Baştan aşağı siyah olan takım elbisesi ve ellerinde dövmeleri vardı. Beni görünce sırıttı ve oturduğu yerden kalkarak yanıma gelmeye başladı. Bana yaklaştıkca aramızdaki boy farkı kendini belli ediyordu. Yanıma gelerek dibimde durdu. Ağzımdaki bantı...
Harbiden herkese çook teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum. Sizi Alaz'dan bile çok seviyorum, çaktırmayın kjdfhkj
Dedim bir az yanalım ehehe. Bakın 1K okunmaya özel çocuğumu yaralı yaralı şey yaptırıyorum. Kıymetimi bilin. çkejfhküjehlfuüg
Bu bölümde +18 sahne mevcuttur. Okumak istemeyen geçebilir. (geçen varsa gelsin elini öpücem)
Küçük yıldıza dokunarak oy verirseniz ve satır altlarına yorum bırkırsanız çok mutlu olurum.
İyi okumalar<33
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Üzerimde hissettiğim ağırlıkla gözlerimi açtım. Alaz gözlerini sıkıca kapatmış, kollarını bedenime sararak üzerimde uyuyordu. Dudakları bir az aralanmıştı. Dalgalı saçları karışmış, yanakları kıp kırmızıydı. Çok tatlı görünüyordu.
Elimi gür saçlarının arasına daldırarak saç diplerini okşadım. Onunla sonsuza kadar böyle kalabilirdim. Harbiden, biz dün sevgili olmuştuk değil mi? Gerçekten şu an Alaz'la sevgiliydim ve kendimi iyi hissediyordum. Aslında sevgili olsak da bir şeylerin değişeceğini sanmıyordum. Alaz yeniden şaklabanlıklarına devam edecek, ben ona kızacaktım. Gerçi benim için bir problem yoktu. Onu her haliyle kabul edebilirdim. Ben onun karakterini de seviyordum. Onun da bana karşı bir şeyler hissettiğini bilmek güzeldi. Onu seviyordum. Çok seviyordum. Ve bunu kabullenmek de güzeldi.
Kollarının arasından kurtuldum ve üzerindeki pikeyi düzelttim. Bakışlarımı yüzüne çevirdim. Bir süre izledikten sonra kendimi tutamayarak kızarmış yanaklarına birer tane öpücük kondurdum. Saçlarını elimle geriye iterek yataktan kalktım. Dolaba ilerleyerek kıyafet seçmeye başladım. Bu gün hava sıcaktı ve adayı gezecektik. Pembe, arkadan çapraz bir şekilde bağlanan sporcu sütyeni, ve beyaz, dizlerimin bir kaç santim üzerinde biten, bol bir kot şort giydim. Beyaz air force'larımı ayağıma geçirdim. Saçlarımı da açarak düzelttim ve son kez Alaz'a bakarak odadan çıktım.
Mermer merdivenleri inerek mutfağa girdim. Dolabı açarak kahvaltılıkları çıkardım. 4 tane yumurtayı elime aldım ve büyükce bir kaseye koyarak çırpmaya başladım. Kendimi övmek gibi omasın, çok güzel yemek yapıyordum. Ama uzun zamandır mutfağa girmiyordum. Çünkü Savaş bu konuda benden iyiydi. Bende küçük yaşta sorumluluk aldığım için beceriyordum bir şeyler.
Çırptığım yumurtaları tavaya dökerek pişmesini bekledim. Yumurtayla dolu tavayı masanın üzerine koydum ve iki tane tabak çıkardım. Çayı da demledikten sonra çay bardağı çıkarmadığımı fark ettim. Dolapları açarak aramaya başladım.
Ve evet! Dolabın en üst rafındaydı. Ben oraya nasıl yetişecektim? Bir kaç kez zıpladım ama yetişemedim. Halbu ki çok kısa değildim. Raf çok yukardaydı bir kere!
