Terasın duvarına yaslanıp onun yaklaşmasımı izledim.
"Evet Kerem Bey, anlatın bakalım!" dedim kollarımı göğsümde bağlayarak.
"Neyi?" dedi umursamaz gibi görünmeye çalışarak. Neyden bahsettiğimi çok iyi biliyordu.
"Neyi acaba Kerem? Masadan öyle birden kalkıp gitmen falan hiç değil mesela." dedim kızar bir tonda. Sinirden ellerimi havaya kaldırmıştım. Sonra tekrar kollarımı bağladım.
Gömleğinin yakasını düzeltti. Acaba beni hiç umursuyor muydu şu an?
"İşim vardı, giderken söyledim ya!"
"Bunu yemiş gibi bir hâlim mi var?" dedim yüz ifademi göstererek.
"Afiyet olsun." dedi ciddi bir ifadeyle. Dediği şeye sinirle güldüm. Resmen ayaküstü dalga geçiyordu adam benimle. Ama yüzünde mimik oynamadan.
"Şey... Sana da birazdan. Çünkü yumruğumu yiyeceksin. Güzel yüzüne..."
Kerem alayla sırıtırken sessizce "Zevkle." dedi. Göz devirdim.
"Neden kalktın birden öyle?" dedim konuyu hâlâ kapatmadığımızı belli ederek.
" 'Sevgili' konuşmanıza girmek istemedim." dedi eliyle tırnak içine alarak. Kaşlarımı çattım.
"Hey, konuyu ben açmadım!"
"Senin 'sevgilin' açtı, ne fark eder?"
Gözlerimi kısarak baktım.
"Kıskanıyor musun sen?"
Ciddi sorduğum soruya gülmesi dikkatimi çekmişti. Ama dalga geçer bir hâli vardı.
"Aksine gözümün önünde Oğuz'la birlikte olman güven veriyor."
"Ne açıdan?"
"Senin iyi olduğunu biliyorum. Mutlu olduğunu da. Bu bana yetiyor."
Sessiz kalıp yüzünü inceledim. Parmakları gömleğinin kolunda dolaştı gergince. Onu izlemem germiş olmalı ki yakasını çekiştirdi ve birkaç düğmesini açtı. Kolundaki düğmeyi de açtı ve kollarını önemsizce katlamaya çalıştı. Onu izlediğimi biliyordu.
Eline hafifçe vurup buruşturarak katlamasına izin vermedim. Karşısına dikilip gömleğinin kol kısmını güzelce kıvırdım. En azından onunkinden daha güzel olmuştu. Diğerini de özenle kıvırıp ondan uzaklaştım. Uzaktan bir bakış atınca kavgaya hazırlanmış keko görüntüsü geldi aklıma ama Kerem onlara benzemiyordu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Sağ ol." dedi kısık bir sesle. Başımı sallamakla yetindim. Yanıma telefonumu almamıştım ama sigara paketim ve çakmağımı son anda kaptığım için mutluydum. Paketten bir sigara çıkarıp yaktım. Paketi yanımdaki beton duvara bıraktım.
"Asla eksik etmezsin, demi?" diye söylendi Kerem. Göz devirdim. Annem mi kesilecekti başıma?
"Yaşayamam." dedim ona destek çıkmak için. Hayır tabii ki, sigarasız yaşayabilirdim. Biraz zor olurdu ama elbet alışırdım.
"Beni gerçekten sorguya çekmek için mi çağırdın yoksa sigara içmek için mi?"
Sigarayı içime çekerken göz göze geldik ve ben sigarayı daha derin ve uzun çektim içime. Dudaklarımdan ayırıp dumanı üflediğimde cevap verecektim ama beklemedi ve yanıma gelip benim gibi duvara yaslandı. Kolunu omzuma atacağını falan düşündüm ama onun eli sigara paketime gitmişti. İçinden bir tane çıkarıp çakmağı istedi.
"Ne?" dedim dalga geçer gibi gülercesine.
"Seni bu kadar bağlayan neymiş merak ediyorum. Versene." dedi avucunu kapayıp açarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyımızdaki Dalgalar
RomanceBelki de tüm yaşananları unutmak... Kendini bir şeye kaptırıp hayatını mahvetmek... Hayır, bu yolu tercih edenlerin sonunu görmüştüm. Bu yolu seçemeyeceğimi biliyordum. Devam etmem gerekiyordu. Nehir'in serüvenine hazır mısınız? Kemerleri bağlayın...