Baştan aşağı siyah olan takım elbisesi ve ellerinde dövmeleri vardı. Beni görünce sırıttı ve oturduğu yerden kalkarak yanıma gelmeye başladı. Bana yaklaştıkca aramızdaki boy farkı kendini belli ediyordu. Yanıma gelerek dibimde durdu. Ağzımdaki bantı...
Allah çarpsın bir kamyon dolusu ödevim var. Yapmaya üşeniyorum. Bi el atsanız? rkejfhsjekruglü
Neyse oy ve yorum atın lütfen. İki gündür bildirim alamıyorum. Çıldırmak üzereyim.
İyi okumalar<33
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Parmaklarımın arasındaki sigarayı yakarken önümdeki adamı izliyordum. Tavana bağladığım zincirlerin ucundaki kelepçeleri iki bileğine bağlamıştım. Gözlerimi kıstım ve sigaramın dumanını üfledim.
Dudağındaki kanı yalayarak temizledi. Sonra suskun bakışlarını bana çevirdi. Acı bana der gibi bakıyordu. Temiz yüzü kana bulanmıştı. Tahminen 25 yaşlarındaydı. Ağzının içi ve dudakları kan gölü gibiydi. Ama acır mıydım?
Yüzünü buruşturdu ve ağzında biriken kanı tükürdü. "Böyle ölmemi mi bekleyeceksin?" diye sordu. Sırıttım ve dudaklarımın arasındaki kana bulanan sigarayı parmaklarımın arasına sıkıştırdım. "Ne yapmamı bekliyorsun?" diye sordum kıstığım bakışlarımı yüzüne dikerken.
Burnunu çekti ve kafasını iki yana salladı. "Bilmem. Direkt öldürebilirsin. Beni izlemekten zevk mi alıyorsun?" Tüm depoyu inleten bir kahkaha attım ve kafamı salladım. Kaşlarını çattı ve titreyen sesiyle konuştu. "Ruh hastası."
Sırıttım ve kafamdaki siyah bereyi düzelttim. İşaret parmağımla burnumun kenarını kaşırken kanın yüzüme bulaştığını hissedebiliyordum. Kalın tabanlı, siyah botlarımla önümdeki genç adamın yanına yürüdüm. Dizlerinin üzerine çökmüştü. Elleri kelepçeli olduğu için yukarıdaydı. Dudaklarımı bir birine bastırarak çenesini kavradım. Kafasını kaldırarak yüzüme bakmasını sağladım. Bakışlarını kaçırdı. "Gözlerime bak." diye fısıldadım yüzüne doğru. Bakışlarını anında gözlerime çevirdi. Ela gözleri yalvarırcasına bakıyordu. Alt dudağımı biraz öne çıkardım ve daha yeni yaktığım sigaramı yüzündeki yaraya basarak söndürdüm.
Bağırmadı ama kanayan dudaklarının arasından titrek bir nefes soludu. Kaşlarımı kaldırdım. "Dayanıklısın." Dudakları bir parça açıldı. Sonra kapandı. "Söyle. Kalmasın içinde."
Güldü. "Cevabını bildiğim soruları sormuyorum. Sadece anlık gelen bir şey."
Bende güldüm. "Israr ediyorum."
Buruk bir şekilde gülümsedi. "Benden ne istiyorsun?"
Çenesini bırakarak doğruldum. Ona her dokunduğumda ellerim kana bulanıyordu. İki elimi bir birine vurarak koyu kırmızı kanı ellerime yaydım. "Kız arkadaşından ne istediğini söylemeni istiyorum."
Yorgun gözleri buğulandı, sonra akmayacak damlalarla doldu. "Nerede şimdi?" diye sordu. Sesi pürüzlüydü. Omuzlarımı silktim. "Bilemem. Senin esaletinden kaçarak nerelere saklanmıştır kim bilir."
