-16-

2.1K 150 105
                                    

Naber bacımsular?

Kızçeler bölümlerin oyları ve yorumları çok az. Bu bölümden sonra 300 okunma oluruz heralde ama vote sayısı hala 100:(

Sizden tek istediğim oylamadığınız bölümlere oy vermeniz. Satır altlarına da yorum bırakırsanız çok mutlu olurum.

Şimdiye kadar yazdığım en uzun bölüm için sizden bolca yorum istiyorum. Beni kırmayın lütfen

İyi okumalar<33


Gözleri yeniden gözlerimi buldu. Gülümsemesi hala bozulmamıştı. "Sen yaptın."

Gözlerimi olabildiğince kıstım. Kafamı bir az sola eğerek ona bakmaya başladım. Ben mi yapmıştım? Ben ne yapmıştım ki? Lan oturduğumuz yerden ne yapabiliriz?

"Ben mi yaptım?" Kafasını salladı ve sigarayı dudaklarının arasına götürdü. "Ben ne yaptım ya? Yaranamıyoruz kimseye!" dedim ve sigaramdan büyük bir nefes çekerek pencerekden dışarıya attım. "Sen kal burda ve sana ne yapdığımı düşün. Kendini toparla. Bu anlamadığım kelime oyunlarından kurtul öyle gel!" dedim ve çantamı alarak odadan çıkmak için hareketlendim.

"Yine o adamın yanına gidiyorsun değil mi?" Arkamı döndüğümde ayağa kalkarak ellerini pantolonunun ceplerine koymuş, kafasını hafifce geriye atarak beni izliyordu. Sinirli bir soluk aldım.

"İnanır mısın sırf seni sinir etmek için o adamın yanına giderdim ama tüm moralimi siktiğin için eve dönüyorum." Kapı kulpunu aşağı indirecekken aklıma gelen şeyle yeniden arkamı döndüm. "Ha bu arada." bakışlarını benden çekmemişti. "Şimdiye kadar yattığım adamların hiç birine karşı içimde şukadarcık bir arzu olmadı." Gözleri kısıldı. "Ben senin düşündüğün kadınlardan değilim Alaz Altınışık. Ayağını denk al."

Güldü. "Biliyorum." Diliyle dudaklarını ıslattı. "Zor bir kadınsın. Şimdiye kadan tanıdığım hiç bir kadına benzemiyorsun. Çünkü sen güçlüsün. Hayatta başına her ne gelirse gelsin güçlü kalmayı başardın. Mesela ihanete uğrayan bir kadın oturup saatlerce ağlayabilir. Ama senin umrunda olmaz." dedi kendinden emin bir şekilde.

Kaşlarımı çattım. "İhanet ne alaka?" diye sordum. Kaşları havalandı. Bana doğru geldi ve bileğimi tuttu. Bakışlarım kısa bir an tuttuğu bileğime kaysa da yeniden gözlerini buldu. "Hadi gel. Gidelim." dedi yumuşak bir sesle. Alt dudağım ağzımın içine yuvarlandı. Az önce bağırıp çağıran adama ne olmuştu? Birden neden bu kadar yumuşamıştı? Çıldırmama ramak kalmıştı.

Bileğimi bırakmadan kapıyı açtı. Odadan çıkınca bileğimde olan elini aşağı indirdi ve parmaklarını, parmaklarımın arasından geçirdi. Kaşlarını çattım. Elimi kurtarmak istesem de buna izin vermedi ve daha sıkı tuttu. "Elimi kıracaksın!" dedim fısıldayarak. Güldü ve elini gevşetti. Gözlerimi devirerek bar'a doğru yürüdüm.

Bakışlarım yerde yatak adama döndü. Ağzı burnu kan içindeydi. "Ölmüş müdür?" diye sordum. Kaşlarını çattı. "Ölürse üzülür müsün?" diye sordu ciddi bir şekilde.

Yanaklarımı dişledim. "Çok yakışıklıydı. Yaşasa da yüzü eskisi gibi olmaz." dedim hayıflanarak. Elimden tutarak beni çekiştirmeye başladı. Güldüm ve bara giderek çantamı aldım. Başım dönmeye başlamıştı. Sanırım barda içtiğim içki yüzündendi. Kendimi toparladım ve yürümeye devam ettim.

Kapıdan çıkınca Doruk bana doğru gelmeye başladı. "Alev hanım?" sinirle ona baktım. "Seni kovacağım Doruk!" Gözleri büyüdü. "Lan ben seni bu kapının önüne gelene geçene göz süzdür diye mi diktim pezevenk? Niye bunu içeri alıyorsun?" diye sordum Alaz'ı göstererek.

BAYAN DEDEKTİF (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin