Ağzımdaki koli bandı tadı artık midemi bulandırıyordu. Evin her yeri kolilerle doluydu. Kendimi koltuğun üzerine bıraktığımda Burcu içeri girdi.
"Hadi Nilay. Daha bir sürü işimiz var." Koltukta doğrulup Burcu'ya yorgun bir bakış yolladım.
"Burcu bizim hala bir evimiz yok. Eşyaları toplamak bize ne kazandırır? Hala bir ev tutamadık." Omuz silkti.
"Hiçbiri içime sinmedi." Burcu'yla bir emlakçıya gidip tek tek evleri gezdik ama o hiçbirini beğenmedi ve hepsine bir kulp buldu.
"Burcu? Yavrum iyi misin sen? Ev yok ev. Sokakta kaldık." Elindeki koli bandını gürültülü bir sesle açıp önündeki koliyi kapattı.
"Of Nilay. Bu ne negatiflik sabah sabah? Dur daha iki günümüz var." İki gündür ev arıyorduk ve evden çıkmak için iki günümüz kalmıştı. Engin'e ya da Bora'ya hiçbir şey söylememiştik.
"Tamam çabuk hazırlan da çıkıp birkaç ev daha bakalım." Kafa sallayıp odasına gitti. Telefon sesini duyunca kolilerin arasında telefonumu aradım. Sesin az önce Burcu'nun bantladığı kolinin içinden geldiğini duyunca gözlerimi devirip koliyi açtım. Bora arıyordu.
"Nilay."
"Efendim canım." Derin bir nefes aldı.
"Bugün dersin vardı farkındasın değil mi?" Avuç içimle alnıma vurdum. Tamamen aklımdan çıkmıştı. Kem küm etmeye başladım.
"İyi hissetmiyordum kendimi. Ondan gelmedim."
"Ne? Hasta falan mı oldun? Neyin var?" Hah. Hadi bakalım Nilay Hanım uydurdun bir yalan, devamını da getir.
"Yok yok öyle halsizim sadece. Önemli bir şeyim yok."
"Tamam geliyorum yanına." Birden bağırmaya başladım.
"Yok yok gelme!" Evi bu halde görmesini istemiyordum. Bir bakıma Bora ve Engin yüzünden evden atılmıştık ve biz onların böyle hissetmesini istemiyorduk.
"Neden?" Tekrar ağzımda bir şeyler geveledim.
"Çünkü bizim Burcu'yla dışarı çıkmamız lazım." Bir süre sessiz kaldı.
"Halsizim demiştin." Kesin yalan söylediğimi anladı çocuk. Zaten anlamazsa sorun vardır. Deli gibi belli ediyordum.
"İşte sağlık ocağına gideceğiz biz de." Bora tekrar bir süre sessiz kaldı.
"Pekala." Derin bir nefes aldım. İnanmış mıydı yoksa inanmış gibi mi yapmıştı? Burcu'yla beraber apar topar dışarı çıktığımızda karşımda Bora'yı bulmayı beklemiyordum.
"Bora?" Hemen karşı kaldırımdaki pembe evin en üst katına baktım. Ev sahibimiz burada oturuyordu. Bora'yı görürse herhangi bir şey söyleyip durumu anlamasına neden olurdu ve ben bunu hiç mi hiç istemiyordum. Yaslandığı arabadan doğrulup bana doğru yürüdü. Ben Burcu'ya göre daha paniklemiş duruyordum. Bora yaklaşıp ellerimi tuttu.
"İyi olduğunu gözlerimle görmek istedim." Yalan mı söylüyorsun kontrol etmeye geldim demiyor da iyi miymişsin ona bakmaya geldim diyor.
"İyiyim iyiyim." Sesim ne kadar da iyi çıkmıştı öyle.
"Siz bir şey mi saklıyorsunuz benden?" Burcu direkt lafa girdi.
"Başladı yine paranoyaklığa." Ben devam ettim.
"Hiç. Hiçbir şey saklamıyoruz canım nereden çıkardın?" İkimizin de yüzünü bir süre inceledi.
"Tamam o zaman gelin hadi. Sağlık ocağına bırakayım sizi." Burcu'yla kısa bir süre bakıştık. Burcu kendini tutamayıp bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Sen Benimsin
Romance"Bak anlamadıysan eğer tekrar söyleyeyim. Sen bensin. Ve seni sevdiğim günden beri bana aitsin. Seni bırakamam, kaybedemem. Senden asla uzaklaşamam. Çünkü sen benim içinsin. Çünkü sen benimsin. Bu asla değişmez. Bu bir kaide. Benim kaidem. Hiç bir i...