- 102. İz -

22 2 10
                                    

7 yıl sonra...

Kucağımda sürekli kıpırdayan, yerinde durmayan Emir'i kollarımla sıkıca sardım kızmak yerine.

"Oğlum bir dursana artık!" dedim gülen bir tonda. Kollarımın arasından çıkmaya çalışırken çok tatlıydı. Beni gıdıklamaya çalmasına güldüm.

"Anne!" diye bağırınca saniyelik bir inme indi. Yavaşça arkama dönerek birilerinin olup olmadığına baktım. Neyse ki yoktu ama annesinin gelmesi de uzun sürmezdi. Küçük adamı yere bırakıp olay yerinden uzaklaştım. Gamze beni yakalarsa çiğ çiğ yerdi. Ama benim suçum neydi ki? Bu kadar tatlı çocuk yapmasaydı o zaman!

Gamze'nin gelip beni yakalamaması için arkamı kollarken bahçede olduğunu sandığım Kerem'le çarpıştık.

"Hayvan herif! İnsan önüne bakar!" dedim kısık bir sesle kızarak. Aslında önüne bakmayan bendim ama konu bu değildi. Burnum yamulmuştu sanırım!

Kerem şapşalca gülümseyip kafasını çevirdi.

"Kime bakıyordun?" derken benim baktığım yöne baktı ve kimse olmadığını görüp bakışlarını bana çevirdi.

"Gamze. Emir'i biraz sevdim de..."

"Ha, anlaşıldı! O yüzden Gamze mutfakta bıçak arıyordu." deyince yüzüne dehşetle baktım. Gamze bunu hiç yapmamış değildi sonuçta.

"Ne?" derken tekrar arkama döndüm. Gamze gözlerini bize çevirmiş dik dik bakıyorken benim bakışlarımla keyiflenip güldü.

Elinde Emir'in oyuncak yemek setindeki bıçak vardı. Elinin arasında kaybolacak kadar küçüktü ama biraz duygu sömürüsü yapmak da kötü olmazdı.

Kerem'in koluna yapıştım.

"Açıklayabilirim." dedim Gamze'ye.

"Benim oğlumu mıncırıyorsun daha ne açıklayacaksın ki?"

"İmdaat! Demir! Al şu manyak kadını!"

Kucağında Emir'le bahçe kapısından eve giren Demir gülümseyerek kaşlarını çattı. Benim sesime değil de Emir'in şikayet etmesine geldiği belliydi. Şu çocuğa bakın, benim kucağımda böyle durmuyor, babasında usul usul duruyor! Sarı bücür! Bir de bana lazer ışını fırlatan bakışlarla bakınca bu çocuktan korkmam gerektiğini düşündüm.

Gamze bana doğru sırıtarak gelirken Kerem beni arkasına çekti. Demir biraz daha ağır ağır gelse şurada sucuk olacaktım!

Demir geniş omuzlarıyla kaba bir görüntüye sahipti ama üzerindeki tozpembe gömlekle kendisini pamuk şeker yapmaya çalışıyordu. Zaten ilk geldiğinde bayağı dalga geçmiştim. Ama hâlâ gülmeden edemiyordum. Yakışmıştı aslında.

Demir kolunu Gamze'ye atıp, onu da kendisine çekip tam bir mutlu aile tablosu oluşturduklarında Kerem'in arkasından yüzümde gülümsemeyle çıktım. Çok güzel bir aileydiler.

"Kerem yaktım ben ateşi. Birazdan koyalım etleri." dedi Demir. Herkes sakinleştikten sonra -özelikle Gamze- Kerem'le, maçla ilgili bir şeyler konuşmaya başladıklarında kapı çaldı ve açmaya gittim.

Kapıyı açar açmaz bacaklarıma dolanan bir küçük yaramaz vardı. Serdar gülerken Özge onu benden ayırmaya çalışıyordu. Güldüm ve Özge almadan önce Burçin'i kaldırıp kucağıma aldım. Küçük kollarıyla bana sımsıkı sarıldı.

"En sevilen hala, teyze ben miyim anlamadım ya!" dedim egolu bir tavır takınarak. Serdar beni taklit edip içeri girdi. Özge arkasından göz devirirken gülümsedim. Sarıldık ve o da içeri girdi.

Kıyımızdaki DalgalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin