- 91. Lise Arkadaşları -

4 2 6
                                    

Serdar Oğuz'a vurmak üzereyken Oğuz'un yastık kapmasıyla iş yastık savaşına dönmüştü. Kerem'in yanına oturdum ve beraber gülerek onları izledik.

Artık gökyüzü maviliğini bir kenara çekmiş, yerini siyaha bırakmıştı. Bizi aydınlatan kocaman bir dolunay ve yıldızlardan başka bir şey değildi.

Beraber yemek yedik. Otururken Serdar Özge'yi özlediğini ister istemez belli edince Özge'yi de çağırdık ve Serdar dayanamayıp onu evinden almaya gitti. Oğuz'un öne sürdüğü teklifle Utku ve Alev'i de çağırdık ve tatlı bir şeyler almak için Oğuz ve Kerem dışarı çıktı. Beraber takılmaları beni mutlu ediyordu, artık aralarında bir sorun yok gibiydi. Hatta beni şaşırtarak birbirlerine kardeşim dediklerini bile duymuştum.

Herkes toplanmadan önce evi derleyip topladım ve çerez, atıştırmalık bir şeyler çıkardım. Tavanın kenarlarından geçen ışıklarımı açtım. Şömineyi yaktım. Evi loş bir ışık kaplamıştı. Odama geçip üstüme siyah bir crop, onun üzerine beyaz bir gömlek ve altına siyah kotla tamamladım. Bugün takmayı unuttuğum lila bilekliğimi de taktım. Oğuz'un hediyesiydi yıllar öncesinden. Hiç dikkat etmemiştim, acaba hâlâ takıyor muydu bilekliğini?

Sırasıyla Oğuz ve Kerem, Özge ve Serdar, en son da Utku'yla Alev geldi. Aslında sadece Oğuz'ların eli boş gelmemesini bekliyordum ama diğerleri de bir şeyler getirmişlerdi. Herkes salonda toplaşınca ikramları servis etmek için mutfağa geçtim.

"Nasıl yardım edebiliriz?" diye bir sesle arkamı döndüm. Hiç beklemediğim bir anda geldiği için ürkmüştüm.

Alev gülümseyerek benden cevap bekliyor, Özge'yse ikramların kapaklarını açıyordu.

"Teşekkür ederim ama hallederim ben." desem de beni dinlemediler. Alev de Özge'nin yanına gidip tabaklara koymaya yardım etti. Ben de o sırada Alev ve Utku'nun getirdiği şarabı açıyordum.

"Aslında Serdar'a diye yapmıştım ama hepinize kısmet oldu." dedi Özge yüzünde gülücükler açarken. Serdar'ı düşündüğünden miydi bu mutluluğu acaba?

"Neye niyet neye kısmet." dedi Alev gülen bir tonda. Aralarında bir şey varmış gibiydi, Özge göz devirdi. Bilmediğim bir konu oldupunu düşünerek baklavaları tabakların yanına koymaya başladım.

"Bu şapşalın lisede atasözleri, deyimler hakkında bilgisi sıfırdı. Ben de dalga geçiyordum, şimdi öğrenmiş her yerde kullanıyor. Beni çıldırtmak için yapıyor." dedi Özge direkt bana konuşarak. Şaşkınca onu dinledim.

"Nasıl ya? Liseye kadar nasıl duymamış olabilirsin?" dediğimde Alev kahkahalarla gülmeye başladı.

"Hayır canım tabii ki duymuştur da ne anlamlarını biliyordu ne de kalıp cümleleri. Böyle kendi kafasına göre değiştiriyordu, o zamanlar komikti. Şimdi itici geliyor." diye açıkladı Özge.

"Benim çok hoşuma gidiyor valla, kusura bakma güzelim." dedi Alev gülümseyerek ve Özge'nin omzuna yaslandı.

"Şey şey, gülme komşuna gelir başına." dedi aniden ve Özge onu kendinden ittirince tekrar gülmeye başladı. Tatlı didişmeleri beni de güldürmüştü.

Elimizde tabaklarla beraber içeri servis yaparken Kerem'in playstation'ı hazırladığını gördüm. Şımarık bir çocuk gibiydi resmen!

"Kerem? Napıyorsun?" dedim tatlı bir tonda. Birazdan onu çiğ çiğ yiyecektim.

Oğuz'la göz göze geldiğimizde bakışlarımdan, kızacağımı anladı ve Kerem'in elindeki televizyondan çıkardığı bir kabloyu elinden kaptı.

"Oyun ayarl..."

"Yok yok, sinyal gitti de onu düzeltiyordu ablası. Gel Kerem'cim." dedi Oğuz Kerem'i kolunun altına alıp koltuğa sürüklerken. Bana kaşlarını yukarı kaldırarak hareketler yaptı. Sanırım herkesin içinde kızmamı istemiyordu.

Kıyımızdaki DalgalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin