"Burcu!" Kapı açılır açılmaz Burcu'nun boynuna sarıldım. Heyecandan salak salak hareketler yapıyordum. Hemen birileriyle konuşmalıydım. Hemen Burcu'ya anlatmalıydım. O da en az benim kadar heyecanlıydı.
"Nilay!" Burcu'ya sarılmayı bırakıp içeri girdim. Montumu çıkarırken heyecanla Burcu'ya döndüm. Ve aynı anda aynı şeyleri söyledik.
"Sana anlatmam gereken şeyler var!" Koltuğa otururken Burcu'yu da kolundan çekip koltuğa oturttum.
"Önce sen." Heyecandan konuşamadı ve sonra omzuma vurdu.
"Hayır sen!" Kafa sallayıp anlatmaya başladım.
"Ben Bora'yı öptüm!" Gözleri yuvalarından fırlayacakken ciyak sesiyle bağırdı.
"Ne!" Elimle ağzını kapattım. Hızlıca ettiğimiz kavgayı anlattım.
"Sonra o da öyle şeyler söyleyince böyle değişik hissettim. Yani içimden bir ses dön arkanı git dedi. Ama ben yine kalbimin sesini dinledim. Sanırım bu sefer çok fazla dinledim. Bora'yı öptüm." Burcu devam etmemi söyler gibi elini salladı. "İşte sonra beş saniye falan öyle bastırdım dudaklarımı sonra hızlıca çektim. Bora çok şaşırdı ama. Yani bence beklemiyordu. Sonra kendi kendime dedim ki aha Nilay rezil oldun. Gözlerimi sımsıkı yumdum. Tam yaptığım şey için pişman olmaya başlayacakken..." Burcu merakla dinliyordu. Susunca bağırarak devam etmemi söyledi. "İşte sonra Bora döndü arkasını gitti." Burcu tabiri caizse hönk diye kaldı. Sonra Bora'ya küfürler yağdırmaya başladı.
"Hayvan herif! Ben biliyordum zaten böyle olacağını. Salağa bak ya. Benim gül gibi arkadaşım seni öpsün sen dön kıçını git." Kahkaha atmaya başladım.
"Kızım şaka yapıyorum ya." Omzuma sertçe vurdu. Can acısıyla omzumu tutarken anlatmaya devam ettim. "İşte sonra tam gözlerimi sımsıkı yummuştum ve pişman olmaya başlıyordum ki Bora beni öpmeye başladı." Söylediğime kendim de şaşırıp ağzımı kapattım. Burcu imalı imalı güldü.
"Nasılmış? Yani öpüşmek?" Kafamı geriye doğru yaslarken aşık bakışlarım yüzüme yerleşti.
"Ha ri ka!" Kafama vurunca tekrar düzelttim kendimi. "Ya böyle çok farklıydı. Acayip farklıydı. Hani şimdi bu yiyişme diye tabir ettiğimiz öpüşme olayı var ya. Sırf zevk için olan. Hah bizimkisi hiç öyle değildi." Ellerimi kalbimin üzerinde kavuşturdum. Kesinlikle mal gibi gözüküyordum. Ama umursamadım. "Böyle aşk doluydu. Kalbim yerinden çıkacak sandım." Burcu gülümseyerek bu saf salak hallerimi izledi.
"Ee sonra?"
"İşte sonra ben utandım birazcık. Hemen yüzüm kızardı. Bakışlarımı kaçırdım. Sonra Bora bana sıkıca sarıldı. Hani asansörde kaldığımız gün olduğu gibi. Böyle kemiklerim kırılacak gibi." Burcu bu hareketi beğenmiş gibi kafasını salladı. Gülümsedim. "Sonra işte ben tam kavgayla ilgili bir şey söyleyecekken beni susturdu. Her güzel anı bozmak zorunda mısın falan dedi. Ben de sustum. Sonra beni eve bıraktı. Ama bu olayı unuttum sanmasın. Bunun peşini bırakmam ben." Sırtımı sıvazladı.
"Koçum benim be! Aynen böyle! Yaşasın bizim gibi zeki kızlar!" Gülmeye başladık. Sonra ben merakla Burcu'ya baktım.
"Ee? Sen ne anlatacaktın?" Burcu anlatacağı şeyi hatırlayınca duraksadı. Sonra ellerini yanaklarına bastırdı. Söylemekte zorlanıyordu. Ama sonunda bir çırpıda cümlesini tamamlayıp yüzünü sakladı.
"Engin bana evlenme teklifi etti." Önce duyduğum şeyi idrak edemedim. Sonra deli gibi çığlık atmaya başladım.
"Ne? Nasıl yani? Nasıl be? Anlatsana kızım!" Ellerini yüzünden çekti. Sonra anlatmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Sen Benimsin
Romance"Bak anlamadıysan eğer tekrar söyleyeyim. Sen bensin. Ve seni sevdiğim günden beri bana aitsin. Seni bırakamam, kaybedemem. Senden asla uzaklaşamam. Çünkü sen benim içinsin. Çünkü sen benimsin. Bu asla değişmez. Bu bir kaide. Benim kaidem. Hiç bir i...