Bora arkasını dönüp gittiğinde gözyaşlarımı silip Destina'ya doğru koştum. Sarı saçlarını elime doladığımda gözüm dönmüştü. Barış beni zorla dışarı çıkardığında ağlamaktan nefes alamıyordum.
"Barış bir şeyler yapmalıyız!" Kafasını salladı. Gözlerine bakınca anlayabiliyordunuz hayal kırıklığına uğradığını. En yakın arkadaşı ona güvenmemişti. Peki ya Bora ne haldeydi? Aynı şeyleri tekrar yaşadığını düşünüyordu. Peki ben neler yaşıyordum? Bora güvenmemişti bana. Nilay bunu yapmaz, vardır bir açıklaması dememişti. Ona kızamıyordum ilginç bir şekilde. Destina'nın oyunundan dolayıydı bu. Bora'nın yerinde olsam ben ne yapardım? Yine de bana güvenmeliydi! En yakın arkadaşına güvenmeliydi! İçinden çıkamadığım duyguların içindeydim. Barış hüzün dolu sesiyle konuştu.
"Şimdi üstüne gitmeyelim. Bizi istemeden kırabilir. Yarın halledeceğiz bu olayı." Haklıydı. Bora şu an konuşacak halde değildi. Kafa sallayıp eve gitmek üzere taksi çevirdim. Hala gözlerim doluydu ama yanaklarımı ıslatmıyordu. Eve gittiğimde Burcu'nun sorgusuna maruz kaldım. Onunla biraz konuştuktan sonra kendimi yatağıma bıraktım. Ancak uyumadan hemen önce günlüğümü alıp bir şeyler karaladım.
Onu öyle seviyorum ki, sanki canımdan can kopuyor. Öyle bir aşk besliyorum ki ona, paylaştıkça bitmiyor, kalbimdeki aşk taştıkça azalmıyor ve kendi kendini besliyor. Tüm kalbimle hissediyorum onun kalbini. Ve mavi gözlerinden hissettiklerini görüyorum. Kaybolmak istiyorum o mavilikte. Öleceksem o mavilikte ölmek, yaşayacaksam o mavilikte yaşamak istiyorum. Ben mavinin en çok Bora tonunu seviyorum. Beni seviyor biliyorum. Görüyorum gözlerinde. Ama bana inanmadığında hissettim kalbimden bir şeyler koptuğunu. Bana bitti dediğinde canımın her zerresinin yandığını hissettim. Ama bitmez. Bitemez. Bizim kalplerimiz birbirine bağlıyken bitemez.
Gözkapaklarıma boyun eğip kendimi uykunun kollarına bıraktım. Yüzümü okşayan geniş elleri hissettiğimde gözlerimi yavaşça açtım. Mavi gözleriyle bana gülümsüyordu. Hızla doğruldum yatakta.
"Bora?" Gülümseyerek yanağımı okşamaya devam etti. "Ben sandım ki...Bana inanmadığını..." Yanağımdaki elinin baş parmağını dudaklarımın üzerine koydu.
"Şşş..." Yine o beni benden alan gülümsemesiyle güldü. "Ben sana nasıl inanmam?" Yavaşça yaklaşıp dudaklarımın kenarına bir öpücük bıraktı. O anda gözlerimi açtım. Rüya görmüştüm. Elimdeki günlüğü komidinin üzerine bırakıp yatakta doğruldum. Rüya olduğu için ağlayabilirdim. Ama rüyama geliyorsa bu bana bir işaret olabilirdi. Yataktan kalkıp balkona çıktım. Abimle konuşmaya ihtiyacım vardı. Dolu gözlerle kafamı Bora'yla beraber seçtiğimiz yıldıza kaldırdım. Kollarımı göğsümün altında birleştirdim.
"Abi..." Yanağımdan yavaşca süzülen yaşı elimin tersiyle hızlıca sildim. Ve kollarımı tekrar göğsümün altında birleştirdim. Gökyüzü bulutsuz olduğundan yıldız pasparlak duruyordu. Derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim. "Biz ayrıldık." Cümlem bitince içimden hıçkıra hıçkıra ağlamak geldi. Ama yutkunmakla yetindim. "Bana güvenmedi abi. Bana inanmadı. Ve benim onu kazanmaya çalışacak gücüm yok." Dışarıdan bakan biri benim deli olduğumu düşünebilirdi. Ama ben başı her derde düştüğünde, her sıkıntısında abisinin yanına koşan, ondan yardım isteyen o küçük kız çocuğuydum. "Kalbim acıyor Emre. Onu kaybetme fikri canımı yakıyor." Elimi kalbimin üzerine koydum. "Sanki kalbimi yerinden sökmüşler gibi. Akciğerlerimi kasıp kavuran bir yangın çıkmış sanki içimde ve ben nefes alamıyorum." Bu kadar mı bağlanmıştım ona? Benden gittiğinde nefes alamayacak kadar mı? Tekrar abimle konuşmaya başladım. "Ben resmen aşık olmuşum Emre. Yeni fark ediyorum bunu. Önceden de Bora'ya aşık olduğumu düşünürdüm ama şimdi hissediyorum. Tüm kalbimle hissediyorum hem de." Ellerimi balkon demirlerine dayadım. Hava soğuk ve karanlıktı. Sokağı aydınlatan bir tek sokak lambasının cılız sarı ışığıydı. "Peki ben onu geri kazanabilecek miyim Emre?" Yıldıza gözlerim dolu dolu baktım. Sanki bana cevap verecekmiş gibi. Tam ümidimi kesmişken yıldız daha çok parladı. Önce bunun bir göz yanılması olduğunu düşündüm ama gözle görülür bir biçimde parlaklığı artmıştı. Gözlerimi şaşkınlıkla açtım. "Bu bir işaret mi Emre? Bu evet mi demek?" Yıldızın parlaklığı hafife söndü ve tekrar parladı. Gözlerim yine doldu. Onu geri kazanacağım. "Onu geri kazanacağım Emre." Gülümsemeye çalışarak odama döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Sen Benimsin
Romantik"Bak anlamadıysan eğer tekrar söyleyeyim. Sen bensin. Ve seni sevdiğim günden beri bana aitsin. Seni bırakamam, kaybedemem. Senden asla uzaklaşamam. Çünkü sen benim içinsin. Çünkü sen benimsin. Bu asla değişmez. Bu bir kaide. Benim kaidem. Hiç bir i...