"Çok özledim! Çok özledim!" Burcu'nun boynuna atlayıp ona sıkıca sarıldım.
"Sevgilinle uğraşmaktan beni unuttun bakıyorum. Hain!" Hala Burcu'ya sarılıyordum.
"Sadece sevgilimle uğraşmayı ben de isterdim.." Burcu'ya sarılmayı bırakır bırakmaz tüm olup biteni bir solukta anlattım. Burcu ela gözlerini kocaman açmış öylece suratıma bakıyordu.
"Şaka?" Kafamı iki yana salladım. "Neden hastanede buluştuğumuzu şimdi anlıyorum." Evet şu an hastanedeydik. Yağmur'un kontrolü için gelmiştik ve ben Burcu'yu çok özlediğimden buraya çağırmıştım. Acil kapısının önündeki banklarda oturuyorduk.
"Yağmur'un işi bitmek üzeredir. Ben onun yanına gideyim." Burcu kafa salladı. Ve bana sarıldı.
"Beni sakın habersiz bırakayım deme!" Onu onaylayıp içeri girdim. Kadın hastalıkları bölümüne çıkıp Yağmur'a bakındım. Etrafta hamile kadınlar ve kocaları vardı. Bir adam sancısı tutan karısının elini tutmuş onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Koridorda ilerlemeye devam ettim. Karnı burnunda hamile bir kadının yanına oturup Yagmur'u beklemeye karar verdim. Yüzüne bile dikkatlice bakmadığım kadın benimle konuşmaya başladı.
"Arkadaşın hamile değil mi?" Dönüp yüzüne baktım. Gülümsüyordu. "Hamile ve evli değil. Belki de terk edilmiştir." Elini karnının üzerine yerleştirip yuvarlaklar çizdi. Gözlerini karnından çekip yüzüme baktığında söylediklerini anlamlandırmaya çalışıyordum.
"Anlamadım?" Omuz silkip güldü.
"Bana sorarsan bebeğini doğursun." Kaşlarımı havaya kaldırdım. "Hayatım boyunca çok yanlış yaptım ama tek bir doğrum var ki tüm yanlışlarımı sildi." Gözlerini tekrar karnına çevirdi.
"Siz bunları nereden.." Kapının sol üst köşesindeki ekran yanıp sönmeye başladığında kadın ayaklandı.
"Belki o adam ona geri dönmeyecek ama ona dünyanın en güzel şeyini verdi. Bebeğine sıkı sıkı tutunsun." Siyah saçlı kadın kapıdan içeri girerken arkadasından seslendim.
"Dönmeyeceğini nereden biliyorsunuz?" Gülümsedi.
"Dönmezler. O da dönmedi." Kadın kapıdan içeri girerken Yağmur dışarı çıktı. O kadın da terkedilmişti. Yağmur çıkınca ben de ayaklandım. Yüzü sapsarı olmuştu.
"Yağmur? Bir sorun mu var?" Kafasını iki yana salladı.
"Doktor bir yığın test istedi. Sanırım yolunda gitmeyen bir şeyler var." Elimi omzuna koydum.
"Hemen kötü düşünme. Hadi gidip şu testler neyse yaptıralım. Hastane kokusu midemi bulandırıyor." Gülümsememe yarım yamalak bir tebessümle karşılık verdi. En alt kata inerken Yağmur elime birkaç kağıt sıkıştırdı.
"Ben testleri yaptırmaya gideyim. Sen de danışmadan kaydımı yaptır. Olur mu?" Kafa sallayıp Yağmur'dan ayrıldım. Danışmaya geldiğimde sistemin arızalı olduğunu öğrendim. Zaten bende şans olsa... Danışmanın karşısındaki mavi renkli yumuşak koltuklara oturdum. Mavi diyince aklıma Bora geldi ben de hemen telefonumu çıkartmak için çantama yöneldim. Bu sırada danışmadaki kadın acilden gelen sesleri duyup ayaklanınca ben de merakıma yenik düşüp ayağa kalktım. Genç kadın bilgisayarının başına tekrar döndüğünde ambulansın içinden indirilen sedye acil kapısında içeri girdi. Sedyenin üzerinde kapkara ve kanlı bir beden vardı. Görevlilerden biri danışmaya yöneldi ve kadına hastanın adını söyledi.
"Bora Savaşer. Hastanın adı Bora Savaşer. Hemen ailesine ulaşın." Elimdeki her şey yere düştüğünde bacaklarım bedenimi taşıyamayıp olduğu yere yığıldı. Çığlık attığımı biliyordum ama attığım çığlığı duymamıştım. Az önce yanımdan geçen o kapkara beden... O Bora... İkinci haykırışımda tüm hastane başıma toplandı. Bilincim yerinde değildi. Olması imkansızdı. Bora ölemezdi. O benim küçük dünyamın büyük kahramanı.. O ölemezdi. Etrafımdaki uğultular arttığında birinin beni yerden kaldırmaya çalıştığını fark ettim. Hemen karşı koydum. Kim olduğunu bilmediğim bir adam beni omuzlarımdan sarstı. Kriz geçiriyordum. Bir süre sonra etrafımdaki sesler ve görüntüler tamamiyle yok oldu. Başım iki duvar arasında sıkıştırılmışcasına ağrıyordu. Gözlerimi açtığımda beyaz tavan karşıladı beni. Aklım hala Bora'daydı. Hızla yerimden kalktım. Bu başımın dönmesine neden oldu. Karşı koltukta oturan genç adam ayağa kalkıp yanıma geldi. Hastane odasındaydım. Avazım çıktığınca bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Sen Benimsin
Romance"Bak anlamadıysan eğer tekrar söyleyeyim. Sen bensin. Ve seni sevdiğim günden beri bana aitsin. Seni bırakamam, kaybedemem. Senden asla uzaklaşamam. Çünkü sen benim içinsin. Çünkü sen benimsin. Bu asla değişmez. Bu bir kaide. Benim kaidem. Hiç bir i...