Ayrılık Bize Günah

4.6K 218 32
                                    

"Ayrılmak istiyorum." Vücudum kaskatı kesilirken kollarımı yavaşça Bora'nın boynundan çektim. Ne söylediğini anlamıştım ama anlamak istemediğimi belli eden bir şekilde yineledim.

"Ne istiyorsun?" Derin bir nefes alıp aynı cümleyi tekrarladı.

"Ayrılmak istiyorum." Öylece kaldım. İçim kan ağlıyordu ama ben öylece kaldım. Hiçbir tepki vermeden sadece suratına bakıyordum. "Ev bulana kadar bu evde kalırsın. İstersen ev bulmana da gerek yok. Zaten artık burada kalmayacağım." Gözyaşlarım benden bağımsız bir şekilde yanaklarımı ıslatırken gülümsedim.

"Ayrılmak istiyorsun." Tekrar güldüm. "Bu kadar basit, kısa, öz." Elimin tersiyle yanağımı sildim ama yeni bir yaş daha yanağımdan süzüldü. "Neden?" Birkaç adım geriledim. "Neden?" Yüzüme bir kez bile bakmadı.

"Nilay çok denedim. Olmuyor yapamıyorum."

"Çok denedin." Elime geçirdiğim bibloyu yere fırlattım ve bağırdım. "Çok denedin!" Bana yaklaşacağı sırada tekrar bağırdım. "Sakın!"

"Nilay olmuyor işte. Yürütemiyorum. Sıkılıyorum." Son cümlesinden sonra iyice nevrim döndü.

"Sıkıldın mı?" Elime geçirdiğim her şeyi etrafa fırlatmaya başladım. "Seni hiç bırakmayacağım Nilay, seni çok seviyorum Nilay!" Deliler gibi gülmeyi ihmal etmiyordum. "Ama kusura bakma Nilay ben ne kadar şerefsiz adi bir insan olduğumu unutmuşum Nilay." Bora sessizce bekliyordu. "Ciddi değilsin değil mi? Şaka bu. Kesinlikle şaka." Gülümseyerek onu omuzlarından tutup holdeki aynaya çevirdim. "Tekrar söyle aynı şeyleri. Ve söylerkenki suratına bak." Aynada önce kendisine sonra bana baktı. Elime aldığım küçük kedi biblosunu aynaya fırlattım. Ayna paramparça olduğunda salonun içinde bir o yana bir bu yana yürümeye başladım.

"Nilay daha fazla zorlaştırma." Duraksayıp yüzüne baktım.

"Zorlaştırma mı?" Ellerimi yüzümde gezdirip geri çektim. "Zorlaştırıyorum öyle mi?" Dudaklarımı yaladım. "Ben seni hala seviyorum. Bana ayrılmak istediğini söylerken bile seviyorum. O gün bugün mü yani? Bu mudur yani? Bu hikayenin de sonu böyle mi bitiyor? Ben sana kalbimden bir yer vermiştim ama sen o yeri söküp gitmek istiyorsun. Beni artık sevmiyor musun Bora?" Tek kelime etmedi. Hatta yüzüme bile bakmadı. Suratı çok umursamazdı aslında. Bu daha çok damarıma basıyordu. "Tamam gideceğim. Ama beni artık sevmediğini söylediğinde." Bakışlarını yüzüme çevirdi ama bu birkaç saniyeden uzun sürmedi.

"Artık sevmiyorum." Yutkundum. Ağzımdaki acı tat yemek borumdan geçip midemi kavurmaya başladığında iç organlarım yer değiştiriyor gibi acıyordu. Kaburgam ciğerime batıyor gibi nefes almakta zorlanıyordum. Sol yanağımdaki son göz yaşım da süzüldüğünde çatallaşan sesimle konuştum.

"Yüzüme bakarak söyle. Tam gözlerimin içine bakarak." Gözlerinin içine bakıyordum ama o inatla o harika mavilikleri gözlerimle buluşturmuyordu. Yerinde kıpırdanıp yumruklarını sıktı ve daha sonra yüzüme baktı.

"Sevmiyorum." Gözlerine uzun bir süre baktım. O da buna izin verdi. Tek bir kelime bile etmeden yanından geçerken kolumu tuttu. "Burada kal. Ben zaten gideceğim." Kolumu elinden kurtardım.

"Cehennemin dibine git!" Tekrar yürüyecekken kolumu tuttu.

"En azından Burculara bırakayım." İstemediğimi açıkça belli eden bir ifadeyle suratına baktım. Derin bir nefes alıp gözlerini kaçırdı. "Bari Hasan'ı ara." Kolundan tekrar kurtulup telefonumu elime aldım. Hasan'ı çağırdıktan sonra abime son kez hoşçakal demek için çatı katına çıktım. Yüzümü yıldıza çevirdim.

"Seni orada da bulmaya çalışırım." Akan yaşlarımı silip kollarımı göğsümde birbirine kenetledim. "Bu maceranın da sonu gelecekmiş demek." Gülümsedim. Aşırı acınası ve aciz görünüyor olmalıydım. "Yıldızını bulamasam da kalbimde hep seni taşıyor olacağım Emre." Yıldıza son bir kez daha baktım ve aşağı indim. Bora'nın suratına bile bakmadım. Eve girip masanın üzerindeki telefonumu ve ceketimi aldım. Hasan aradığında evden çıkacakken Bora tekrar kolumu tuttu.

Çünkü Sen BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin