Başımı hafifçe sağıma çevirerek abimle Özge'ye baktım. Onlar da telefonda beraber bir şeylere bakmakla meşgul oldukları için Oğuz'la konuşmam daha rahat olacaktı.
"Bana her gece şarkı ya da şiir mi atacaksın?" dedim flört edercesine, içimdeki mutluluğu gülümseme olarak yerleştirdim yüzüme. Karnımda kelebekler uçuşuyordu.
Bana duygu dolu gözlerle bakmaya başladı. Onun yüzündeki tebessüm de yanaklarında minik şişlikler oluşturuyordu. Elmacık kemikleri çıkık olması onu yakışıklı yapan özelliklerinden biriydi. E tabii kumrallığını ve yeşil gözlerini saymazsak...
Bu kez yaklaşımı çapkınca değildi. Başparmağıyla çenemi okşadı. Yavaşça yanağıma çıkarken elini yanağıma koydu. Başımı eline doğru yasladım. Ona ister yamuk ister yandan ister 100 takla atarak bakayım, her türlü çok yakışıklı görünüyordu.
"Beğenmez misin?" dedi kaşını hafifçe kaldırarak. Bu gülümsememi genişletirken duygu yoğunluğundan sarhoş olduğumu fark ettim. Birazdan elinde uyuyakalabilirdim de.
"Beğenirim." diye mırıldandım sessizce. Konuşurken başparmağını yanağımdan kaydırmaya başladı. Ben susunca dudağımın üzerinde gezdirdi. Bakışlarını da dudaklarıma kaydırdı. İçimden bir sürü şey söylemek geçse de dudaklarımı oynatmadım. Onun dokunuşunu hissettim sadece.
"Gözlerin çok güzel biliyor musun?" dedi, gözlerini gözlerime çıkardı tekrardan. Sanırım birazdan eriyecektim. Oğuz'un böyle tarafları da mı vardı?
Omuz silktim yavaşça.
"Bir özelliği yok, sıradan kahve işte."
"Benim için sıradan bir kahveden fazlası."
"Asıl senin gözlerin çok güzel. Sen hiç kendine baktın mı?"
"Sen baksan yetmez mi?"
Kelime oyunlarıyla beni tuzağına düşürüyordu her seferinde.
"Yeteeer." dedim hoşuma gitmiş gibi.
Sağımdan ölecekmiş gibi bir öksürük sesi ve kıpırtılar duyunca ben geri çekildim, Oğuz da o ara fark ettirmeden göz devirdi.
Tam abime ne olduğuna bakacakken üstümüze ceket fırlatılmasıyla masanın altına eğilmeye çalıştık. Ceket üstümüze düşerken kıkırdadım. Oğuz bana gözleri gülen bakışlar atıp doğruldu, ceketi üstümüzden çekip Serdar'a geri fırlattı taş atarcasına. Abim havada yakaladı.
"Bana atarken 2 kez düşüneceksin."
Oğuz yalandan bir kahkaha attı. Abimi görmezden gelerek Özge'ye yöneldi.
"Bu hep böyle mi?"
Özge sadece utanmış gibi gülümsemekle yetindi. Onun yerine Serdar cevap verdi.
"Evet böyle bilader. Sorun mu var? Gel dışarda halledelim."
Oğuz bir an onu denemek istercesine ayağa kalkar gibi yapınca Serdar gerçekten ayaklandı. Özge onu kolundan çekmeye çalışsa da abim dik dik Oğuz'a baktı.
"Abi saçmalama, otur ya." dedim gülerek. Bu Oğuz'un sinir etme yetenekleri çok gelişmiş.
Abim pes ederek yerine oturunca Özge kollarını hemen etrafına sardı.
"Abinin karşısında ayıp olmuyor mu canım 'kardeşim'?" dedi bu kez iğneleyerek.
"Bize ayıp da size ne oluyor?" aynı ciddiyetsizlikle gülümseyerek Özge'yi gösterdim.
Bir anda yan tarafımızdan, burada olduğunu bile unuttuğumuz Alev öfledi. Ellerini başının arasına alıp sesli bir şekilde söylenirken hepimiz onu izliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyımızdaki Dalgalar
RomanceBelki de tüm yaşananları unutmak... Kendini bir şeye kaptırıp hayatını mahvetmek... Hayır, bu yolu tercih edenlerin sonunu görmüştüm. Bu yolu seçemeyeceğimi biliyordum. Devam etmem gerekiyordu. Nehir'in serüvenine hazır mısınız? Kemerleri bağlayın...