- 104. Şans Vermek -

6 2 4
                                    

Üzerimi değişirken bana bile bulaşan alkolden rahatsız oldum, kısa bir duş aldıktan sonra mutfağa geldim. Tabii o ara biraz vakit geçmiş ve akşam olmuştu. Kerem kahvelerimi hazırlamıştı. Yanına bisküvi de koymuş, bahçeye çıkarmıştı.

"Saçlarını kurut, hasta olmayacaksın!" dedi kızarak.

"Hayırdır?" dedim başımı sallayarak.

"Sen kaşınıyosun." dedi ellerini havaya kaldırıp ben anlamam der gibi. Bir şey yapacağından korktuğum için geri kaçtım. Yanımdan geçip banyoya yürüdü, elinde saç kurutma makinemle geri döndü.

"Gel otur buraya." dedi önündeki koltuğu gösterip.

"Kuaförlük yapmış mıydınız acaba?" dedim, dalga geçer gibi güldüm. Onu kışkırtmaya çalışmıştım bir nevi.

"Hani kız kardeşim var ya benim bi tane, başımın belası. Ona bakmak zorundaydım Nehir." diye açıkladı kendini.

"Hı hımmm.!" diye mırıldandım inanmayarak. Kız kardeşine nasıl işkence ettiğini bizzat görmüştüm, Kerem mi bakacaktı kardeşine?

"İnanma sen, fönünü de çektikten sonra da inanmazsın."

"Çek ulan! Ama beğenmezsem dilime düşersin." dedim , arkama dönüp yüzüne baktım hışımla.

"Hay hay!" dedi elini uzatarak. Makineyi yanıma bıraktı ve bahçeden kahvelerimizi getirdi. Kendisininkini yarıya kadar içtikten sonra koltuğun arkasına geçti tekrar.

Yaklaşık 15-20 dkya işimiz ve kahvelerimi bitmişti. Kerem banyoyu bana işaret etti makinenin kablosunu sararken. Ukala bakışlar atıp banyoya koştum.

Kendimi uzun zamandır bu kadar süslü hissetmemiştim. Ve özenli. İşe giderken bile süslenmeyi bırakmıştım. Genelde at kuyruğu ya da salaş bir topuz kullanıyordum. Makyaj da anca çok önemli toplantılarda. Ama o zaman bile saçımla uğraşmıyordum.

Kerem banyonun kapısından göründü, aynadan bana baktı.

"Çok yakıştı, hep mi yapsan böyle?" deyip göz kırptı.

"Ben uğraşmam Kerem, biliyorsun." dedim. Ona kakalamaya çalışıyordum. Adamın hakkını vermek lazımdı şimdi, gayet başarılıydı bu konuda.

Eğilip dolabın kapağını açtı ve makinemle tarağımı rafa bıraktı. Yanımdan yaklaşıp yüzümü kapatan fazla saçı eliyle arkaya iterken yavaşça yanağımı okşadı.

"Bence uğraşırsın artık ya, hem senin de hoşuna gitti."

Ben hareketiyle kaskatı kesilmiştim ama inat ya, ağzım durmuyordu.

"Sen yapacaksan neden olmasın?"  dedim dişlerimin arasından.

Kaşlarını şaşkınlıkla ama sakince kaldırdı. Aslında mutlu olmuştu ama benden beklemediği bir cevaptı. Dudakları hafifçe kıvrıldı.

"Yani... Hep yapmam biraz zor olabilir, sonuçta işe gidiyoruz, sabahları sana gel git, biraz uzak ya..." diye geveledi ağzında.

"Eh, sen bilirsin!" dedim omuz silkerek. Onu orada bırakıp banyodan çıktım. Sanırım az önce bir şeyler ima etmiştik birbirimize ama bu hiç konuşmadığımız bir şeydi. Neler olduğunu biz bile bilmiyorduk ki daha!

Salondaki rahat koltuklardan birine yayıldım. Kerem'in gelmesini ve bu konu hakkında bir şey açmasını bekledim. Gözlerim onu bekliyordu. Banyoda bir şeyler yaptıktan sonra lambayı kapatıp geldi. Salonun loş ışıklarını kapatıp benim karşı duvarımdaki lambaderleri açtı. Yavaşça karşıma geldi, kendini koltuğa yavaşça bıraktı.

Kıyımızdaki DalgalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin