Bora hala gözlerimin içine bakıyordu. Anahtarla evlenme teklifi mi? Elim ayağım çoktan birbirine karışmıştı. Önce çatalımı yere düşürdüm. Bora telaş yaptığımın farkındaydı. Ne evlenmesi Bora ya? Oturup ağlayabilirdim. Derin bir nefes aldım ve konuşmaya zor da olsa başladım.
"Bora biz..." Gülümsedi. Uzanıp elimi tuttuğunda hala telaşlıydım.
"Evlenme teklifi yüzükle olur Nilay." Anahtar neden o zaman Bora? Devam etmesi için beklerken dudaklarımı kemiriyordum. "Evimin anahtarı." Ev anahtarı? Evlenmek? Bora? Derin bir nefes aldım. Evlenmekten kastettiği aynı evi paylaşmaktan başka bir şey değildi! Elimi kalbimin üzerine koydum.
"Ben sandım ki..." Ellerimin titrediğini de yeni yeni fark ediyordum. "Bora bu böyle mi söylenir ya?" Dayanamayıp gülmeye başladım. Bora sadece tebessüm ediyordu.
"Hala bir cevap vermedin." Dur bir soluklanayım sevgilim ya. Demin evlenme teklifi aldığımı sandım.
"Daha sakin bir yere gidelim mi?" Kafasını sallayıp hesabı istedi. Sakin ve küçük bir parkın içine girip oturduk. Bora parkın girişindeki pamuk şekerlerden alıp yanıma döndüğünde gülümseyip saate baktım. "Teşekkür ederim." Saat 12'yi geçmişti. Artık teşekkür edebilirdim. Pamuk şekerin ambalajını açtığımda Bora heyecanıma gülüyordu.
"Artık konuşalım mı?" Hayır konuşmayalım demek isterdim. Çünkü ona verecek cevabım yoktu. Burcu'yu bırakmak istemiyordum. Konuşmadığımı fark edince derin bir nefes aldı. Suratının asıldığını görünce pamuk şekerimden bir parça kopartıp ağzına tıkıştırdım. Dayanamayıp güldüğünde ben de güldüm. Pamuk şekeri bitirmemi bekliyordu. Bitirir bitirmez ona sarıldım. Ve konuşmaya başladım.
"Bugün çok fazla güzel değil miydi?"
"Bilmem. Bunun cevabını verecek kişi sensin." Burnumu boynuna değdirecek kadar kaldırdım yüzümü.
"Çok fazla güzeldi."
"Ne kadar fazla?" Düşünür gibi bir nida çıkardım. Uzanıp dudaklarımı yanaklarına koyduğumda fısıltılı bir ses çıkardım.
"Çok." Bundan memnun olur gibi gülümsedi.
"Benimle aynı evi paylaşmayı kabul ettirecek kadar çok mu?" Derin bir nefes aldım.
"Bunu daha önce konuşmuştuk Bora" Kollarımı ondan çekip banka yaslandım.
"Tek sorun Burcu mu?" Kafamı salladım.
"Onu yalnız bırakamam ki."
"Peki o seni bırakırsa?" Tek kaşımı havaya kaldırdım.
"Nasıl yani?"
"Diyelim ki Engin'in evlilik teklifini kabul etti ve aynı evde yaşamaya başladılar." Bir süre sessiz kalıp düşündüm.
"Ona saygı duyarım." Gülümsedi.
"O da sana saygı duyacaktır." Omuz silktim.
"Biz evlenmiyoruz ki." Kafasını çevirmeden gözlerini bana dikti.
"Peki tamam. Net bir cevap vermeden önce düşünmeni istiyorum." Bora'yla aynı evde kalmak istiyor muydum? Kafamı sallayıp ayağa kalktım ve elini tuttum.
"Gidelim mi?" Elimi yavaşça öpüp ayağa kalktı.
"Gidelim." Bora'nın beni eve bırakmasını beklerken onun evinin önünde durunca duraksadım. Tam konuşacakken beni susturdu. "Günü güzel bitirelim istiyorum. Lütfen bugün burada kal." Onu reddetmeyip yukarı çıktım.
"Bari kıyafetlerimi yanıma alsaydım. Böyle mi uyuyacağım." Anlamlı bir şekilde gülümseyip elimi tuttu. Sonra da beni yatak odasına götürdü. Krem renkli dolabın kapağını açıp mor, ayıcıklı pijama takımına uzandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Sen Benimsin
Romance"Bak anlamadıysan eğer tekrar söyleyeyim. Sen bensin. Ve seni sevdiğim günden beri bana aitsin. Seni bırakamam, kaybedemem. Senden asla uzaklaşamam. Çünkü sen benim içinsin. Çünkü sen benimsin. Bu asla değişmez. Bu bir kaide. Benim kaidem. Hiç bir i...