- 34. Mürekkebin Son Damlası -

12 2 0
                                    

Herkesin bir değişim geçirme evresi vardır. Biz de o zamanlarımızda tanışmıştık. O zamanlarımızı beraber geçirmiştik. Farkında değildik ama hepimiz değişiyor, olgunlaşıyor ve kendimizi keskin kalıplarımıza göre şekillendiriyorduk.

Bunun bize nasıl mı geri dönüşü oldu? Ahah. İşte oraya geliyorum. Şimdi sayfayı çevir.

Biz yani... Hepimizin bu yolda çok eğlendiği zamanlar oldu ama aynı zamanda yıprandık da. Fiziksel olsun, mental olsun. Geleceğimizi düşünmemiz gereken zamanlarda saçmasapan işlere bulaştık. Ve buna bir son vermemiz gerekiyordu. Yaptık da. Ama biraz ayrı kalmamıza sebep oldu bu durum. Ve kimse de telefonu alıp birbirini aramıyor kolayca.

Gerçeği söylemek gerekirse ben... O zamanlar her ne kadar bana zarar verse de... bilmiyorum ya. O heyecan, o tutku, o koşuşturmaca... Güzeldi ve ben özledim. Gerçekten özledim.

Kalemi bırakıp telefondan saate baktım. 02.47.
Masa lambamı söndürüp yatağıma geçtim ve son zamanlarda uyumakta güçlük çektiğim için uyku ilacımı içtim. Telefonumu bilerek uzağa bıraktım ki daha kolay uyuyabileyim.

Nereden nereye dedim içimden. Kerem nerede biliyor musunuz? Serdar? Gamze? Ege? Ben?

Ben de bilmiyorum beni... nerede olduğumu.

Ama diğerlerini biliyorum. En son bu kararımızı konuşup kesinleştirdikten sonra bir ayrılma sürecine girdik. Kerem yurt dışına gitti. Buradan kendine göre bir yol seçemeyeceğini anladı. Annesinin yanına gitti. Evet evet, hiç sevmediği annesinin yanına. Ama daha sonra konuştuğumuzda yurtta kaldığını söyledi. Yine annesi destek sağlıyordu ama yanlarından ayrılmıştı en azından. Eminim büyük bir tartışma yaşamışlardır bunun için. Şu an İsviçre'deler.

Serdar peki? Serdar çalışmaya başladı. Liseyi de açıktan okumaya karar verdi. O kadar yol kat etmişken biraz daha sık dişini dedik ama istemedi. Kendisi çalışıp daha iyi yapacağını söyledi. Aslında en mantıklısını yaptı. Bende yok o kadar göt. Bunu yapacak kadar.

Bazen konuşuyoruz onunla. Sınavlar yaklaşınca özellikle. İşi mi? Aa onu unuttum! Restoranda çalışıyor. Büyük bir restoran. Balık restoranı. Mutfak bölümünde çalışıyor. Ailesiyle biraz sıkıntısı olunca böyle bir şey yapmaya karar verdi.

Aslında Serdar çat diye yapmadı bunları. Önce Ege ve Gamze gitti. Sonra Kerem. Sonrasında Serdar değişiklik yaptı hayatında. Ben ? Ben yerimde sayıyorum ya. Böyle çok iyi. Süper yani.

Ege'nin de enstrümanlara ilgisi olduğunu söylemiş miydim hiç? Gitar çalıyordu, evet ama sadece gitar değilmiş ki... Çocuk konservatuar okumak istiyor. Şu an okula devam ediyor ama sırf lise diploması için. Bir de üniversite sınavı tabii. Ama o da o kadar önemli değil onun için. Zaten kazanacak kadar çalışıyorum, diyor. Tabii boş kalan zamanı oluyor ve o zamanlarda da barlarda şarkı söylüyor bazen. Program yapıyor kendine her ay. Kendini biraz biraz belli etmesi güzel bir adım aslında. Bizle görüşmeye pek... Aslında burası biraz karışık. Bizden saklıyordu ilk başlarda barda çıktığını. Başkalarından öğrendik. Ve artık bize açıklamak zorunda kaldı. Tabii ki kızdık. Onun arkadaşlarıyız. Tamam, kötü zamanlarımız çok oldu ama... Her neyse, daha sonralarda bu duruma alıştık hepimiz. Ama bende hâlâ kırgınlık vardı. En azından bana söyleyebilirdi değil mi?
Birkaç kere utana sıkıla da olsa bizi davet etti. Serdar ve Kerem gitti. Tabii Kerem o zaman İsviçre'ye gitmemişti daha. O gece o kadar içim içimi yedi ki... Gitsem mi, gitmesem mi? Ama gitmedim işte. Zaten bir daha da beni ne aradı ne de davet etti mekanına. Hâlâ görüşmüyoruz yani. Ama birbirimizi tamamen sildiğimizi düşünmüyorum. Hepimizde var az da olsa birbirimize karşı sevgi tanecikleri.

Kıyımızdaki DalgalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin