Bugün maalesef ki yine bir pazartesi günüyle tatilimiz bitmiş ve okula devam etmek zorunda kalmıştık.
Kerem'e eve gitmek istediğimi söylemiş ve evime gelmiştim.
Sabah erkenden kalkıp kitaplarımı toplamış ve çantama yerleştirip evden çıkmıştım.
Kulaklığımı takıp şarkı dinleyerek okula gittim. Sınıfa girdiğimde iki kişinin kavga ettiğini gördüm. Çantamı sıraya bırakıp kavga edenlerin etrafına toplanmış tezahürat eden kalabalığa girdim.
"N'oluyor? Sabah sabah ne kavgası bu?" dedim Yeşim'e.
Yeşim bana bakmadan kavgayı anlatmaya çalıştı ama sesten hiçbir şey anlamadım.
Biraz daha ileriye sızıştığımda kavga edenlerin bizim Mehmet ve yan sınıftaki Alperen'in kavga ettiğini görebildim. Eee, bu ikisi de aynı kızı sevdiği için kavga nedeni belli zaten. Sevda...
Sevda hâlâ okula gelmemiş olucak ki kavgada görünmüyordu.
"Yaw ayırın şunları !" diyen Tülay'a karşılık olarak Hakan "Valla ayıranı s.krim!!!" dedi ve ardından "KAVGA! KAVGA! KAVGA!" diyerek tezahürata başladı. Onun ardından çoğunluk tezahürat yapınca koca bir gürültü koptu. Müdürün bu sesi duyup da hâlâ nasıl gelmediğini anlayamıyordum.
Kavgadan sıkılıp çantamdaki kitapları çıkardım. Dolaba bırakmak için sınıftan çıkacaktım ki içeriye, kavgaya geç kalan Sevda ve Kerem girdi.
Neden ikisi birden aynı anda gelmişti, anlayamadım. Ama daha sonra sorardım bunu.
Kerem çantasını yere fırlatıp ne olduğunu sordu. Sevda'ya sinir olmuşçasına bakarak onun yüzünden olduğunu söyledim. Kerem dayanamayıp kavganın içine bodoslama daldı.
"Yeter lan!!!" diye bağırdı ve ikisinin arasına girdi.
Arkasından her ne kadar bağırsam da beni duymadı. Ben de mecburen onların arasına girmek zorunda kaldım.
"Kerem napıyosun, gel şuraya!"
"Nehir gelme."
"Kerem!!!"
Kerem bana arkasını döndü ve Alperen'in altından, dövmekten kan çanağına dönmüş Mehmet'i kurtardı. Ama bu sefer de kendisi fena bir dayak yiyeceğini bilmiyordu.
"Kerem yapma!" dedim sert yumruğunu Alperen'e savururken.
Alperen yediği darbelerden sadece burnunu kanatmış ve dudağını patlamıştı ama hâlâ pes etmeyip birilerini dövüyordu.
Alperen yediği yumruktan sonra birkaç adım sendeledi ama hâlâ ayaktaydı. Kerem'e öfkeyle bakarak ona doğru koştu.
Ben de ne yürek yemişsem Kerem'i kurtarmak için ortaya atladım ama maalesef o sert yumruğun boşa gitmesini hesaplarken ben yemiştim.
Yediğim o sert yumruktan sonra Kerem'in üstüne düştüğümü hatırlıyorum ve Alperen'in kaçmasından sonra her şey slow mood'a geçti ve sesleri anlayamaz oldum...
***
Gözlerimi revirde açtım.
Kerem yanıbaşımda oturmuş yanağıma dokunuyordu. Ben gözümü açınca elini çekti.
"Kerem?" diye sorarcasına konuştum.
"Nehir? İyi misin? Ya sana kim dedi gel de kavganın ortasında atla diye? Manyaksın yemin ederim ya! Şu hâle bak! Ya Nehir..."
"Kerem, dur bi nefes al. Boğulcan oğlum!" dedim endişeli gibi konuşarak.
Cidden benden çok konuşmuştu ya!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyımızdaki Dalgalar
RomanceBelki de tüm yaşananları unutmak... Kendini bir şeye kaptırıp hayatını mahvetmek... Hayır, bu yolu tercih edenlerin sonunu görmüştüm. Bu yolu seçemeyeceğimi biliyordum. Devam etmem gerekiyordu. Nehir'in serüvenine hazır mısınız? Kemerleri bağlayın...