Yine Celasunla dans eden çiftlerin arasındaydım. Masada konuşmak istediklerimizi burda konuşuyorduk. Gözüm Akına takıldı. Bu it nasıl evlenir ya? Yani- kıskanmıyorum ama.. Nasıl yapar bunu? Hani Songüle kavuşmuştu? İki yılda iki kızı da unutup başka birini buldu.
"Şt- noluyor sana?"
Bakışımı hemen Akından ayırdım. "Bişey yok Celasun?" Birlikte dans ettiğim adam kaşlarını kaldırıp bana hiç inanmıyormuş gibi baktı.
"Hala Akını mı–"
"Yavaş gel ordan delikanlı!"
Celasun sırıtışını bastırmaya çalıştığında daha çok gülmeye zorunda kaldı. Salak ya. Eli belimdeydi ve yavaş şarkıya bedenlerimizi oynatıyorduk. Gözlerim yine Akının tarafına kaçınca onun bakışını gördüm.
Kızgın görünüyordu.
Sanki Celasunun elini bir bakışla yakmak istiyormuş gibi."Gerçek sebebi söylesene- Yani bende seni o evden uzak tutardım ama o yalan neydi be Bahar?"
Hafifçe gülüp başımı salladım. O kadar mı ya? Kimse bu yalanı yememiştir ama neyse, beni o eve bir daha sokmasınlar da, o bana yeter. Şimdi ciddileşip Celasunun kara gözlerine baktım. O bari benden duysun.
"Celo ben semden- yani herkesten bişey sakladım.."
"Evlisin!"
"Yok artık oha!"
Celasun gülerek yine bana yaklaştı ve dans etmeye devam ettik. Arkadaşım sabırsızca konuşmamı bekliyordu ama ben bir türlü kelimeleri ağzımdan çıkaramadım. Anneyim? Benim bi çocuğum var? Bunu niye gizledim-? Bilmiyorum. Akını şimdi bununla vurmak için? Yada kızımı korumak için?
"Benim bir kızım var-"
Ne dediğimi anlayınca Celasunun yüzü düştü ve dans etmeyi de bıraktı. Karşımadaki adam ağzından gelen kelimeleri bir cümleye birleştirmeye çalışırken şarkı değişti ve koluma bir el dokundu.
Gesi bağları türküsü çalmaya başladı ve ben Akının gözlerine bakakaldım. Ne yapmaya çalışıyor bu adam? Gözlerimi devirip kendimi Akından çözmeye çalıştım ama bırakmadı. Pis inatçı, gerçi, kızı da aynı. Huyu kimden kaptığını belli.
"Akın bırak–"
"Celasuna ne anlattın sen?"
"Sana ne? Sana ne ya? Git karınla dans et benimle niye uğraşıyorsun?"
"Kıskandım mı?"
Düşük çeneyle Akına baktım ve az önce ne dediğini hala inanamıyordum. Kıskanmak- Ben? Kendimi gülmekten tutamadım ve bu Akını baya şaşırttı. Çatık kaşlarla sakinleşmemi bekledi.
"Kabul ediyorum, biz eskiden aşıktık- Eskiden."
Gözlerini devirerek dansa devam etti.
"Sen kendini ne zannediyorsun ya? Benim senden sonra hayatım bitti mi sanıyorsun?!"
"Ayıp ediyorsunuz Bahar Arslan. Ben o yazdığın haberleri okumadım mı zannettin?"
Şimdi kaşlarını çatan bendim. Akın benim yazdıklarımı mı okudu? Üç yıl boyunca?
"Gittim diye seni umuttum sanma."
"Sen beni ben yanındayken unuttun Akın."
Uzun bir süre sustum. Etrafta sadece yavaşça dinen şarkının sözleri ve herkesin mırıldanması. Elim göğsündeydi ve avucumda hızlı kalp atışlarını hissediyordum.
"Ben.. Özür dilerim Bahar."
Bir an gözlerine bakarak kendimi kaybettim. Derin gerçekten bu adamın kopyasıydı. Gözlerinden yanaklarına kadar - tıpkı Babasıydı.
"Akın bizi yalnız bırakır mısın kardeşim?"
Celasunun sesini duyunca yine kendime geldim. Akın beni yavaşça bıraktı ve Celasuna başıyla onayladı. O da hemen beni elimden tutup salondan dışarıya çekti.
Bunalık salondan açık havaya çıkınca derin bir nefes aldım ama sonra serinliği hissetmeye başladım. Kollarımı kavuşturup böylece titrememi durdurdum.
"Noldu Celo?"
"Ne mi oldu?!"
Doğru. Bi bomba patlattım sonra da kayboldum. Kafasında binbir soru dönemsi lazımdı. En önemli soruyu cevaplamaya karar verdim.
"Akının."
Celasun rahat bir nefes verip başını salladı ve sonraki soruya geçti.
"Akın bilmiyor?"
"Bilmiyor ve bilmesin.. Yani şimdilik bilmesin."
Celasun bana acı dolu bir gülümse hediye etti ve sıkıca beni kollarıma çekti.
"Bu çocuğu nasıl gizlemeye düşünüyorsun be Bahar?"
Omuzlarımı silkerek Celasundan ayrıldım. Biraz da olsa sinirlendim. Çocuk benim sonuçta ya, istesem Akın o kıza yanaşamaz bile.
"Bilmiyorum ama bu hep onun eseri o yüzden kimse beni suçlayamaz. Akın her şeyi bozdu zamanında, ben değil."
"Anlıyorum Bahar, bak gerçekten! Ama onun da hakkı.. Bırak kızını görsün."
