Telsiz sesleri zihnimde yankılanırken omzumda hissettiğim el beni kendime getirdi. Burcu'nun elanın kıyısına vuran gözleriyle karşılaşınca daha iyi hissettim. Gözlerim hala buğuluydu. Ve kalbimde hala korkunun tınıları vardı. Açık mavi gömleği ve lacivert şapkasıyla bir polis memuru konuştu.
"Şurayı imzalarsanız ifadeniz tamamlanmış olacak." Kafamı sallayıp elindeki dosyayı alıp gelişi güzel bir imza attım. Burcu korktuğunu her halinden belli eden sesiyle polis memuruna sordu.
"Koruma talebinde bulunamaz mıyız?"
"Gerekli yerlere dilekçenizi verip beklemeniz gerekir. Bir hafta içerisinde size cevap verirler. Kararı mahkeme verir." Kendi kendime fısıldadım.
"Tabii o zamana kadar ölmezsek." Polisler parmak izlerini almayı bitirdikten sonra odadan çıktılar. Yatağımın ucuna oturup korkuyla battaniyeme sarıldım.Polisler açık kapıdan çıkarken Bora hızla ve endişe soluyarak odaya girdi. Onu görünce korkum göz yaşlarımla yanaklarıma süzüldü. Dışarıdaki soğuğu da beraberinde getirmişti. Hızlıca bana sarıldı. Ben de kollarımı sıkıca boynuna doladım. Korkum ilk zamanlardan biraz daha azdı.
"İyi misin? Bir şeyin yok değil mi?" Kollarını üzerimden çekip yüzümü ellerinin arasına aldı. Ağlamaklı ses tonum devreye girdi.
"Korkuyorum."
"Korkma. Ben burdayken korkma."
Birkaç saat boyunca ona öylece sarılıp ağladım. Sonra salona geçip konuşmaya başladık. Kim olduğu sorusu beynimizi işgal ederken Engin eve geldi. Burcu da oldukça korkmuştu ve uzun süre ağlamıştı. Gözlerinin kızarıklığından belli oluyordu. Engin sıkıca sarıldı ona. Sonra oturup konuşmaya devam ettik. Engin koruma talebinin kabul edilmeyeceğini kabul edilse bile geç olabileceğini söyledi.
"Bence bugün burada kalalım. Birimiz kapıda bekler. Birimiz evde. Sonra nöbetleşe değişiriz." Bora kafasını salladı.
"Bana uyar." Benim yüzümden insanlar hayatlarını tehlikeye atıyordu. Ve bu beni oldukça rahatsız ediyordu. Hemen fikrimi ortaya attım. Ve kabul edilmeme gibi bir seçenek hakkı tanımadım.
"Burcu sen bu gece burada kalma. Engin'le beraber gidin. Sizin başınızı derde sokmak istemiyorum." Burcu tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekken onu susturdum. "Bora sen de eve git. Bunu yapmak zorunda değilsin." Bu sefer Bora beni susturdu.
"Benden böyle bir şey isteme bile Nilay." Sonra Burcu'yla Engin'e döndü. "Abi Nilay haklı aslında. Siz gidin. Ben kalırım Nilay'la." Tam bunun tartışmasını yaparken kapı gürültüyle çaldı. Birden irkilirken korkum yine zirvedeydi. Bora sırtımız sıvazlayıp bana güven verdi. Sonra da kapıyı açmak için ayağa kalktı. Hasan hızla salona girdi.
"Nilay?" Korkuyla bana yöneldi. Aslında daha çok endişeli bir ruh haliydi bu. Hızla yanıma gelip bana sarıldı. "Sen iyisin değil mi?" Ne yaşarsak yaşayalım Hasan'ın yine zor günümde yanıma koşması beni mutlu ediyordu. Sorusu karşısında dolu gözlerle kafa salladım. Yaptığımız planları Hasan'a da anlattık. Hasan arada bir Bora'ya ölümcül bakışlar fırlatıyordu. Ama bu birkaç saniyeden çok sürmüyordu. Hasan da Engin ve Burcu'nun gitmesini söylerken kararlılığını gösterdi.
"Siz gidin. Ben kalırım burada." Bora Hasan'a anlam veremediğim garip bakışlar fırlatırken bir yandan lafa girdi.
"Gerek yok. Ben buradayım bu gece." Engin kavga çıkacağını farkedince durumu toparlamak istedi.
"Bence ikinizde kalın. Hem daha güvenli olur." Fikir ikisine de uyduğundan itiraz etmediler. Hava yavaş yavaş koyu renklere bürünüyordu.
Burcu birkaç parça kıyafetini alıp Engin'le evden çıktı. Kapıda ona sıkıca sarılıp çokça tembihledim. Kapıyı kapatıp salona yöneldiğimde buz gibi bir hava ortamı esir almıştı. Bora ve Hasan sanki ringde bakışlarıyla dövüşen iki boksör gibiydi. Ben salona girdikten sonra Hasan yavaşça kalkıp cama yöneldi. Fildişi rengindeki perdeyi hafifçe kaydırıp dışarıyı izlemeye başladı. Bora'ysa dirseklerini dizlerine dayamıştı. Yüzü yere bakıyordu ve elini kumral saçlarının arasında sertçe gezdiriyordu. Bir süre sonra dayanamayıp balkona çıktı. Hava tamamen kararmıştı. Hasan L koltuğun köşesine oturup başını geriye attı. Çok kısa bir zamanda gözleri uykuya yenik düşüp yorgun bir şekilde kapandı. Bora hala balkondaydı. Üşüyebileceğini düşündüğümden elime aldığım kırmızı kare desenli battaniyeyle balkona çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Sen Benimsin
Romance"Bak anlamadıysan eğer tekrar söyleyeyim. Sen bensin. Ve seni sevdiğim günden beri bana aitsin. Seni bırakamam, kaybedemem. Senden asla uzaklaşamam. Çünkü sen benim içinsin. Çünkü sen benimsin. Bu asla değişmez. Bu bir kaide. Benim kaidem. Hiç bir i...