Ertesi gün babam benim haberimi almış ve hemen eve geri gelmişti. Bana 3 günlük rapor aldık ve okula gitmedim. Babamla evdeydik tüm gün boyunca.
Ben de projelerimi yapmaya başladım. Aynı anda hocalara sövüyordum.
"Lanet karı! Ne vardı sanki bu kadar zor proje vermesen? Beyinsiz!!! Alsın kendi yapsın şunları!.."
Kapım ne ara açıldı da ne ara yanıma birisi geldi, hiç bilmiyorum. Birisinin elini omzumda hissettim, ödüm koptu.
"Şşttt, sakin ol tatlım. Benim!" dedi bir ses fısıltıyla. Kerem'in sesi olduğu belliydi.
"Salak çocuk!" dedim ve yerimden kalkıp Kerem'e sarıldım.
O da bana kollarını sardı ve hafifçe saçımı okşadı.
"Nasılmış bakayım benim küçük farem?" diyerek gülümsedi.
"Biraz daha iyiyim. Sen?" dedim ve yüzünü görebilmek için kendimi ondan uzaklaştırdım.
Koca bedenini benim yatağıma bıraktı ve elini ensesine koydu.
"Eh, idare ediyoruz işte! Yani evde bir kedicik eksik ama, n'apalım?" dedi ve sırıttı.
"Sensin kedicik!" dedim yalandan kızmış gibi yaparak.
Ne olur ne olmaz diyerek, babamın gelmemesi için kapıyı kapattım. Ha, babam demişken... Bu çocuk nasıl içeri girebilmişti ki? Babam içeri almış mıydı Kerem' i?
"Hey! Babam seni nasıl içeri aldı?" dedim Kerem'e.
Sonra sandalyemi ona doğru çevirip sandalyeme kuruldum.
"Baban bana kızmıyor ki!" dedi ve gülümsedi.
Benim babam? Benim babam nasıl? Oha!!! İnanmıyorum!!! Babam eve erkek bir arkadaşımı kabul mu etmişti yani? Bu babamda da bir şeyler var ama hadi bakalım!
"Yanıma gelsene kedicik!" diyen Kerem'in sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım ve n'aptığımı sonradan fark ettim ama geç oldu. Usulca gidip Kerem'in yanına uzanmış, elimi göğsüne koymuş ve ona doğru dönüp gözlerini seyrediyordum. Ben n'apıyorum ya?!
Kerem bu durumdan hoşnut olmalı ki hafifçe gülümsedi ve beni iyice kendisine çekti.
Yüzüm Kerem'in göğsüne yapışmış bi hâlde mal gibi duruyordum ve o ise benim saçımla oynuyordu.
Tamam, Kerem'in hoş kokusu ciğerlerime doldu. Bu güzel bir his ama nefes alamıyorum be Kerem!
"Korom!" diyebildim zar zor.
"Nofos olomoyo..."
"Ah bebeğim! Söylesene! Oy kıyamam!" diyerek beni kendinden biraz da olsa uzaklaştırdı ve derin bir nefes aldım.
"Off, n'apıyosun be Kerem! Ölüyodum oğlum!"
"Özür dilerim! İyi misin?" dedi telaşla. Ben de aynı anda ayağa kalktım.
"He he, çok iyiyim. Nefessizlikten ölücektim, mal!!!" diye bağırdım.
Evet, biraz fazla bağırmış olmalıyım ki babam odamın kapısına sertçe vurmaya başladı.
"Kalk ordan, çabuk!" dedim fısıltıyla Kerem'e.
Yatağımdan kalkıp çalışma masama oturdu. Ben de kapıyı açtım.
"Efendim baba?"
"Niye bağırıyosun, n'oldu?" dedi.
"Az kalsın tavşanımı severken öldürüyodu da babacım! Ona kızıyordum. Rahatsız ettiysem pardon." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyımızdaki Dalgalar
RomanceBelki de tüm yaşananları unutmak... Kendini bir şeye kaptırıp hayatını mahvetmek... Hayır, bu yolu tercih edenlerin sonunu görmüştüm. Bu yolu seçemeyeceğimi biliyordum. Devam etmem gerekiyordu. Nehir'in serüvenine hazır mısınız? Kemerleri bağlayın...