya gelseydim, amcamı dinlemeseydim–" Akının gözünden damlayan yaş dudağıma düştü. "Çocuğumuz hayatta olurdu.. Sen iyi olurdun." Kendini o kadar yıkıyordu ki, içim parçalandı bunları duyunca. "Ben yaptım.. Her şey benim yüzümden oldu." Şimdi gözlerime baktı ve az da olsa benden uzaklaştı. "Ben çocuğumuzu öldü—"
Bu cümleyi bitirmesine izin vermedim. Elimi ağızına yapıştırdım ve yaşlarla parlayan gözlerine baktım.
"Sakın.. Öyle deme. Öyle bişey yok."Elimi ağızından çektiğimde başını sallayıp bana kedi yavrusu gibi bakakaldı. "Sarılabilir miyim?" Kurban olurum sana. Akını kollarıma çektim ve saçlarını okşayarak sakinleştiğimi fark ettim. Akın yanıma yatıp beni hiç bırakmadı.
"Akın.. Cemil ne oldu?"
"Düşünme sen onu."
Nasıl düşünmeyim ya? Hayatımı mahveden adam hala dışarda bir yerde. "Düşünerim. Noldu o ite?" Akın gergin bir nefes verip gözlerime baktı. "Gitti." Gitti mi? Nereye gitti? Hala rahat rahat hayatını yaşıyor mu yani?! Akım sinirli ifademi fark edince başını sallayıp elimi aldı. "Olması gereken yerde." Bi açık açık konuşsan ölür müsün ya? Ben haşa bir bok anlamadım. "İlla duymak mı istiyorsun kızım? Öldürdüm! Sonra da isimsiz bir mezar kazıp o puştu gömdüm!" Ha.. Yani.. İyi. Akının yapmasına hoşlanmadım ama, ne bekledim?
"Kulkan?" Vücudunun gerilişini fark ettim ve bu bana cevabımı verdi. Kulkan hala dışarda bir yerde beni almak için yeni plan kuruyor. "Merak etme bundan sonra zaten güvenli bir evde kalacağız." Kaşlarımı çattım. "Hangi evde?" Akın elimi alıp baş parmağıyla okşamaya başladı.
"Ailemin evinde."
Asla. Ben o eve bir adım atmam. "Saçmalama." Diyip elimi kendime çektim. "En mantıklısı bu. Başka yerde güvende değilsin." Hafif bir kahkaha atıp Akına baktım. "Babaannenin benden nefret ettiğini biliyorsun değil mi?" Akın başını salladı. "Zaten o beni durdurdu yoksa–." Kaşlarımı kaldırıp ironikçe kıkırdamaya başladım. Yani Sultan hanımın da suçu var bütün bu olanlardan?
Sultan hanım.. sandığımdan daha fenasın."O eve girmem ben Akın. Son sözüm."
Akın çaresiz bir oflama bıraktı boğazından ve yatakta doğruldu. "Tamam konuşuruz bir daha." Hemen başımı salladım. "Konuşacak bişey yok Ak–" Kapının tıklaması lafımı kesti..
- KARACA -
"Kulkan! Aç şu telefonu!" Diye tıslayıp aynadaki gergin kendime bakakaldım. "Bak burası çok fena karıştı, dikkat et tamam mı?" Kapım açılınca telefonumu kapatıp cebime sakladım ve Anneme baktım. "Hala hazırlanmadın mı sen?" Başımı sallayıp ceketimi aldım. "Hazırım." Annem "iyi" diyip beni arkasından çekmek istedi ama ben onu durdurdum. "Ya anne, Akın nerde?" Annem omuz silkip saçlarını arkaya taradı. "Aman Karaca ben nerden bilyim? Hastanededir, hadi Babaannen aşevine inmek istiyor!" Annemi dışarıya takip ettim ve hep beraber aşevine geçtik.Kulkandan hala bir haber yoktu ve yavaş yavaş gerçekten merak etmeye başladım. İki günden fazla yazmadı, aramadı.. Bir iz bile yok. Akına mı sorsam? Zaten sadece o anlar. Hem o da yasak bi aşk yaşıyor. Evet o Bahar dedikodusu bütün evi ayağa kaldırdı. Pavyonda çalışıyormuş ama isteyerek değil yani, oraya zorlanmış. Eski sevgilisi mi ne yapmış bütün bunları ona. Yazık olmuş gerçekten..
