Yemekten sonra Özge'yle alelacele buluşmuştuk ve onun da içini rahatlatmak için 2 saat kadar konuşmuştum. Zaten asıl sorun yaratan Serdar'mış ve bizimkilerin onu cesaretlendirdiğini kendi gözlerimle görmüştüm, bunu Özge'ye anlattım. Gerçekten anlayışlı bir kızdı. Liseden beri öyleydi, asla yanlış bir hareketini görmemiştim. Ne abime ne de bana karşı. Onların mutlu olmasını her şeyden çok isterdim.
Sonunda ayrılma vaktimiz geldiğinde Özge'ye sıkıca sarıldım. Belki o kadar yakın değildik ama aramızda sağlam bir bağ olacağını hissediyordum.
Bizim çocukları rahatsız etmemek için aramadım. Evime geçtim, biraz kitap okudum ve salonda uyuyakalmışım. Uyandığımda her yer kapkaranlıktı. Yavaşça ayaklanırken yere bir şey düşürdüm. Gözlerimi açmakta bile zorlanırken neyi düşürdüğümü şu an hiç göremezdim ve umursamadım. Lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktım. Depresyona girmiş gibi bir halim vardı makyajsız. Artık işe başlamalıydık, hayatımı düzene sokmamı sağlayan işimdi zaten.
Lavabodan çıkıp salonun lambasını açtım. Tüm eşyalarım yere düşmüştü uyurken. Muhtemelen son kalanları da ayağa kalkarken düşürmüştüm.
Telefonumu yerden alıp bildirimlere baktım. Önemli bir şey var mı diye. Serdar ve Oğuz'dan birkaç arama vardı. Whatsapp'a girince daha fazlası olduğunu gördüm.
Kerem
Bir el daha atalım, iddia hâlâ geçerli. Müsait olunca haber verGülümsedim. İşte böyle yola gelmeliydi. Neydi o öyle çocuk gibi hareketler? En azından adil bir şekilde kazananı belirleyecektik.
Serdar
Özge beni aradı, konuştuk. Yarın ailelere açıklayacağız artık. Bu arada teşekkür ederim konuştuğun için abisinin prensesi... Dile benden ne dilersen. Ama sadece 1 hakkın var. :) seni seviyorum böcüğümBeni mutlu etmek için mi yapıyorlardı bunu? Ne güzel mesajlardı bunlar?
Oğuz
Bebeğim, gece deniz kenarına mı gitsek? Nefes alırız. Evdekiler beni boğmak üzere...En yakın mesaj Oğuz'unki olduğu için hemen onu aradım. Telefonu anında açtı. Sanki aramamı bekliyordu.
"Güzelim?" diyerek açtı telefonu. Böyle de cevaplamazsın be adam... Erimek üzereydim.
Kelimelerim bir anda uçup gitti ve ben öylece kalakaldım.
"Nehir? Sesim geliyor mu, alo?"
"Geliyor." dedim sessizce. Daha doğrusu sesim çıkmamıştı.
"Niye cevap vermiyorsun?" dedi alttan alttan gülerek. Tabii ki biliyordu utandığımı.
"Güzelim deyince ben bir şey... Kulaklığımı unuttuğumu fark etmişim de onu alıyordum." dedim son anda kıvırarak. Ona yem olmak istemiyordum.
"Hadi ya!" dedi pis pis gülerek. İnadıma yapıyordu.
"Dışarı çıkalım demişsin." dedim lafı çevirerek. Yoksa Oğuz efendinin diline düştük mü kurtulamazdık.
"Evet, yemek yedin mi?"
"Ben aç değilim, sen yedin mi?"
"Yedim yedim, lafları da yedim merak etme. Tıka basayım anlayacağın!"
"Ne lafı?" dedim anlamazken. Sanırım şu bahsettiği, ailesinin onu sıkıştırması olayıydı.
"Ege ve ne bitmez düğünmüş, onunla ilgili beni sorulara boğuyorlar. Abim gelecek birkaç güne, bir an önce gelse de bıraksalar beni azcık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyımızdaki Dalgalar
RomanceBelki de tüm yaşananları unutmak... Kendini bir şeye kaptırıp hayatını mahvetmek... Hayır, bu yolu tercih edenlerin sonunu görmüştüm. Bu yolu seçemeyeceğimi biliyordum. Devam etmem gerekiyordu. Nehir'in serüvenine hazır mısınız? Kemerleri bağlayın...