Sırf babam istedi diye Kerem'i peşimde sürüklüyordum. Çocuk benim yüzümden gecenin bir vaktinde evinde oturuyor olabilirken benim yanımdaydı. Ve babam şimdi ikimize de rezil olmuştu. Ege bana bunun bittiğini söylemişti. O mu yalan söylüyordu şimdi de? Ama babam da bittiğini söylemişti. Ege'ye de yalan söylemişler.
Kapıyı kendime çekip sertçe kapattım. Nereye gideceğimi bilmiyordum ama Kerem'i daha hızlı yürümesi için çekiştirdim.
Kapı açılıp arkamdan seslenildiğinde bile yürümeyi kesmedim.
"Kızım! Bekle!"
Adımlarımı hızlandırdım. Sokaktan çıkana kadar susmayacaktı belli ki.
Cevap vermediğimi ve durmadığımı görünce tavrını değiştirdi.
"Eğer gidersen, bir daha bu kapıdan içeri adımını atamazsın!"
Kerem aniden durdu. Elimi sımsıkı tuttuğu için ben de durmak zorunda kaldım.
Kerem'e yakıcı bakışlar attım. Durmamamız gerekiyordu.
Babam bize yetişti. Soluk soluğa kalmıştı. Ama ona acıyacak bir halim yok. Nefretle bakıyordum yüzüne. Ben mi yürek yemiştim, o mu?
Elini Kerem'in omzuna koyup destek aldı. Kerem'in de rahatsız olduğunu fark ettim. Onu kendime çekmek istiyordum ama yapmadım.
"Göründüğü gibi değil." dedi klişe bir lafla. Ah ne bekliyorduk ki? Daha açıklayıcı bir şey söylemesini mi? Ben dinlemeyecektim zaten. Kerem yüzünden durmuştuk.
"Bu mu tek söyleyeceğin?" dedim küçümser gibi.
"Bana yalan söyledin!"
"Babalar her şeyi açıklamak zorunda değil Nehir." dedi kendinden emin bir şekilde. Gerçekten böyle saçma bir şeyle mi kendini savunuyordu şimdi?
Kerem'i bu kez önüme aldım ve sırtından iterek yürümeye zorladım. Birkaç adımdan sonra zaten kendi isteğiyle gitmek istediğini anladım.
"Sen asıl bana yalan söyledin! Seni daha önce kovmalıydım evden!!!" diye bağırdı sokağı inleterek.
Konuyu İstanbul olayına çeviriyordu.
Delici bakışlarla arkama döndüm.
"Beni kovuyorsun ki onu eve alman daha kolay olsun! Bravo sana!" Tebrik eder gibi ellerimi çırptım. Sonra yoluma devam ettim.
Kerem'in ısrarı üzerine onlarda kalmayı kabul ettim.
Bunu Ege'ye söylemem gerekiyordu öncelikle. Kerem onun evini biliyordu ama beni götürmedi. Yarın için ikna etti.
Serdar koltukta yayılmış televizyon izliyordu. Biz içeri girerken beni de görünce şaşkınlıkla sevinç arasında kaldı.
"Siz yine mi..?" dedi gülerek.
"Kavga edip barıştık. Evet." diye tamamladı Kerem kapıyı kapatırken.
Kaşlarımı çatarak onu döndüm.
Omuz silkti.
"Bu gece sizde kalsam..?"
"Saçmalama, kal tabii ki." dedi tebessümle.
"Bu gece mi? Babanın ne dediğini duymadın herhalde?" dedi Kerem sessizce kulağıma doğru. Serdar o sırada televizyonun sesini kıstığı için duymuştu bile.
"Ne demiş baban?" dedi şakalaştığımızı düşünerek sırıttı.
Kerem yanımdan geçip masaya anahtarı attı. Başka bir koltuğa geçip oturdu. Eliyle Serdar'ı işaret etti ve 'açıkla' dercesine kaşını kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyımızdaki Dalgalar
RomanceBelki de tüm yaşananları unutmak... Kendini bir şeye kaptırıp hayatını mahvetmek... Hayır, bu yolu tercih edenlerin sonunu görmüştüm. Bu yolu seçemeyeceğimi biliyordum. Devam etmem gerekiyordu. Nehir'in serüvenine hazır mısınız? Kemerleri bağlayın...