-14. Ağlama -

61 12 0
                                    

Kulağımı dolduran huzurlu birkaç kuş cıvıltısıyla gözlerimi kırpıştırarak açtım.

Tanıdık gelmeyen odayı incelemeye başladım.

Duvarda posterler ve çerçeve içine alınmış aile fotoğrafları vardı. Üstümdeki battaniyeyi kenara ittirip ayağa kalkmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım. Çünkü ayağımdaki sargı bezi ve bezin altındaki acıdan dolayı ayağıma basamadım. Birkaç dakikalık nasıl basacağım hakkındaki denemelerimden sonra parmak ucuma hafifçe basarak ayağa kalkmayı başardım.

Üstümde bana ait olmayan bir pijama vardı ve oldukça bol olmasından dolayı ayağa kalktığımda ayaklarıma düştü. Odada kimsenin olmamasına sevindim çünkü utanmama gerek yoktu.

Pijamayı belime kafa çekip, bel kısmını düşmesin diye elimle tutarak duvara yaklaştım.

Duvarda asılı olan çerçeve içindeki aileye baktım. O tanıdık yüzü fark ettiğimde dün olan olaylar ve bu evin kime ait olduğu aklıma yeni geldi.

Kerem'in evindeydim. Dün ayağıma cam batmasından ve karanlıktan korkmamdan dolayı Kerem'i aramış ve gelmesini istemiştim.

Dünkü olaylar zihnimde canlanırken Kerem'in kucağında uyuduktan sonraki olayları bilmediğimi fark ettim.

Kıyafetlerim...

Hayır, hayır, HAYIR... Bu olamazdı.

Gerçekten... Kerem benim kıyafetlerimi mi değiştirmişti?

Ayağıma pansuman da yapmıştı...

Hayır!!!

Tam şu an yerin yarılıp içine girmem için dua ediyordum.

Bu gerçek olamazdı. Tamam Nehir. Sakin ol... Ona bunun hesabını soracağım!!!

Hızla kapıyı açıp pijamanın belinden tuta tuta bu hiç bilmediğim evde Kerem'i bulmaya çalıştım.

Birkaç dakika sonra salon olarak tahmin ettiğim yerden sesler gelmeye başladı ve ben de oraya doğru penguen gibi yürümeye başladım. O kadar öfkeliydim ki tüm öfkemi birazdan Kerem'e kusacaktım.

Salonun kapısına vardığımda koltukta yayılmış elinde tuttuğu cips kasesinden cips atıştırıyordu ve televizyonda bir şeyler izliyordu.

Beni kapının hemen yanında dikilirken fark edince doğruldu ve "Günaydın Nehir!" dedi neşeli bir şekilde.

Ben ise ona öfkeyle bakıyordum.

"Noldu? Neden bana öyle bakıyorsun ya?" dedi kaşlarını kaldırarak.

Bir de suçunu bilmiyormuş gibi davranıyor. Şuna bak ya!!!

Sinirden delirmemek için öfkemi ona kusmam gerektiğini anladım ve "KEREM!!!" diye bağırdım.

Bağırmamdan dolayı korkusundan yerinden sıçradı. Yutkunup ayağa kalktı ve yanıma geldi.

"Şey... Sanırım benim pijamam sana bol gelmiş." dedi ve kıkırdadı.

"Ya sen sapık mısın?" diye bağırmaya devam ettiğimde kulaklarını kapattı ve susmamı bekledi.

Sustuğumu anladığında ellerini kulağından çekip masum gözlerle bana bakmaya başladı.

"Ya Nehir. Sakın ol bi, anlatayım." dese bile onu dinlemedim ve göğsüne sert yumruklar atmaya başladım.

O sinirle artık aklım nereye gittiyse, pijamanın bol olduğunu unuttum ve ellerimi çektiğim an pijama tekrar ayaklarıma düştü.

Kerem yumruklarıma rağmen tepkisizce masum gözlerle beni izliyorken pijama belimden düşünce gözlerini pörtletti.

"KEREM!!!" diyerek çığlık misali bağırdığımda Kerem hemen arkasını döndü. Ben de hemen pijamayı belime çekip koşarak salondan uzaklaşmaya çalıştım. Ama ben daha koridoru geçememişken belimi sımsıkı tutan bir el yüzünden sendeledim. Arkama dönüp elin sahibi olan Kerem'e baktım.

"Ya Nehir..." demeye başlarken sözünü kestim.

"Kerem. Bırak beni. Zaten yeterince rezil oldum. Bırak gideyim." dedim ağlamaklı sesimle.

Kerem belinden elini çekmeyince gözlerim doldu.

"Nolur! Ya nolur ağlama." dedi ve elini çekti.

Bunu fırsat bilerek gözlerimi açtığım odaya koştum ve çabucak kıyafetlerimi giydim. Gözlerimden akan gözyaşlarını elimin tersiyle sildim ve koşarak evden çıktım.

Kerem peşimden gelmesin diye sokağın sonuna kadar koştum.

Arkamdan hiçbir sesleniş olmadığı için şanslı sayılırdım.

Sokağın köşesini döndüğüm an gördüklerimle şok oldum.

Ege... Anıl Ege...

Anıl Ege ve Büşra...

Büşra mı? Ne? Benim yakın arkadaşım olan Büşra... Bana... Bana ihanet mı ediyordu?

Onlar...

Ö... ö... öpüşüyorlardı...

Onları görmemle ağlayışım hızlandı ve geldiğim yöne dönmeye karar verdim.

Tam döndüm Kerem'e geri gidiyordum ki birisi omuzlarımdan tutup kafamı yukarı kaldırdı. Karşımdaki kişi Kerem'di. Ağladığımı gördüğünde kafamı göğsüne yasladı ve kulağıma fısıldadı :

"Artık onun için üzülme. Ben varım..."

Kıyımızdaki DalgalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin