Gerçekler

4K 169 62
                                    

Elimi yavaşça bıraktığında gözlerimin içine baktı. Öylece kalakaldım. Dudaklarım kurumuştu. Konuşursam sesim titreyecekti. Gülümseyip konuştu.

"Gitmiyorum. Sadece içeride olacağım." Kolumu hafifçe sıkıp bıraktı. Sonra da kütüphaneye doğru yürüdü. O gittikten sonra öylece kaldım olduğum yerde. Elimde bir kağıt parçası. Avuç içimi yavaşça açtığımda fotoğrafımızı gördüm. Not defterimin arasında sakladığım son fotoğrafımız. Düşürmüş olmalıydım. Fotoğrafa tekrar baktığımda gözlerim doldu. Etrafı yanmıştı. Sadece biz kalmıştık resmin orta yerinde. Ellerimi gözlerime bastırdım. Ağlamayacaktım. Fotoğrafı arka cebime koydum. Hızlı adımlarla kütüphaneye girdim. Eşyalarımı toparlarken beni öylece izledi. Sonra da bileğimden tuttu hafifçe. Bana dokunduğu anda ağlamaya başladım.

"Dayanamıyorum artık." Gözlerimin içine baktı sonra tuttuğu bileğimdeki elini biraz yukarı kaydırıp karşısına oturmam için beni hafifçe zorladı. Zaten karşı koyacak gücü bulamıyordum kendimde. Karşısına oturdum yavaş hareketlerle. Sağ elinin baş parmağıyla yavaşça sildi gözyaşlarımı. "Bana bunu yapma." Gülümseyerek baktı yüzüme.

"Sana asla kötü bir şey yapmam." Ellerimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Yavaşça ona doğru eğildim.

"Ama yaptın Bora." Derin bir nefes aldım ve kendimden emin olamasam da büyük elini iki elimin arasına aldım. "Bilmek istiyorum sadece." Gözlerimin içine bakıyordu öylece. "Neden gittiğini bilmek istiyorum." Diğer elini ellerimizin üzerine koydu. "Lütfen." Başını iki yana salladı. "Beni sevmediğin için mi gittin? Bana hissettiklerin mi bitti? Lütfen söyle bilmeye hakkım var."

"Hayır hayır. Seni her zaman sevdim. Gerçekti hepsi." Bir an duraksadı. "Ama neden gittiğimi sorma. Sana bunu söyleyemem Nilay. Ne kendime ne de sana bu kötülüğü yapamam. Giderken bir daha hayatına giremeyeceğimi bilerek gittim." Yutkundu. "Sana yaşattıklarımdan sonra bir daha biz olamayacağımızı bile bile gittim." Gözlerim tekrar dolarken kaşlarımı çattım.

"Bir daha biz olamayacak mıyız?" Kafasını iki yana salladığında ellerimi hızlıca çektim. "O zaman neden buradasın? Neden hep dibimdesin? Bana daha çok acı çektirmek için mi Bora?" Gülümsedi.

"Sadece seni özlediğim için." Masadan hızlıca kalktım. Çantamı aynı hızda çekip yürüyecekken duraksadım.

"Sen sadece bencil herifin tekisin." Kütüphaneden çıktığımda arkamdan geldiğini fark ettim. "Peşimden gelme artık. Anlamıyor musun? Seni görmenin bana nasıl acılar yaşattığını anlamıyor musun?" Ellerini kapüşonlu ceketinin cebine soktu. Gözlerimin içine bakmıyordu.

"Beni hayatına bir daha alma Nilay. Bize bu kötülüğü yapma. Ama beni de affet. Senden sana dönmek için özür dilemedim. Senden sadece sana yaşattığım kötü günler için özür diledim." Sesli bir şekilde güldüm. Tam karşısına geçip işaret parmağımla kalbinin üzerine iki defa sertçe vurdum.

"Sen sadece vicdanın için benden özür diledin." Kafasını iki sana salladı ve yüzüme bakmadı. "Biliyor musun? Seni ve vicdanını rahatlatmayacağım. Seni affetmiyorum." Gitmeden önce son kez yüzüme baktı. "Bana gerçekleri anlatana kadar, neden gittiğini söyleyene kadar seni affetmiyorum." Beni durdurmak için bir hamle attığında onu durdurdum. "Lütfen gelme." Hafifçe kafa sallayıp olduğu yerde kaldı. Hızlıca uzaklaştım yanından. Bulduğum ilk duvar dibinde hıçkıra hıçkıra ağlayacaktım. Bu yüzden çabucak uzaklaştım okuldan.

Eve yakın bir yerlerde kafamı yasladım duvara ve ağlamaya başladım. Bir yandan hıçkıra hıçkıra ağlarken bir yandan da sesimi bastırmaya çalışıyordum. Gözlerim ağrıyordu artık. Telefonumun sesi durdurdu hıçkırık seslerimi. Gözlerimi silip ekranı görmeye çalıştım. Burcu arıyordu. Konuşacak durumda olmadığımda telefonu meşgule atıp Burcu'ya mesaj attım.

Çünkü Sen BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin