Ölmek. Daha önce yaşamadığım bir his. Nasıl ölüyoruz? Ne hissediyoruz ölürken? Ruhumuz boşlukta gibi mi oluyor mesela? Ya da ışığa doğru mu yürüyoruz? Ne olduğunu bilmiyordum ama şu an kendimi zihnimde şıkışıp kalmış gibi hissediyordum. Hiçbir ses, ışık yok. Sadece ben ve insanı katil edecek kadar sinir bozucu olan düşüncelerim. Gözlerimi açmak istiyordum. Ama sanki beynime söz geçiremiyordum. Göz kapaklarım yukarı kıvrılmayacak kadar sabittiler. Ne olduğunun henüz farkında değildim. Ta ki tanıdık bir ses işitene kadar. Bu ses ağlamaklıydı.
"Doktor Bey biraz daha kalamaz mıyız? Lütfen." Burcu'nun sesi. Ardından doktor olduğunu düşündüğüm adam konuştu.
"Bakın Burcu Hanım, az önce Bora Beye de açıkladım durumu. Hastanın durumu hakkında henüz bir fikrimiz yok. Tek bildiğimiz şey şu an komada. Bizi duyduğunu düşünüyoruz. Ancak çok emin değiliz. Birazdan diğer meslektaşlarımla durumu konsülte edip arkadaşınızın durumu hakkında detaylı bir bilgi vereceğiz." Bora'nın ismini duyduğum anda dün gece gözlerimin önüne serildi. Göz bebeklerim yerinden fırlamak istedi ancak yine beynime söz geçiremedim. Hemen bunun üstüne sesini duymak tüylerimi diken diken etmişti.
"Ben hiçbir yere gitmiyorum. Burada kalacağım." doktor yine itiraz konuşmasına başladı ama Bora onu kararlılıkla reddetti. Burcu'nun ağlayışlarını duyabiliyordum. Hemen başucumdaydı. Bora'nın de sesinin geldiği yöne bakılırsa Burcu'nun hemen yanında duruyordu. Doktor Bora'nın kararlı reddedişinden sonra umutsuz bir sesle mırıldandı.
"Yalnızca bir kişi kalabilir." Kısa bir sessizlikten sonra kapı açılıp kapandı. Doktor ve Bora çıkmış olmalı diye düşündüm. Ama elimi kavrayan geniş eller Bora'nın burda olduğunu kanıtlar gibiydi. Ve az sonra duyacağım ses Bora'nın varlığından emin olmama neden olacaktı.
"Nilay." Sustu. Sesinde bir yığın çaresizlik vardı. Ağzındaki havayı dışarı üfleyerek çaresizliğini biraz olsun dağıttı. "Eğer beni duyuyorsan.." Elimi iyice sıkıp konuşmaya devam etti. "Lütfen bir tepki ver. Beni duyduğunu anlmam için herhangi bir şey..Lütfen." Aslında parmaklarımı saran ellerini sıkacak kudretim olduğunu düşünüyordum ama yine de yapmadım. Bir yanım ağlamak istiyordu. Ama ağlamak bile zordu. Tepki vermeyince alnını yatağa yaslayıp konuşmaya başladı.
"Lütfen iyileş. Yeter ki iyileş. Beni öldürmene bile izin veririm. Ama yalvarıyorum iyi ol. Eğer sana bir şey olursa.." Sözlerini kalbime saplanırken konuşmasına devam etti.
"Eğer sana bir şey olursa.. Ben..Ben ne yaparım?" Sesi ağız dolusu çaresizlik doluydu. İçimde bir yerlere işliyordu. Belki kalbim belki aklım.. Ama yine de içim parçalanıyordu. Kafasını kaldırdı. Ağlamaklı sesiyle güldü. Ve konuştu.
"Sen olmadan sürekli normal günler yaşarım. Bunun olmasını istemiyorum ben. Ben seninle olan bütün anormal sıradışı günleri istiyorum. İçinde sen olan her şeyi istiyorum. Seni istiyorum. Senin süper kahramanın olmak istiyorum. Bak beni affetmesen bile dön. Ne olursun eski Nilay ol. İstersen hayatından sonsuza dek çıkarım. Ama lütfen iyileş."
Birkaç saat boyunca elimi bırakmadan durdu. Arada bir elimi diğer avucunun içine alıyordu. İçimden deliler gibi ağlamak geliyordu. Bora'nın yaptıklarını kendime yediremiyordum. Ama bir yanım onsuz olamayacağımı düşünüyordu. Belki de o yanım haklıydı. Arka fonda kalp atışlarımın ritmik sesi çalarken zihnimle yine baş başaydım. Bora'nın konuşmaları canımı yaksa da şu an konuşmasını istiyordum. Onun sözleri zihnim kadar yakıcı değildi. Kapının açıldığını duydum. Tanıdık olan ses güven verirken bir yandan da endişelendiriyordu. Ses Hasan'ındı. Sesinde ortalığı kasıp kavuran bir öfke vardı.
"Nilay nasıl? Ne yaptın ona?" Bağırmıyordu ama sesindeki öfke korkutucu boyuttaydı. Bora yavaşça elimi bırakırken ayağa kalktı.
"Hasan. Dışarıda konuşalım." Kapıya yöneldi. Hasan'ın sert adımlarını duyabiliyordum. Herkes odadan çıkmıştı. Ve aklımda odanın dışındaydı. Hasan'ı düşünüyordum. Bora'ya sağlam bir yumruk atacaktı. Ama bu beni endişelendiriyordu. Evet Bora'yı boğmak istiyordum. Ama Hasan'ın onu dövmesi fikri beni hiç de mutlu etmemişti. Birkaç dakika sonra odaya biri girdi. Havadan öfkeyi soluyabiliyordum. Hasan'ın sesini duyduğumdan tepki vermek istedim ama yapamıyordum. Vücudum ağırlaşmıştı. Her an uyuyacak gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Sen Benimsin
Romansa"Bak anlamadıysan eğer tekrar söyleyeyim. Sen bensin. Ve seni sevdiğim günden beri bana aitsin. Seni bırakamam, kaybedemem. Senden asla uzaklaşamam. Çünkü sen benim içinsin. Çünkü sen benimsin. Bu asla değişmez. Bu bir kaide. Benim kaidem. Hiç bir i...