Elimdeki eskimiş kitabın sarı sayfasını çevirdim. Bu sayede etrafa yayılan kokunun keyfini çıkarırken kendimi yeni bir maceranın içine atmıştım. Her sayfada ayrı bir heyecan her sayfada ayrı bir insan. Her cümlede yazarın bir özelliğini daha keşfetmiş oluyordum. İnsan fark etmez belki ama kendini en çok yazıya dökebilir. Yazdıklarınız sizin bilinçaltınızın eseridir. Yani ben böyle olduğunu düşünürüm. Bir insan kendini görmek istiyorsa otursun masanın başına, alsın kağıdı kalemi, yazabildiği kadar yazsın. Sonra okusun o yazıyı ve son olarak da bir kitabının defterinin arasına koysun. Kendi yazdıklarındaki kadardır insan. Ne bir eksik ne bir fazla. Belki o yazıyı aylar yıllar sonra o kitabın defterin içinde bulur da ben buymuşum der kendi kendine. Bora'nın sesiyle kafamı kitaptan kaldırdım ve kafamı kaldırırken tüm düşüncelerimi de dağıtmış oldum. Kapının pervazına yaslanmış beni izliyordu.
"Kaptırdın yine kendini." Kitap ayracımı kaldığım yerin arasına özenle yerleştirdim. Ve sonra Bora'ya döndüm.
"Ama çok güzel." Uzun süredir kitap okumuyordum. Fırsatını bulunca acısını çıkartmak istedim yalnızca. "Hem bağımlılık yapıyor." Bora gülümseyerek kafasını iki yana salladı ve gelip yatağa, yanıma, oturdu.
"Ama beni çok boşladın." Bana sarılıp sıkıntılı bir nefes aldı.
"Çok mu sıkıldın sen?" Yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Kafasını salladığında gülümsedim. "Kıyamam ben sana." Yanaklarını mıncırmaya başladığımda ellerimden kurtulmaya çalıştı. Bense hala yanaklarını sıkmaya çalışıyordum. Benden kaçarken geriye doğru düştü ve evet ben hala yanaklarını sıkıyordum. Tıpkı küçük bir bebeği seviyormuş gibiydim. Bora duraksayınca ben de duraksadım. Bora zor nefes alıyor gibiydi. "İyi misin sen?" Kafasını salladı.
"Dizini karnımdan çekersen çok daha iyi olabilirim sevgilim." Tek dizim Bora'nın karın kaslarının üzerindeydi. Yine çocuğun üzerine çıkmıştım. Hemen dizimi indirdiğimde Bora derin bir nefes aldı. Tüm ağırlığımı üzerine vermiştim. Yatağın üzerinde bağdaş kurdum. Bora hala uzanmış durumdaydı.
"Özür dilerim." Mahçup kız çocuğu surat ifademi takındım. Yüzümün önündekin saçları kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Bugün için herhangi bir planınız var mı hanım efendi?" Düşünür gibi bir ses çıkardım.
"Burcu ve Yağmur yeni evlerine taşınıyorlar bugün. Onlara yardım etmem lazım." Bora gözlerini devirip bana baktı. Daha sonra da elleriyle gözlerini uzun süre ovalayıp yataktan kalktı.
"Pekala." Sesindeki bıkkınlık çok netti. Banyoya doğru ilerlerken arkasından bağırdım.
"Hadi ama! Böyle trip atman hiç hoş değil. Hem akşam da seninle ilgilenirim!" Sırtı bana dönük yürümeye devam etti. Banyoya girmeden önce tek hareketle üzerindeki tişörtten kurtuldu. Bana cevap verir gibi kafasını iki yana sallamayı da ihmal etmedi. Derin bir nefes alıp arkasından gittim. Banyo kapısının pervazına dayandıktan sonra onu izlemeye başladım. Sakallarını tıraş ediyordu. "Küstün mü?" Küçük bir çocuk gibi omuz silkti. Bana bakmak yerine aynadaki görüntüsüyle ilgilendi. Tıraş köpüğünü yanaklarına sürerken işaret parmağıma aldığım köpüğü burnuna sürdüm. Gözlerini bir süre kapalı tuttu daha sonra elindeki köpüğü burnuma ve yanaklarıma yedirdi. Üzerimdeki şaşkınlığı atıp Bora'nın elindeki tıraş köpüğüne atıldım. Kahkalarımız birbirine karışıyordu. En sonunda elindeki kutuyu kapıp yüzünün tamamını köpükledim.
"Sen kaşındın sevgilim." Hiçbir şey yapmadan öylece bekledi ve en sonunda dayanamayıp yüzündeki bütün köpüğü avuç içine alıp tüm suratıma ve boynuma sürdü. Artık isyan eder gibi gülüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Sen Benimsin
Lãng mạn"Bak anlamadıysan eğer tekrar söyleyeyim. Sen bensin. Ve seni sevdiğim günden beri bana aitsin. Seni bırakamam, kaybedemem. Senden asla uzaklaşamam. Çünkü sen benim içinsin. Çünkü sen benimsin. Bu asla değişmez. Bu bir kaide. Benim kaidem. Hiç bir i...