Dersin bitişini haber veren o güzel(!) zil sesiyle kitabımı kapatıp Baran'ın sırasına doğru yürüdüm.
Kitaplarının üzerine birkaç karalama yapıyordu.
"Hey!" dedim.
Ne söylememi bekliyordunuz ki? Ben çocukla hiç samimi bir arkadaş değilim ve birçok kez sınıfta kavga ettiğimiz de olmuştur. Ne ben onu ne de o beni çok sever.
"N'oldu?" dedi elindeki kalemi bırakıp, dirseklerini sıraya dayayarak.
"Şey... Aslında ben teşekkür edicektim de... Yani daha suçlayıcı davranırsın sanıyord..." dediğimde sözümü kesip:
"Boşver, haklıydın. Bu kez her şeyi söylemek istemediğim için öyle dedim." dedi ve kalemini tekrar eline alıp karalamasına devam etti.
Ben de daha fazla kasmadan işimi hallettiğimi düşünüp sırama geçtim. Sabah sabah fazlaca olay yaşamıştım zaten, bari bundan sonraki saatlerde bir şey olmadan geçsin şu lanet pazartesi günüm !
Kafamı sıraya koyup gözlerimi kapattım.
Gözlerimi kapatıp azıcık da olsa uyumamın ardından kaç dakika geçti bilmiyorum ama birisinin beni dürtüklemesiyle gözlerimi açtım.
"Nehir! Nehir!!! Nehir, kanka hoca seni çağrıyo!"
"Ne hocası ya?" diye mırıldanıp kafamı sıradan kaldırdım.
"Bilmiyom kanka, bizim Hande hoca seni çağrıyo."
Gözlerimi ovuştururken beni uyandıran Gamze'ye baktım.
"Hadi kanka hadi ! Müdürün kapısının önünde bekliyormuş seni!"
"Ayh, tamam be!!! Bi uyutmadınız lan!" dedim ve sıramdan kalktım.
Sınıftan çıkıp müdürün odasına yol aldım. Kapının önünde hocayı gördüğümde kesin bana ödevler veya derslerle ilgili kızacağını ya da uyarıda bulunacağını düşünmeye başladım.
"Efendim hocam? Beni çağırmışsınız." dedim Hande hocaya yaklaşınca.
"Hah, hoş geldin Nehir! Ben de sana bir görev vericektim tam şimdi!" dedi neşeli konuşarak.
Ahh şu hocaların verdiği görevler... Her zaman güzel bir şey zannedip kabul ettiklerim, hep kaçmak istediğim görevler olurdu. Yine iğrenç, sıkıcı ve gereksiz bir görevse bu kez hocaya karşı çıkacaktım.
Hoca, müdürün kapısını çalıp kapıyı açtı ve beni de sürükleyerek müdürün odasına soktu.
Ben kendim de girerim. Ne bu tavır? Niye beni sırtımdan itekleyip yürümemi sağlayan o iğrenç huylu neneler gibi itekliyosun ki? Ay en nefret ettiğim şey bu zaten! Yürümemi söylemeyip sırtımdan itekleyip zorla yürütmeleri...
"Hocam, ben kendim de ilerleyebiliyorum." dedim fısıltıyla.
Hoca da anlamış olacak ki "Ah pardon! Buyur, içeri!" dedi nazik bir tonla.
Hocaya ters ters bakıp müdürün odasına girdim. Hoca da arkamdan girip kapıyı kapattı.
Başımı müdüre çevirdiğimde, müdürle konuşan bir çocuk olduğunu gördüm. Bir şeyler konuşuyorlardı.
"... okulla, arkadaşlarla ilgili problemlerim vardı. O yüzden okul değiştirmek istedim. Babam, gidebileceğim en iyi kolej olarak sizi gösterdi. Ben de şansımı deneyip sizin okulunuza kayıt yaptırmak istedim." dedi bana arkası dönük oturan çocuk.
"Evet, hımm anlıyorum. Umarım burada öyle problemler yaşamazsın." dedi müdür ve Hande hocanın yalan öksürüğüyle geldiğimizi fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyımızdaki Dalgalar
RomanceBelki de tüm yaşananları unutmak... Kendini bir şeye kaptırıp hayatını mahvetmek... Hayır, bu yolu tercih edenlerin sonunu görmüştüm. Bu yolu seçemeyeceğimi biliyordum. Devam etmem gerekiyordu. Nehir'in serüvenine hazır mısınız? Kemerleri bağlayın...