Feride ablanın tabağını kaldırınca gözüm berberin köşesine takıldı. Kapüşonlu ve sakallı erkeği görünce kalbimden büyük bir yük kalktı.
"Anne ben bi Duygulara uğrayıp geliyorum!"
Annem çatık kaşlarla tamam yerine başını salladı. Hemen ceketimi kapıp aşevinden çıktım ve doğruca ıssız bir sokağa ilerledim. Kulkanın arkamdan geldiğine emindim. Sonunda kimse bizi görmeyen bir sokağa varınca önüme dikildi ve sımsıkı sarıldı bana.
"Çok korktum Kulkan. Amcamlar–"
Kulkan dudaklarımızı birleştirerek beni susturdu. Öpüşüne karşılık verdim ama kısa süre sonra ondan ayrıldım. "İyisin dimi?" Kulkan başını salladı. "İyim karagülüm, merak etme sen." Yanaklarımı avuçlarına alıp alnımı öpünce gülümsedim. "Ama az kalsa abin beni yakalıyordu." Şimdi gülümsem yüzümden silindi. "Abim mi? Ama Akın ne alaka? Amcamlar tamam da Akın senden ne istiyor?" Kulkan hafif bir kahkaha atıp yanağımı sıktı. "Kızım biz ailecek düşmanız, bilmiyorsun dimi? Benim abim de Akını yakalarsa gözünü kırpmadan vurur." Göğsündem ittim sevgilimi. "Deme öyle! Tamam Akın melek değil ama hala abim." Kulkan başını sallayıp beni kendisine çekti."Seni çok seviyorum Karaca."
"Bende seni Kulkan."
Kokusunu çekince hafif bi parfüm kokusu aldım. Bu kadın parfüm mü? Kokuyu daha fazla incelemeye fırsatım olmadı çünkü Kulkan benden uzaklaştı ve etrafa bakındı. "Sen bana yardım eder misin Karacam?" Gülümseyip evet dedim. Hep istedim. Amcalara, Babama yardım etmeyi çok istedim ama onlar izin vermediler. Şimdi ara sıra Kulkan benden yardım isteyince kendini önemli hissediyordum, birisinin bana ihtiyaç duyduğunu biliyordum artık.
"Akının zayıf noktası ne?"
Kulkan şüpheli ifademi fark edince başını salladı.
"Söz zarar vermeyeceğim ama onu kendimden uzak tutmam lazım Karagülüm." Saç telimi kulağımın arkasına tarayınca kara gözlerinde kayboldum.
Aman ne olacak ya? Akına zarar vermeyecek nasıl olsa."Sevgilisi var, Bahar.. ama Akın eskiden, çok eskiden başka birine aşıktı. Kız gerçekten çok güzeldi. Saçları baldan bir ırmak gibiydi, gözleri masmaviydi.. baya güzeldi." Kulkan beni dikkatle dinledi ve telefonda not aldı. "Adı Songül. Songül Özdemir. Akın onu her şeyden ve herkesten daha çok sevdi ama bi gece.. her şeyi mahv etti. Kızın hayatı kaydı Akın yüzünden." O günleri düşününce tüylerim kalktı. "Ben on beş yaşındaydım Akın da on altı ama o kızı çok derinden sevdi ve bir daha da böyle biri gelmedi. Akın zaten olaydan sonra herkese kapandı. İçeri girdi ve sonra çıkınca Songülü aradı, aramaya çalıştı ama Babası Songülü Çukurdan çıkarmıştı ve Akın yavaşça acı gerçeğe kabullendi.."
"Bahardan daha çok sevdi mi?"
"Akın kimseyi Songül gibi sevmez bir daha. Şimdi karşısına çıkarsa yeniden aşık olur."