- 55. Başlangıç -

17 2 54
                                    

"Anne ben bugün erken gideceğim çalışmaya. Nehir'i de evine bırakırım hem. Çıkıyoruz biz." diye araya girdi mutfakta ben annesiyle sohbet ederken.

Bunu beraber planlamıştık ama nedense o an şaşkınlık sarmıştı yüz ifademi. Belki de annesini inandırmak için refleks olarak yapmıştım. Ama bunu beynim algılayamadı ne yazık ki.

Annesini sevecenlikle beni uğurladı. Salondan geçerken babası da bizi kapıya kadar yolcu etti. Gerçekten çok nazik insanlar.

"İyi akşamlar." dedim gülümseyerek. Devamı çıkmamıştı ağzımdan. Tarık abi mi diyecektim? Ya da amca? En iyisini yaptın Nehir, boşver.

Oğuz'la bir kafeye geçmeyi düşünüyordum, orada konuşabileceğimizi. Ama ikimiz de susmak bilmeyen sabırsız insanlar olduğumuzdan, özellikle de o, konu çoktan açılmıştı.

Sakin ve yavaş adımlarla dolaşırmış gibi yürüyorduk. Böylesi daha iyiydi, acelemiz yoktu zaten.

"Ee anlat bakalım? Ne konuşuyoruz?"

Hayret, nasıl başka yerlere çekmedi konuyu? Ya da sırıtarak ima etmesini beklerdim. Ama yok. Ben hâlâ şok!

"Hangisinden başlamamı istersin? Konu başlıklarını açayım bak sana." dedim ve sayarken parmaklarımı tek tek açtım. Acıyla güldüm.

"Babam, Ege, Kerem, sen, Alev. Hangi mevzudan başlamamı istersin?"

"Benden başlasak?" dedi gülen sesle. Ah, Oğuz işte! Ne beklerdin ki?

"Egonu sonra tatmin edersin, seni sona saklıyorum. Başka seç." Oğuz parmağımı kapadım. Kaldı 4 parmak, 4 konu.

"İyi babandan başla o zaman."

"Evden kovuldum." diye aniden girdim konuya, gerçekten acınası bir durumdaydım ama güldüm.

"Ne?"

Aniden yolun ortasında durup kolumu sımsıkı tuttu. Onun yüzünden olduğum yere mıhlandım.

Derin bir nefes verdim.

"Yürü. Anlatmam yoksa."

Yürümek en azından bana oksijen sağlıyordu ister istemez. Çünkü nefesimi ne zaman tuttuğumu hatırlamıyordum bile böyle anlarda. Yürürken alıp vermek zorunda kalıyordum en azından.

İsteksizce yanımda yürümeye devam etti. Kolumu bırakmadı ve yetmezmiş gibi arkamda kalıyordu, yürümek istemiyor hibi davranıyordu.

Ben bunları düşünürken ona da soru sorması için zaman tanımış olmuştum.

"O yüzden mi Keremlerin evine gittik önce? Çünkü orada kalıyorsun." dedi anlamaya çalışır gibi. Kafasındaki soru işaretlerini doldurmak için cevap arıyordu. Şimdi bir şeyler oturuyordu kafasında.

"Evet."

"Nehir bir dursana ya! Nasıl oldu bu?" dedi endişeyle. Yine durmak zorunda kalmıştım.

"O zaman Ege başlığını açıyorum." dedim elimle dört yapıp Ege olanı salladım. Neşeli görünmeye çalışıyordum ama bıraksa ağlayabilirdim.

"Aç." dedi gözlerini devirerek. Bu nasıl hoşuna gitmemişti ki? Onun en sevdiği şey eğlenmek diye biliyordum ben. Gırgır, şamata neredeyse Oğuz oradaydı sonuçta.

"Ege'nin annesi babamla birlikte." dedim yüzüne bakamayarak. Ama onun arkasında bir yere gözlerimi diktiğim için yüz ifadesini kestirebiliyordum.

"Birlikte derken?"

"Birlikte işte. Çıkıyorlar mı diyeyim?"

Çözüm bulmak ister gibi bir şeyler düşündü. Bulduğunda omuzlarımdan tutup beni hafifçe sarstı. Bayık gözlerle çözümünü bekledim.

Kıyımızdaki DalgalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin