- 65. Sarhoşum -

14 1 33
                                    

"Aşkın beni sarhoş ediyor güzelim." dedi keyfi yerinde bir tonla. Kulağımda nefesi ve güzel ses tonu dolaştı.

"Sana şarkı söyleyeyim mi?" diyerek heyecanla konuyu çevirdim.

Gülümseyerek anlam verememiş bir şekilde kaşlarını çattı.

"Söyle." dedi şaşkın bir gülümseme yüzündeki minnoşluğa eşlik edercesine. O kadar tatlı görünüyordu ki...

Isırmamak için bakışlarımı kaçırdım. Önüme döndüm.

Bir anda şarkı söyleyeceğim zamanın geldiğini hissedince ne saçma bir çıkış yaptığımı  düşündüm. Nereden çıkmıştı şimdi bu şarkı?

Fısıldarcasına içimden söylediğim şekli dışarı vurdum. Gerçi pek öyle de sayılmaz, sesimin yarısı da içime kaçmıştı.

"Sarhoşum yine bu akşam.
Sokaklarda dolaşsam...
Derdimi kimlerle paylaşsam?"

Oğuz duyabilmek için ağzımın içine soktu kafasını.

Ben de durmadım.

Kulağını ısırdım.

E tabii ağzıma sokmamıştı ama yani gerçekten dibime girip kafasını bana doğru eğdiği için benim de içimden bu geldi.

"Ben dalga mı geçiyorum seninle, salak!" diye de kendimi savundum o acıyla bağırırken. Birazdan trip de yiyebilirdim çünkü.

"Ama... Neden hep olan bana oluyor? Sabır yarabbim. Ben dal..."

Kollarımı göğsümde bağladım.

"Tamam, söylemeyeceğim. Susmamı istiyorsan, susarım bilader!" dedim elimi kaldırarak. Ben bilmem der gibi başımı çevirdim.

"Bilader mi?" kulağından elini çekip parmaklarını kütletti.

"Evet." dedim somurtarak.

"Sana bir sır vereyim mi?"

Sır mı?

Bir an minik sinirimden ötürü refleks olarak hayır diyeceğimi düşünsem de bu teklif biraz cazip gelmişti kulağıma.

"Ne sırrı?"

Benim az önce yaptığımı taklit etti. Ben bilmem der gibi ellerini kaldırdı, omuz silkti.

"İyi hadi ver."

Beni birden kendine çekince dengem şaştı. Ama neyse ki beni tuttuğundan emindim. Ellerini göğüs kafesim ve boynum arasında bir yerde birleştirdi. Kolyemi parmakları arasında dolaştırdı. Adımlarımı dengeli atmaya çalıştım. Fakat ensemde sıcak nefesini hissederken bunu yapmak zor oluyordu.

"Seni bazen kütüphanenin arkasına kaçırıp öpmek istiyorum." hırçın konuşmasını fısıltıyla bile kapatamıyordu. Gözlerimi belertirken ona dönmek istemek bile beni utandırıyordu. Yanaklarımı ateş bastı.

Bir de üstüne, yanağıma öpücük bıraktı. Etrafıma sardığı kollarını gevşetti.

"Gerçekten mi?" dedim teyit etmek için ciddi bir şekilde baktım. Kaşlarımı kaldırdım.

Bakışlarını benden kaçırdı ama hiç utanmış gibi değildi bu. Daha çok, kararı sen ver der gibi beni kendimle bırakıyordu.

"Bir şey sordum!" diye üsteleyince gözlerini bana dikti. Başparmağını kaldırdı.

"Sen gidersin buradan, değil mi? Benim bir yere yetişmem ge..."

Elini tuttum.

"Denenir." dedim gülümseyerek. Şu an yaptıklarımın hiçbirini düşünerek yapmıyordum. O da bunu fark etmiş gibi hemen kaşlarını çattı.

Kıyımızdaki DalgalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin