"Ben... ben..." Gözlerine baktıkça içine çekiliyormuş gibi hissettim. Gardımı düşürdüm, başımı önüme eğdim.
"Bence biraz zamana ihtiyacımız var." dedim sessizce.
"Tamam. O zaman istediğin yere gidebilirsin. Bana söylemene gerek yok. Alev'e de ben söylerim gelmeyeceğini." Çatalını ses çıkararak aldı ve yemeğine devam etti.
Sessiz ve boğucu bir yemekten sonra derste yine uyuyakaldım. Bu sıralar hep uykum vardı, üzerimde sürekli bir uyuşukluluk hakimdi.
Zil çalınca yerimden sıçrayarak uyandım. Gözlerim ortama alışmaya çalışırken etrafı süzdüm.
Sırtımda bir el gezindi beni sakinleştirmek ister gibi. Kendimi geri çekip soluma baktım.
"Alev?"
Bu kız biraz fazla olmuyor muydu artık?
"Korkuttuysam özür dilerim." dedi üzgün gözlerle. Kerem'in sırasında oturmuştu.
Samimiyeti hareketlerinden ve mimiklerinden çok net anlaşılıyordu ama nedense onu yakınımda istemiyormuş gibi hissediyorum.
"Yok yok. Zilden şey oldu."
Konuyu uzatmak istemedim. Bir ön sıramızdaki Buse ve Emir'i fark etmem biraz uzun sürmüştü bu saçma şeyi konuşurken.
"Hoca sana 2-3 kez seslendi. Ama hiç ruhun bilr duymadı." dedi sırıtarak Buse.
Kaşlarımı kaldırıp dalga geçer gibi baktım.
"İyi olmuş. Uykumun bölünmesini sevmem."
Buse keyfi kaçmış gibi yüzünü buruşturdu.
"Sen bana kızgın mısın? O şeyden beri."
Samimiyetsizce kahkaha attım.
"Yaaa saçmalama! Niye kızayım be?"
Ortamı yumuşatmaya çalışmaktı amacım ama şimdi üçü de bana garip garip bakıyordu. Buse de hafifçe gülümsemeye çalıştı ama pek beceremedi.
Toparlamaya çalıştım.
Elimi uzatıp masanın üzerindeki elini sıktım.
"Takma kafana ya, önemli bir şey değildi ki."
Şaşkın gözlerle alnımı işaret etti.
"Ha o. Şey. Demir, canım arkadaşım, şakalaşmaya çalıştı da benimle." dedim gözlerimi kısarak.
Emir'den destek almak istercesine ona döndüm.
"Erkekler gücünün pek farkında olmuyor, değil mi?" dedim şımarık bir tavırla.
Ama o an pişman oldum. Kerem'in Emir'i dövdüğü hiç aklıma gelmemişti bunu söylemeden önce. Sanki ona bilerek bunu ima etmişim gibi oldu.
Emir şaşkınca başını salladı onay vererek. Ona söylediğimi düşünüyordu.
Elimi Buse'den çektim. Daha fazla rezil olmak ya da pot kırmak istemiyordum.
"Kerem'i gördünüz mü?" Sıramı geri ittim, ayağa kalktım.
Buse ve Alev başını iki yana salladı. Emir cevap bile vermedi.
Ben nerede olduğunu biliyordum. Ama yanlarına gitmedim. En üst kata, terasa çıktım. Biraz telefonumla ilgilendim.
Çıkışta üçümüz beraber çıktık. Ama yanımıza bir üç kişi daha eklendi. Penguen sürüsü gibi göründüğümüze yemin edebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyımızdaki Dalgalar
RomantizmBelki de tüm yaşananları unutmak... Kendini bir şeye kaptırıp hayatını mahvetmek... Hayır, bu yolu tercih edenlerin sonunu görmüştüm. Bu yolu seçemeyeceğimi biliyordum. Devam etmem gerekiyordu. Nehir'in serüvenine hazır mısınız? Kemerleri bağlayın...