Nilay'ı Çok Sevme Günü

5.7K 236 23
                                    

Destina o gece bizde kaldı. Sabaha kadar sohbet ettik ve gülüştük. Bir süre sonra Burcu da dayanamayıp bize katıldı. Destina Yağmur'la konuşacağını ve bana haber vereceğini söyledi. Destina'nın bizim evde kalmasından tamı tamına 4 gün geçmişti ve bu da sevgililer gününe 3 gün kaldığını gösteriyordu. Hemen günlüğümün başına oturdum. Birkaç gündür çok fazla yazıyordum. Sadece iki yaprak kalmıştı. Siyah tüylü kalemimi alıp yazmaya başladım.

Sevgili Bora Savaşer,
Bıkmadan usanmadan her sayfayı okuyup bu sayfaya kadar geldiysen bir öpücüğü hakettin demektir. Normal şartlarda bu günlüğü sana ya ayrıldığımızda ya da evlendiğimizde vermem gerekirdi. İkisinin de kesinliğini belli olmadığından günlüğü sevgililer günü hediyesi olarak veriyorum. Yani şey ayrılma ihtimalimiz zaten yok. Evlenmemize de var sanki daha. Yazıda bile söylediklerini eline yüzüne bulaştıran bir ben varım heralde. Evet Bora Bey, sizi sevdiğimi bir kez daha söylememe gerek yok heralde. Zaten biliyorsunuz. Ancak tekrar duymak istiyorsan seni çok seviyorum Bora. Benim olduğun kadar seninim. İçimde sana ait bir şeyler var. Tam kalbimde. Kalbimin en derinlerinde. Seni sen yapan her şeyi ve seni çok seviyorum Bora...

Günlüğün en arka sayfasına Bora'nın ilk buluşmamızda aldığı papatyanın kurularını yapıştırdım. Artık hediyem hazırdı. Acaba o ne hazırlamıştır diye düşünmeden edemiyordum. Masanın başından kalkıp mutfakta bir şeyler atıştıran Burcu'nun yanına gittim. Fazla enerjik ve neşeli duruyordu.

"Hayırdır Burcu Hanım? Ne bu neşe?" Kafasını iki yana salladı.

"Bu evde mutlu olmak da göze batıyor arkadaş."  İşaret ve baş parmağımla yanaklarını kıstırdım. Dudakları balık dudağı gibi olmuştu.

"Ay hemen de atarlanır mıymış? Yesin onu ablası." Yanaklarını elimden kurtarıp geriye çekildi ve gözlerini sinirle kıstı. Ama hala muzip bir ifadesi vardı.

"Engin'e ne hediye aldım biliyor musun?" Bunu söylerken deli gibi heyecanlandı.

"Ay ne aldın?" Elimden çekiştirip beni odasına götürdü. Yatağın üzerinde siyah kılıflı bir gitar duruyordu. Burcu yavaşça gitarı siyah kılıftan kurtardı. Bu çok ama çok pahalı bir gitardı. "Şaka?" Kafasını iki yana salladı. "Kızım nasıl aldın sen bu gitarı? Dünyanın parası eder bu." Bu durumdan yakınır gibi kafa salladı.

"Ayakkabı koleksiyonumu internet üzerinden açık arttırmaya çıkarmıştım." Gözlerim irice açıldı. Burcu asla ama asla ayakkabılarından vazgeçmezdi. Meğersem aşk nelere kadirmiş!

"Sen? Ayakkabılarını?" Kafa salladı.

"Gitarı almaya yetecek hatta artacak bir fiyat teklifi gelince de ayakkabıları direk sattım. Gitarı aldım. Kalan parayla da yeni bir ayakkabı koleksiyonuna başlarım heralde." Ayakkabıları için üzüldüğüne emindim. Ama Engin'i mutlu etmek için her şeyi yapabilirdi.

"Engin bayılacak!" Sevinçle beni onayladı.

"Bu onun aylardır istediği gitar kızım. Bayılmamasına imkan yok." Burcu elektro gitarı tekrar kılıfına yerleştirdi. Ben de hediyemi ona gösterdim. O da benim hediyemi beğendi. Ben maddi hediyeleri çok sevmezdim. Benim için bir hediyenin manevi değer olmalıydı. "Ben böyle romantik düşünemiyorum galiba." Burcu cümlesi bitince güldü. Ben romantik bir hediye mi hazırlamıştım? Sanırım öyleydi.

"Bora hiçbir şey belli etmiyor. Unutmamıştır değil mi?" Gülmeye başladı.

"Yok daha neler!"

"Ya unuttuysa?"

"Kızım saçmalama Bora bu. Unutmasına imkan yok." Umarım öyledir. Saate baktığımda Bora'yla  kahvaltı yapacağımız aklıma gelince hemen hazırlanmaya gittim. En sevdiğim koyu renk kot pantolonumu giydim. Üzerime de dar bir gömlek giyindim. Deri ceketime uygun kalın topuklu botlarımı ayağıma geçirdim. Hazır olduğum anda telefonum çaldı.

Çünkü Sen BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin