- 69. Kısa Zaman -

8 2 5
                                    

Ama bu kliplerdeki adamlar hep bizim oğlanlar. Nasıl çıkılıyor buradan, psikolokumu bozacaklar.

Alın size Kerem prototipi. Ama ben sizin hayalinizdekinin daha iyi olduğunu biliyorum.

°°°

Aradan geçen yaklaşık 1 saatin sonunda karnım acıkmaya başlamıştı ve ben artık bayılacaktım. Hem uykusuzluktan hem sıcağın verdiği mayışıklıktan. Oğuz'un omzunda birkaç dakika daldığımı bile hatırlıyorum. O böyle bir şeyler anlatırken ninni gibi geliyordu.

"Bebeğim?" dedi benden cevap almak istercesine. Mırıldandım.

"Hım?"

"Sesin çıkmayınca uyudun sandım."

Hemen kendimi toparlayıp omzuna yasladığım başımı kaldırdım.

"Niye uyuyayım be? Sen uyu!"

Gülmek istiyor ama kendini tutuyor gibi baktı bana.

"Ne anlattım ben az önce?"

Eh sıçtın Nehir'cim. Şimdi sıva bakalım.

"Şey tatlım ya..." hatırlıyormul gibi işaret parmağımı havaya kaldırdım. Sanki bulacakmış gibi. Ama konuştupunu duysam da onu dinlememiştim ki! Kelime olduğunu biliyordum ama kelimeyi algılamamıştım. Zihnim kapalıydı o an.

Garipseyerek yüzüme baktı.

"Tatlım mı? Oo tamam ben anladım!" dedi eliyle dur işareti yaparak beni susturdu.

"Sen beni dinlemedin yani, şimdi tatlımlarla falan kurtaracaksın. Yemezler güzelim."

"Ama ama..."

Omuz silkti.

"Sen bana gelirken nasıl trip attıysan ben de sana öyle atarım."

"Ama ama Oğuz..."

Beni umursamıyormuş gibi davranıp kafasını çevirdi.

Acaba tiki var mıydı?

Elimi yavaşça boynuna değdirdiğimde irkilerek yana kaydı.

"Yapma."

"Neden?" dedim sırıtarak. Kesinlikle huylanıyordu.

"Ben seninle uğraşmıyorum, sen de yapma."

Tek kaşımı kaldırdım.

"Emin misin?"

"Kaşınıyorsun." dedi iddialı bir şekilde. Bence kaşınmıyordum ama... Sen bilirsin Oğuz.

Telefonumdan mesaj sesi gelince ikimiz de o tarafa döndük. Bir anda o benden hızlı davranıp telefonumu alınca şaşırdım. Hiç böyle bir şey yapmamıştı daha önce.

"Ne yapıyorsun? Ver telefonumu."

Avucumu açarak ona uzattım. Beni hiç ama hiç takmadan daha önce ona söylediğimi hatırladığım şifremi girmeye başladı.

"Oğuz..."

"Kerem Bey seni kahvaltıya çağırıyormuş. Gidelim mi?" dedi bakışlarını direkt bana dikti.

Resmen şuraya yatıp ağlayarak gülebilirdim.

Şaka mı yapıyor acaba?

"Hayır." dedim düz bir şekilde. Ayrıca abimin davet etmesi daha mantıklıydı. Kerem'le aramız açık.

"O zaman sen beni davet ediyorsun. Sizde yapıyoruz kahvaltıyı."

Gözlerimi devirdim.

"Yeter ki bir şey yiyelim. Hadi kalk."

Kıyımızdaki DalgalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin