- 56. İlk gün -

10 2 38
                                    

Odama çıkıp hiçbir şey yokmuş gibi uyudum. Rahat değildim ama öyle hissetmeye çalıştım.

Uykuya dalmış ya da dalacak gibiydim, bilincimin kapanmasına çok az kalmıştı. Kapımın açıldığını duyunca gözümü çok az araladım. Babamı karanlıkta bile tanıyabiliyordum.

Derin bir nefes alıp odamın kapısını kapatıp gitti. Hiçbir şey dememişti ya da beni uyandırıp evden kovmamıştı. Demek ki ben abartıyordum.

Daha fazla bir şey düşünemeden uykunun kollarına bıraktım kendimi.

Sabah uyandığımda yavaşça aşağı indim. Babam evde değildi. Derin bir nefes alıp odama geri çıktım. Duşa girmeden önce telefonuma baktım.

Whatsapp'a girdim. Mesajına tıklayacakken Oğuz aradı.

Ah, tabii... Bana mesaj at demişti. Ve ben hiçbir şey yazmamıştım.

Pişmanlıkla boğulurken aramayı cevaplandırdım.

"Efendim?"

"Güzellik uykundan uyandın mı?" dedi gülen bir sesle. Mesaj atmadığım için kızmayacak mıydı?

"Uyandım da... Ya özür dilerim, gece yazmamışım sana. Uyuyakaldım."

"Sorun yok bebek. Hadi hazırlan, 20 dakika sonra oradayım."

Kaşlarımı çattım.

"Ne yaptın yine?" dedim derin bir nefes vererek .

"Neyi ne yaptın Mecnun?" dedi hâlâ dalga geçerek. Keyfim yerinde olsaydı bunu beğenebilirdim.

"Uyuduğumu falan kontrol etmişsindir sen. Ne yaptın?"

"Bir şey yapmadım güzellik ya!"

"Dökülmezsen senle gelmeyeceğim okula."

Bıkkınca nefesini verdi telefona.

"Babanla konuştum."

"Ne yaptım dedin?"

"Babanla konuştum, o da üzülüyormuş Nehir seni evden gönderdiğinden beri." dedi bana kızarak.

"Niye bağırıyorsun?"

"Çünkü kötü bir şey yapmışım gibi konuşuyorsun."

"Yapmadın mı?"

"Serdar'la konuşalım mı bugün? Aramızdakini açıklarız." diyerek sorumu görmezden geldi.

"Şeye ne dersin, ben seni halka takdim edeyim sayın sevgilim diye.

"Olur." dedi hoşuna gitmiş gibi gülerek.

Ah, Oğuz işte. Kerem olsa birbirimize girmiştik.

Ben de onun yüzünden gülmeye başladım. Bulaşıcıydı bunun gülüşü!

Duşa gireceğimi söyleyip telefonu kapattım.

Beyaz okul gömleğimi kırıştırmadan üzerime giymeyi becerince neredeyse halay çekecektim. Eteğimi düzelttim. Aynada kendime baktım. Bence iyi görünüyordum.

Babamın doğum günümde aldığı zarif saati bileğime taktım. Diğer bileğime de Oğuz'un verdiği bilekliği taktım. Artık eksik yoktu. Çantamı da alıp evden çıktım.

Oğuz'a mesaj atıp çıktığımı söyledim. Kütüphane ikimize ve okula yakın olduğu için orada buluşup okula beraber geçtik.

Bahçe kapısına kadar elimi bırakmadı. Ama okula girerken elimi ondan kurtardım.

"Bir süreliğine." dedim belli etmeyeceğimizi ima ederek. Onun pek uyacağından emin değildim ama en azından ben belli etmeyecektim.

"Bakarız." dedi göz kırparak. Bu kez beni kolunun altına aldı.

Kıyımızdaki DalgalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin