Hello bacımsularr:) Nasılız bakem?
Ben çok iyiyim. Bu sabah nedense çok enerjik uyandım ve bomba gibi bir bölümle geldim.
Küçük yıldıza dokunarak oy vermeyi ve satır altlarına yorum bırakmayı unutmayınız.
Hepinizi çok seviyor, öpüyore
İyi okumalar<33
Selim sözünü bitirir bitirmez Alaz'ın telefonu çaldı. Cebinden çıkararak telefona bakınca çenesi gerildi. Kaskatı kesildi. Bir az telefonda arayanın kim olduğuna baktıktan sonra bize baktı. "Belamızı aramamıza gerek kalmadı." dedi ve telefonu bize doğru çevirdi.
Arayan Tuğsan'dı.
Hepimizin dudakları arasından şaşkınlık nidaları döküldükten sonra derin bir sessizlik oldu. Çalan telefonun sesi, tüm salonda yankılandı. Selim ve Savaş fısıldayarak bir şeyler konuşuyor, Alaz'sa koyu yeşil gözlerini, gözlerime kenetlemiş, 'ne yapacağız?' der gibi bakıyordu. Gözlerimle telefonu göstererek açmasını işaret ettim.
Alaz derin bir nefes aldı ve telefonu açarak höperlöre aldı.
"Pek sevgili olmayan kardeşim, benim telefonumu beklemiyordu heralde?" Tuğsanın sesi tüm salonu doldururken, Alaz'ın alnındaki damar belli oluyordu. Selim telefonu her an parçalayacakmış gibi bakıyor, Savaş'a olan biteni anlamaya çalışıyordu.
"Ne istiyorsun?" Alaz'ın sesi çok garipti. Dişlerinin arasından konuşmuştu. Telefona kafa atacakmış gibi duruyordu.
"İnsan abisine öyle söyler mi? Her ne kadar sikik bir liderlik meselesi yüzünden benimle düşman olmuş olsan da." dedi ve keyifle güldü.
"Eğer o sikik liderliği bana bırakmış olsaydın şu an bu durumda olmazdık. Senden iyi olduğumu kabul edemiyorsun. Şu an sadece benim işimi zorlaştırıyorsun." dedi Alaz imayla.
"Eğer bu oyundan çekilmezsen..." dedi ve duraksadı. "Herkese söylerim sevgili kardeşim. Herkese." diyerek vurguladı Tuğsan.
Alaz'ın bedeni kasıldı. Nefesleri düzensizdi. Telefonu tuttuğu eli hafiften titriyordu. Diğer elinin titremesini durdurmak için yumruk yapmaya çalıştı ama başarılı olamadı.
"Anlıyorum kardeşim. Ve kabul ediyorum, gerçekten zor bir rakipsin. Babamın da en sevdiği oğlusun. Liderliği sen hak ediyorsun ama bir az zorlanacaksın."
"Liderlik en avantajlı ve en tecrübeli kişiye verilir. Bu, o masada yıllardır devam eden bir kuraldır." dedi Alaz titreyen sesiyle.
Tuğsan nefesini vererek güldü. "Kurallar çiğnenmek içindir." Ardından telefonu kapattı. Alaz telefonu hışımla sehpanın üzerine fırlattı ve arkasına yaslanarak elini alnına götürdü. Sertce sıvazladı.
Bakışlarımı Selim'e çevirdim. Durgundu. Bir az önceki neşeli Selim'den eser kalmamıştı. Herkese söylerim demişti Tuğsan. Neyi herkese söyleyecekti? Alaz'ın sakladığı bir şey vardı. Üstelik bunu Selim de biliyordu. Neden bana söylememişti? Bilmem gereken bir şey olsa söylerdi.
Savaş'a baktım. O da bir Alaz'a bir Selim'e bakıyor, olayı anlamaya çalışıyordu. En sonunda bakışları beni buldu. Göz göze geldik. O da benim gibi hiç bir şey anlamamıştı. Alaz'a döndüğümde bana bakıyordu. Gözleri endişeyle kaplanmıştı. Ona anlamazca baktım. İlerleyen dakikalar içerisinde gözlerini gözlerimden ayırmadı.
Ölüm sessizliği tüm salonu kaplamıştı. Kimseden çıt çıkmıyordu. Alaz'la Selim bir birine bakıyor, bense onları gözlemleyerek olup biteni anlamaya çalışıyordum. Bir süre sonra sessizliği Selim bozdu. "Şey, Alaz istersen biz kalkalım. Size iyi akşamlar." dedi ve yerinden kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAYAN DEDEKTİF (+18)
Mystery / ThrillerBaştan aşağı siyah olan takım elbisesi ve ellerinde dövmeleri vardı. Beni görünce sırıttı ve oturduğu yerden kalkarak yanıma gelmeye başladı. Bana yaklaştıkca aramızdaki boy farkı kendini belli ediyordu. Yanıma gelerek dibimde durdu. Ağzımdaki bantı...